Bugünkü geleneksel yapımız içerisinde üretebildiğimiz her türlü üründe; bölgemiz pamuğunda, Ege’nin tütününde, İç Anadolu’nun buğdayında, şeker pancarında, Karadeniz’in fındığında, çayında, Akdeniz’in serasında ve Doğu Anadolu’nun yaylasında en kutsal emek kadınlarımızındır. Yuvayı dişi kuş yapar kültürüne sahip Türk kadını bir yandan evinin işini, aşını yaparken, bir yandan vatana ve millete hayırlı evlat yetiştirme çabasıyla didinirken, bir yandan da tarımsal üretimdeki rolüyle karşımıza çıkar. Tarihi süreçte omuzunda cephane taşırken gördüğümüz vefakar ve cefakar Anadolu kadını; nasır tutan elleriyle, kimi zaman bir sebze bahçesinde, kimi zaman ekin tarlasında, kimi zaman da ahırda hayvanları ile uğraşır, sabahın erken saatlerinden itibaren gece geç saatlere kadar çalışarak üretime katılır. Ne yazık ki, hizmetin her kademesinde gördüğümüz kadınlarımız, pek çok konuda olduğu gibi tarımsal üretimlere ait karar mekanizmalarında hak ettiği yeri alamamışlardır.
Kadın çiftçilerimiz için birçok faaliyetler kapsamında kadın çiftçilerimizin bilgi ve becerilerini artırmak, eğitimlerine katkıda bulunmak, tarımsal etkinliklerini artırmak için ciddi gayretler sarfetmeliyiz. Köy ve kasabalarımızda kadın çiftçi toplantıları düzenleyerek, ev ekonomisi, arıcılık, eğitim kursları açarak seracılık, bağ- bahçe tesisleri ve demonstrasyonlarda, hayvancılık alanında uygulamalı çalışmalara kadınlarımızı dahil ederek, onlara hakettikleri değeri ve önemi verilmeliyiz.
“Bir erkeği eğitirseniz, tek bir kişiyi eğitmiş olursunuz, bir kadını eğitirseniz bütün bir aileyi eğitmiş olursunuz” mantığına ve kültürüne inanarak kadınlarımızın eğitimi sürdürülmeli ve gereken önemin verilmesi konusundaki duygu ve düşüncelerimizle 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutlar Türk Kadınının geleceğinin aydınlık olmasını dileriz” diye konuştu.