banner1483

Ormanların kralını bir avcı vurur. Ayakta zor durmakta, zor yürümekte. Öyle ki, vücuduna isabet eden saçmalar içini yakmaktadır.

Bir dereye ulaşır tam suyu içecekken dereden bir ikaz duyar. “suyumu bırakkk!”

Bakar kral etrafına, kimsecikler yok. Yanan içini serinletmek için tekrar suya eğilir. Yine o tehditkâr ses;

“Sana suyumu birakkk dedim, içme suyumu birakkk!”

Yine bakınır etrafa, kimsecikler yok. Üçüncü kez eğildiğinde dereden bir kurbağa sıçrar taşın üstüne. Yaralı aslana kafa tutarcasına;

“Ulan sana suyumu bırak dedim, yoksa seni ikiye bölerim!” der.

Yaralı kral Aslan, ‘ahhh!’ der, küt düşer yere.

Netice-i kelam; avcının saçması değil ama bir küçük kurbağanın hadsizliği beni öldürür...

*

Bu hikâyeyi neden anlattım?

Bizim, senin, benim, herkesin her hikâyeden alacakları ve ibret alacakları dersler vardır. Mesajlar yani. Kendimize bir pay çıkarttığımız oranda düzlüğe çıkarız, yaşamımıza yön verir, iyiye, güzele, doğruya yöneliriz!

Düşmek denen bir fiil vardır Türkçemizde. Türkümüz de var, düşenin dostu olmaz diye. Düşerseniz, zayıf kalırsanız, varlıktan yokluğa sefere çıkarsanız önce en yakınlarınız kopar sizden, unuturlar. Çünkü insanoğlu var dostudur. Bu varlık ister maddi olsun, ister manevi.

Siyasi güç de bir varlıktır. Bugün siyaseten var olabilirsiniz, herkes karşınızda el pençe divan durabilir, telefon açıp yalakalık yapanlar çok olur, ‘Bir emriniz var mı efendim!’ diyenlerin sayısını, çetelesini tutamazsınız bile.

Ama bir yara aldığınızda, düştüğünüzde, koltuktan indiğinizde, o anlı şanlı ünvanlar sabun gibi elinizin altından kayıp gittiğinde, en yakınınızdakilerin birer birer çekildiğini, telefonlarınıza çıkmadığını, yolda yürürken kaldırım değiştirdiklerini görürsünüz!

Kendilerine başka bir güç, başka bir efendi bulurlar anında. Çünkü sizin miadınız dolmuştur, artık sizden istifade edebileceği bir şey kalmamıştır.

*

Ha, bunda sizin payınız var mı, yok mu bunun muhasebesini de yapmak size düşer. Kendinizi bu hale sistem mi getirdi, çevreniz mi, yoksa sizin bireysel hatalarınız mı, varın onu da siz düşünün!

Çünkü insanlar yaptıkları hataların bedelini ödemekle mükelleftirler.

Sistem böyle!

Son sözüm; ’Varlık seviştirir, yokluk döğüştürür!’ diyenlerin bir bildiği vardır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol