Asalında bilinen bir fıkra.  Seneler geçse de aradan modası hiç geçmez. Çünkü basın ve siyasetçi ayrılmaz ikilidir. Birbirleri ile her daim, ara sıra ters düşseler de, birbirlerine muhtaçtırlar. Gazetecinin sermayesi siyaset, siyasetçinin sermayesinin de ne olduğunu biliyorsunuz artık.

Bilinen fıkra olsa da, tekrarlamakta fayda var diyerek anlatıyorum.

*

Adamın biri, kır koşusu yaparken havada uçan bir balon alçalarak yanına yaklaşmış, yere vurup birkaç kez zıpladıktan sonra tekrar havalanmış. İçinde birkaç adam, dehşet içinde balonun sepetine sıkı sıkı tutunmuşlar.

Adamlardan biri, koşu yapan seslenmiş; “Beyefendi, rüzgâr nedeniyle yolumuzu kaybettik, bize nerede olduğumuzu söyler misiniz?” diye.

Koşan adam, balondakilere bakmış, “Yerden 20 metre yükseklikte, bir balonun sepetinin içindesiniz” demiş.

Balondaki bozulmuş biraz ve; “Beyefendi, siz gazeteci olmalısınız” diye seslenmiş bu kez.

“Evet” demiş adam. “Gazeteciyim de, nasıl anladınız?”

Balondakilerden biri; “Verdiğiniz bilgiler kesinlikle doğru, ancak bir işe yaramıyor” deyince koşan adam, “Sizler de siyasetçi olmalısınız” diye karşılık vermiş. “Evet, öyle!” demiş balondaki adam,  “Siz nasıl anladınız bunu?”

Yoldaki gülmüş; “Yola çıkarken hava şartlarını bilmiyorsunuz, balonu uçurmayı bilmiyorsunuz, nereye geldiğinizi bilmiyorsunuz, nereye gideceğinizi de bilmiyorsunuz. Üstelik içinde bulunduğunuz durumdan dolayı beni suçluyorsunuz!”

*

Evet bildiğiniz fıkra bu kadar. Siz bunu nereye çekerseniz çekin, fark etmez, bu araç da buraya park etmez!

Bizler, sizler, iğneyi biraz kendimize batırmış gibi olduk ama eh, o kadar da olacak canım!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol