Kültür Bakanlığı Cam Eserleri Sanatçısı olduğunu anımsatan Gündoğan, birçok kişiye camaltı resim yapmayı öğrettiğini ve bunun yanında yağlı boya eserlerinin de bulunduğunun altını çizdi.
Gündoğan, unutulmaya yüz tutmuş, 500 yıllık bir sanatı geleneksellikten kopmadan çağdaş yorumlarla yaşatıp, geleceğe taşıdığını kaydetti.
“Camaltı eserlerimde Şahmeran’ı işledim. Bu kendi öz eserimiz. Kendi özümüz. Şahmeran’a olan ilgim çocukluğumda başlıyor” diyen Gündoğan, şöyle devam etti:
“Evimizin duvarında asılı yarı kadın yarı yılan figürlü bir resim. Babama göre evimizi koruyan kollayan, sağlık ve bereket. Bana göre korku. Şahmeran’ı çocukken hiç sevmezdim. O resim Şahmeran’a duyduğum ilginin en büyük nedeni. Mitolojiye göre Şahmeran Ceyhan ile Misis arasında Yılan Kale’de yaşamış. Lokman Hekim inanışa göre bütün hekimlerin piri üstadıdır. Lokman ilaç yapar bütün dertlere deva bulur. Bir gün Lokman’dan ölümsüzlüğün sırrını isterler. Bu derdin peşine düşen Lokman, şifacı Şahmeran’la tanışır.
Şahmeran, Lokman’ı kalesine götürür. Günler, aylar ve yıllar geçer. Şahmeran ve Lokman büyük aşka tutulurlar. Şahmeran doğanın gizemini, sırlarını ve bildiklerini Lokman’a anlatır. Aradan geçen onca yıldan sonra Lokman şehre inmek ister. Şahmeran yanından ayrılacak olan Lokman’ın kendisini ele vereceğini bilir ve ona sanki yerimi söyleme dercesine, ‘İnsanoğlu Çiğ Süt Emmiştir’ der. Düşündüğü çıkar ve Lokman Şahmeran’ın yerini söyleyince, Şahmeran, aşkı uğruna bütün sırlarını verdiği Lokman’ın tavrına olan üzüntüsüyle ölür.”
Gündoğan, Şahmeran’ın kendisi için aşkı, sağlığı bolluğu, güzelliği ve bereketi anlattığını, bundan dolayı resimlerinde hep güzel efsanevi bir kahraman olarak kullandığına vurgu yaptı.
Sanko Sanat Galerisi Seçici Kurul Üyesi Aslı Özen de böylesine önemli bir sanatçının eserlerine ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Konuşmalardan sonra Sanko Sanat Galerisi Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Halil Çiçek, SANKO Holding tarafından bastırılan ve Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nin bilimsel yayını olan “Belkıs Zeugma ve Mozaikleri” isimli bilimsel yayını sanatçıya hediye etti.
Gündoğan’ın sergisi, 29 Ocak’a kadar her gün 10.00 – 22.00 saatleri arasında gezilebilecek.
SANATÇI
Gazi Üniversitesi Resim Grafik Bölümü’nden 1977 yılında mezun olan sanatçı, dönemin önemli hocalarından başta Mustafa Ayaz olmak üzere, Hayati Misman, Zahit Büyükişleyen, Oya Kınıklı ve Mürşide İçmeli’den dersler aldı.
İlk kişisel sergisini 1989 yılında Ankara Valiliği Sanat Galerisi’nde açan sanatçı, bugüne kadar 45 kişisel sergi ve sayısız gurup sergisine imza attı.
Sahibi olduğu BUDE Sanat Galerisi’nde 1999-2013 yılları arasında birçok öğrenci yetiştirip, organize ettiği sergilerle sanata ve sanatçıya destek olan Aynur Ocak Gündoğan, yurt içindekilerin yanı sıra, yurt dışında yapılan uluslararası sempozyumlarda davetli sanatçı olarak ülkemizi temsil etmiştir.
Sanatçının eserleri, yurt dışında özel koleksiyonlarda, Sırbistan – Belgrad, Kosova – Prizen, Danimarka – Kopenhag ve Suriye – Halep devlet müzelerinin yanı sıra, Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Çorum Belediye Müzesi ve Ankara Gazi Üniversitesi Müzesi’nde yer alıyor.
Aynur Ocak Gündoğan’ın başlangıçtan bugüne, sanatında geçirdiği evrelerde ulaştığı yalınlık ve renklerle figürler arasında kurduğu ilişki, ona kendine has bugünkü özgün çizgisini oluşturmuştur.
Yağlıboya çalışmalarında kadını mistik bir betimleme ile renk cümbüşünde dans ettirirken, geleneksel camaltı çalışmalarında başkahraman olarak seçtiği Şahmeran’ı soyutlayarak figüratif anlatımla destansı boyut kazandırmıştır. Zamanla Şahmeranı; Anka kuşları, sülünler, tavus kuşları, Osmanlı kadırgaları, Anadolu yazmaları, motifler takip etmiş ve kompozisyonlarında bu figürler de ön plana çıkmıştır.
Türk kültürü olarak unutulmaya yüz tutmuş camaltı sanatının popüler olması için uzun yıllar emek veren sanatçı geleneksellikten hiç kopmadan çağdaş yorumlarla camaltı zanaatını sanat için yapmıştır.
Kültür Bakanlığı Camaltı Sanatçısı ve Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği üyesi olan Aynur Ocak Gündoğan, çalışmalarına Ankara’da kendi atölyesinde devam etmektedir.
Ressam Neveser Aksoy ve Psikanalizci Prof. Dr. Neriman Samurçay, sanatçının camaltına kattığı farklı yaklaşımı ve emeğini, yazı ve konferanslarında dile getirmişlerdir.