Tarım kentinden sanayi kenti olmaya adım atan ve karar veren Kahramanmaraş, merhum Turgut Özal’ın 1983’ten bu yana uygulanan teşvik yasasından da yararlanarak, mesleği olsun olmasın herkes tekstile yöneldi.

Kahramanmaraş, bir anda bir tekstil kenti haline geldi ve öyle ki, gün geldi Türkiye’de iplik üretiminin üçte birini karşılayan şehir oluverdi. Bu sanayimiz adına, şehrimizin ve ülkemizin kalkınması adına olumlu bir gelişmeydi. Bu sayede şehirde işsizlik olayları azalırken, kentte ekonomi canlandı, insanların yaşam standardı yükseldi.

Buraya kadar herşey güzel gitti. Gitti çünkü sanayicilerimiz, teşvikten yararlanan işadamlarımız, bankalardan aldıkları kredileri de olumlu kullandılar Allah için.  Onlara teşekkür ediyoruz.

Tabi zamanlar havaalanımız şimdiki gibi değildi. Bir zamanların valisi sayın Aslan Yıldırım’ın gayretleri ile mevcut yerine yapılan havaalanı, işlevsizdi, bereketsizdi. Uçuşlar sağlıklı değildi, seferler ve doluluk oranı sıkıntılıydı.

En çok Adana ve Gaziantep havaalanları kullanılıyordu.

Bu nedenle sanayicilerimizden merhum Ali Kurtul Adana’dan gelirken, yine sanayicimiz Nevres Ongun Adana’ya giderken yolda kaza geçirdiler ve ekonomi şehidi oldular.

Allah rahmet eylesin her ikisine de…

*

Tabi teşvikle şehrin özellikle yazı yüzü dediğimiz alanları, verimli tarlalar fabrikalara dönüştü. Mantar gibi çoğalan fabrikalarda çalışanların yaşam standardı yükselirken, şehir özellikle iplikte ve takiben kumaşta,  konfeksiyonda, ilerleyen senelerde çimento ve kâğıtta ihracat başlatınca, bankalar da sanayicilere kredi vermek için yarışa girdiler. Çünkü ödenen krediler yatırıma dönüşüyordu. Hiçbir yatırımcı da Allah için hoyratça kullanmadı bu kredileri.

Ama yazının yüzü dediğimiz verimli ve bereketli topraklara fabrikalar kurulunca, Toprak Koruma Kurulu nasıl izin verdi bilinmez, bir Organize Sanayi Bölgesi kurmak kimsenin aklına gelmedi o zamanlar.

Gaziantep ve Adana yolu, zamanla Kayseri yolu da fabrikalarla dolunca, nihayetinde Kavlaklı da OSB statüsüne geçince, yatırımcının iştahı daha da arttı. Öyle ki yatırımcılarımız, sanayici ve işadamlarımız kabına sığmaz oldular, şehirde fabrika kuracak arsa bulmak güçleşti.

Bir ara, yatırım yapacak arsa kalmayınca, bazı sanayicilerimiz komşu illere yöneldiler. Kavlaklı OSB’den sonra Kayseri, Adana ve Gaziantep yolu üzerindeki fabrika alanlarını da OSB statüsüne alma girişimleri oldu lakin bu meselede bir arpa boyu yol alınamadı.

İsterseniz buna beşiriksizlik deyin, isterseniz ihmalkârlık. Artık hangisi işinize gelirse…

*

Tabi yeni OSB arayışlarına gidilince, Tomsuklu gündeme geldi. Ki bu alan uzun süre gündemden düşmedi. Kapıçam’ı geçince hemen çıkıştaki alan organize sanayi bölgesi ilan edildi, parseller yapıldı, arsalar satıldı. Diliyoruz ve umuyoruz Başkanlığını sayın Mahmut Arıkan’ın yaptığı OSB, kısa sürede hayata geçer, problemler aşılır, sanayicilerimiz yatırım için gözünü dışarı dikmezler.

Dikmezler ama örneğin HAS CEVHER sahibi sayın Hacı Hüseyin Dinçer, yatırım için, yer olmadığı için tuttu Aksaray’da onbin dönüm arazi satın aldı.

Başarılı işadamı, İSKUR GROP Yönetim Kurulu Başkanı sayın Abdulkadir Kurtul Diyarbakır’a tesis kurdu ve mükemmel de çalışıyor.

Yine şehrimizin tek holdingi, Yönetim Kurulu Başkanı sayın Hanefi Öksüz, şehrimizdeki yatırımın çeşitliliğinin öncülerinden olması sebebiyle, Kılılı’daki kağıt fabrikasından sonra Aydın’a da kağıt fabrikası kurdu.

Yine başarılı yatırımcılarımızdan sayın Atıf Şirikçi de, hem tekstil, hem hayvancılık, hem tarım derken, bir fabrika da Kayseri’ye kurmak zorunda kaldı.

Neden? Kavlaklı’dan başka doğru düzgün bir organize sanayi bölgemiz olmadı çünkü.

*

Seneler önce, Pazarcık’ta, çok sevdiğim, saydığım bir işadamının fabrikasında Ticaret ve Sanayi Odası üyelerine iftar veriliyordu. O gün akşamki iftara dönemin Pazarcık Kaymakamı da gelmişti.

Bir 7 bin dönümlük arazinin OSB kurmak için müsait olduğu tartışıldı, konuşuldu ve neredeyse iş oldu bittiye getirildi, hayırlı olsun da denildi. Gaziantepli yatırımcıların bile iştahı kabarmıştı. Onlar da bu muhtemel 7 bin dönümlük alan için talepte bile bulunmuşlardı. Onlar da aynı dertten muzdarip idi.

Eee…

Eee’si başka güne…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol