Öne Çıkanlar Arafatta olmak MUHTARLAR YARDIM KERVANINA KATILDILAR KAMEK BAŞARIDAN BAŞARIYA KOŞUYOR MUHAMMED GEVHER TEOG ŞAMPİYONLARINDAN ZİYARET

Bu haber kez okundu.

KAHRAMANMARAŞ VE İSLAM’IN KALESİ
 Dr.Gökhan Gökşen yarın kutlanacak 12 Şubat Kurtuluş Bayramı sebebiyle gönderdiği yazısında bilinen  gerçekleri bir  kez d aha okurları ile paylaştı.

İşte o yazı…

Çünkü değerler, niçin yaşanacağını ve niçin ölüneceğini de ortaya koyarlar. Ülkenin yaşam kalitesini değiştirmek istiyorsanız, çok sayıda insanın değer sistemlerini etkilemekten başka çare yoktur. İşte kahraman bir şehrin kurtuluşu da çok sayıda insanın değer sisteminin etkilenmesi sonucu kazanılmıştır. Bu savaş sonucunda yeni bir devlet tarih sahnesine çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna giden yolda ilk zafer olan, Maraş’ın kurtuluş mücadelesine katılan bireylerin hangi değerleri esas olarak bu savaşta yer aldıklarının belirlenmesi ülkemizin bugününe ve geleceğine de katkı sağlayacaktır. Günümüzde birlikte yaşam kültürü tartışılmakta, ayrılıklar değil birliktelikler öne çıkarılmaya çalışılmaktadır. Kahramanmaraş’ın kurtuluşuna sebep olan değerler bu ülkenin ortak kurucu değerleridir. Ülkemizde ne zaman bu değerlerden uzaklaşılsa kaos ve kargaşa hakim olmuştur. İşte bu nedenle yıllardır hakkında araştırma yapmaya çalıştığım 12 Şubat’ın gerçek kimliğinin geleceğe taşınması savaşı kazanan ruh halinin ülkemizin gelecek nesillerine layıkıyla aktarılması gerekmektedir.

12 Şubat zaferi kazanılırken, savaşacak saflar mekândan ve tâbi olduğu devletten bağımsız kişisel ve toplumsal değer yargılarıyla belirlenmiştir. İnsanlar parayla ve korkuyla gücün yanında mı yer alınmalı? Yoksa sadece kardeşlik duygularıyla bir araya gelerek kendi değer yargıları etrafında mı toplanılmalı? Biz “din kardeşiyiz” diyerek bir araya gelen insanlar bu gün özgür bir ülkenin kurulmasına vesile olmuş kahraman bir nesil olarak tarihe geçmişlerdir.

Maddiyatçı düşünceyle mana ikliminde yaşayan insanların savaşını destansı bir şekilde maneviyata, asil bir ruha inanan insanlar kazanmışlardır.

BAYRAK OLAYI

Önce Sütçü imam olayı, Abdal Halil Ağa olayı gibi bireysel tepkilerle başlayan mücadelenin özellikle bayrak olayıyla toplumsal bir kimlik kazanmaya başladığını görmekteyiz.

28 Kasım 1919 tarihinde Maraşlılar sabah uyandıklarında kalede bayraklarının olmadığını görmüşlerdir. Bu olay karşısında hislerini ve yapılması gerekenleri avukat M. Ali Kısakürek o günün sabahında bir beyanname yazarak halka duyurmuştur. Bu beyanname içeriği toplumun hangi değer yargısıyla bayrağa baktığını net olarak ortaya koymaktadır. “Ey Milleti Necibe-i Osmaniye! Vaktine hazır ol. Bin üç yüz küsur seneden beri Hz. Allah'ı ve Peygamber-i Zişan'ını hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor. Yani ecdadının kanı pahasına fethettiği bir kal'anın burcu balasındaki Al Sancağın, bugün Fransızlar tarafından indirilip yerine kendi bandıraları konuldu. Şimdi, acaba bunu yerine koyacak sende birkaç yüz İslam gayreti hiç mi yok. İğtişaş arzu etmeyelim. Yalnız pür vekar-ü azamet olarak, ol Al Sancağımızı geri yerine koyalım. Tekrar Kemal-i muhabbetle yerlerimize avdet edelim. Korkma, korkma seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz. Sen mütevekkilen Allah'a kendi mevcudiyetini gösterecek olursan, değil birkaç Fransız kuvveti, hatta bütün Fransız milleti kıramaz. Buna emin ol ve yürü... 28 teşrin-i sani yevm-il cum'a 1335"

Bu beyanname toplumsal bağımsızlığın sembolü olan bayrağın indirilmesi sonucu yazılmıştır. Bayrak Maraşlılar için kutsal bir değerdir. Uğruna gayret gösterecek belki ölecek birkaç yüz İslam gayreti aranmaktadır. Beyannamede bin üç yüz küsur senedir sancaktarlığını yaptıkları İslam dininin öldüğü ifade edilmektedir. Bu dini kurtarmak için son bir gayret istenmektedir. 1. Dünya Savaşı bitmiş Osmanlı’nın geleceği bilinmemektedir. Beyannamede geçen ifadelere bakılırsa Maraşlılar kendilerini İslam’ın son sancaktarı olarak görmektedir. “Bayrağımızı tekrar yerine dikip, pür vakar, kargaşaya izin vermeden tekrar evlerine dönmek…” fiilini İslam sancaktarlığını da yapacak üç beşyüz İslam aranmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Maraş kalesinin İslam’ın son kalesi olarak değerlendirildiği görülecektir. Ecdadımız o gün bayrağımızı İslam’ın son sancağı olarak görmüşlerdir. Bu arada “İstiklal” yani bağımsızlık kavramının bu olayda dini bir boyut kazandığını görmek gerekmektedir. Sömürülen, işgal edilen Müslüman beldelerde, İstiklal’in İslam’ın şartı olduğu ve bunun bayrakla özdeşleştirildiği açık bir örnek olarak bayrak olayı gerçekleşmiştir. Maraş kalesine akın akın çıkan Müslüman halk kaleye bayrağı diktikten sonra altında Cuma namazını kılmışlardır. Bu olay başlı başına izah yapılmasını gerektirecek argümanlar içermektedir. İslam adına İstiklal, bayrak, Cuma, namaz kavramlarına verilen değeri gösteren önemli bir hadisedir. Oysa o dönemde pek çok İslam beldesi sömürge olarak yönetilmekteydi. Hatta sömürge askerleri savaşta Müslüman Osmanlıya karşı başka ülkelerin bayrağı altında savaştırılabilmişti. İstiklal yani bağımsızlık fikrinin Maraş’ta İslam dinin şartı olduğu bu olayla tescillenmiştir.

Bu gün her Cuma günü Ulu Cami’de özgürce namaz kılabiliyorsak bunu ecdadımızın inandığı değerler için azimle yaptıkları mücadeleye borçluyuz.

Bu vesileyle 12 şubat 1920 zaferini tarihin şanlı sayfalarına kanlarıyla yazan aziz şehitlerimiz başta olmak bu mücadeleye katılan bütün ecdadımızın ruhları şad olsun.

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol