Yaşamın ta kendisidir su… Öylesine yaşamsal ki, yokluğu toprağı bitirir, insanı ve insanlığı yok eder. O derece önemli.  Uzmanlar, gelecekte suyun petrolden daha çok değerli hale geleceğini, ülkeler arasında ‘su savaşları’ çıkacağına bile dikkat çekerlerken, bizi ilgilendiren ilk etapta içme suyu…

Eskiden çeşmelerden kan akana su içerdik. Camilerde, sokak başlarındaki çeşmeler gürül-gürül akarken, temizdi, o zaman klorlama nedir bilmezdik, gerek de yoktu, doğaldı midemize inen sular. Hastalık nedir bilmez, sudan zehirlenmezdik. Geçen senelerde Elbistan’da sudan zehirlenen, hastanelere dolan binlerce insan aklıma gelince, o vakitler bu suların klorlanması için klorları kimlerin sattığı aklıma geldi. Çünkü iddia edildiği üzere suya karıştırılan klor eskiydi, etkisizdi, bozuktu…

Ama birileri o bozuk klordan insanları zehirledi. Günlerdir Elbistan’daki zehirlenme, hastalanma manşetlerden inmedi.

*

Zaman zaman televizyonlarda, haber bültenlerinde, doğal ve sağlıklı sulara dair haberler görürsünüz. Kaynak suyu dediklerinden bakteriler çıkıyor, kuyu ve kanalizasyon karışmış sulara ‘doğal kaynak suyu’ adını verip, insanları kandırdıkları yetmiyormuş gibi, sağlıkları ile de oynamaktan çekinmiyorlar.

Son senelerde, kurak mevsimler sebebiyle kaynak sularının azalması, sulara kanalizasyon karışması kaygısı artınca, pet şişe dediğimiz kaynak suları marketlerde satılmaya başlandı. Yüzlerce marka kaynak suları evimize girince, hangisinde karar kılacağımızı da şaşırır olduk.  Temiz dediler inandık, kaynak suyu dediler inandık, el değmeden şişeleniyor dediler inandık, daha sağlıklı su bizimkisi dediler ona da inandık.

Ama bizi hep inandığımız yerden vurdular.

*

Bırakın içmeyi, duş yapmaktan bile imtina edebileceğiniz su markaları mantar gibi çoğalınca, insanlar da sağlığını daha çok düşünmeye başlayınca, zehir satan koca koca firmalar sağlımız üzerinden zengin olmaya başlayınca, ne içtiğimiz de belli olmayınca, bize kakalanana sözde sağlıklı su markalarının yalanları, sahtekârlıkları gün yüzüne çıkınca, endişelenmek bir yana, insanlar yeni arayışlar, yeni markalar peşine düşmeye başladı.

Kentimden söz ediyorum, MARSU böyle doğdu.

Tekir’den, Yeşilgöz kaynağından şişelenen, evlerimize, işyerlerimize kadar gelen MARSU, bizim kendi öz suyumuz. Kendi markamız. Rahatlıkla, güvenle içebileceğimiz temiz su.

Afiyet olsun!

*

Son olarak, senelerdir zehir akan, çevre ve doğa kirliliği yaratan, senelerdir tartışılan, mecliste, ve hatta Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan tarafından da dillendirilen, üzerinde haber ve yorumlar rekoru kıran Aksu Çayı’mız, meğer temizmiş, meğer kirli değilmiş, meğer içilecek durumdaymış. Bakanlık öyle rapor vermiş.

Tamam, bu rapora onay verenler, içerde ve dışarıdakiler her kim ise, gelsinler, milletin gözü önünde bir bardak içsinler, biz de kana kana içelim, hay hay!

Hatta öyle ki, dışarıdan pet şişe su almaya gerek de yok, biz de bir tesis kurarız yanına, hem birilerine geçim kapısı olur, hem de beş on kişi ekmek yer, işsizlikten kurtulur.

Bizimle dalga mı geçiyor, kafa mı buluyorsunuz birader!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol