O kadar işim arasında kitap okumamı yadırgayabilirsiniz. Hem MÜSİAD İl Başkanlığı, hem de alpedo derken, başta evimiz olmak üzere dostlarımızı ihmal ettiğimi biliyorum ve bunun farkındayım. Sonra tuttuk üstüne üstlük bir de köşe yazarı olduk! Gazete çıkmadan bir hafta önce Mehmet Fiskeci ağabeyim uyarıyor, ‘Gazete çıkacak, yazını hazırla!’

Adam patron kardeşim, emir de büyük yerden olunca, boynumuz kıldan ince!

Bir vurgu yapmam gerekirse, ilk yazımdan sonra arayıp tebrik edenlerin sayısını unuttum. Onlara, “Ben gazeteci değilim, yazar değilim, ben esnaf adamım. Sonra etkin bir sivil toplum kuruluşunun yönetim kurulu başkanıyım, ısrar üzerine köşe yazarı oldum!” desem de, beğenenlerin, tebrik edenlerin sayısı fazla olunca, Allah yalanı sevmez, heyecana geldim, devam dedim.

Aslına bakılırsa zamanım hiç yok. Malum, dondurmanın başkentiyiz, ilkbahar mevsimindeyiz, yaz  kapıda bekliyor. Bizim tam da iş zamanımız. Bölge müdürlüklerini, müşterileri ve bayileri ziyaret etmezseniz olmaz.  Bir kere koptunuz mu işinizden, toparlaması kolay olmuyor.

*

Ülkemizin o kadar sorunları arasında birde koronavirüs girdi. Asya’yı olduğu kadar Avrupa’yı da kasıp kavuruyor. Çin’de başlayan, İran’a kadar uzanan, oradan da İtalya’ya sıçrayan virüs yüzünden insanlara tedirgin.

Ticareti de etkiledi.

Çin ekonomisi çöktü.

Afganistan, İran, İtalya kan ağlıyor. Derken… Evet, hiç düşünmek bile istemem ama Allah muhafaza Türkiye’ye de sıçrarsa.

Gerçi Sağlık Bakanımız sürekli açıklamalar yapıyor, sağlık meselesinde uzmanlar vatandaşı uyarıyor.

Dikkat etmek gerekiyor!

İnşallah bize uğramaz, ticaretimizi olumsuz etkilemez!

*

Biz esnafız. Tabi ki rakiplerimiz olacak, tabi ki rekabet yaşanacak. Bugün itibariyle Türkiye genelinde dondurma üretiminin yüzde 7’lik bir oranını elinde tutan Kahramanmaraş’ın bu oranı yüzde 20’lere taşıması gerekir. Bu da daha çok üreterek, daha fazla konseptleri piyasaya sürerek, daha çok kaliteyi beraberinde getirerek, ünlü markalarla rekabet etmemiz gerektiğine inanıyorum.

Doç. Dr. Sabri Azgün’ün ‘TİCARET VE REKABET GÜCÜ’ eserini okurken, rekabetin gücüne inanmış bir işletmeci, bir işadamı olarak birbirimizle değil, bize rakip olan ulusal markalarla yarış içinde olmamız gerektiğini belirtirken, pazar payını artırarak, bu şehri tanıtmak, bu şehre döviz kazandırmak düsturumuz olmalı diye düşünenlerdenim.

İş dünyası zor ve sıkıntılı süreçten geçerken, bize düşen kenetlenmek, birbirimize sahip çıkmaktır. Kahramanmaraşlı firmalar olarak artık kabuğumuzu kırmanın, dışarı açılmanın tam zamanı diyorum.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol