Kendimizden pay biçelim ve örnek verelim. 2020-2021 yılı pandemi ile uğraşmakla geçti. Gözümüzün önünü göremedik, bırakın görmeyi evden bile çıkamadık. Korktuk! Oğlumuzu, kızımızı, torunumuzu göremedik ve merak ettik! ‘Acaba nasıllar, bir tehlikeli durumları yoktur inşallah!’ iyi niyet okumasıyla geçti 2 yılımız.

Gazete çıkartamadık doğru düzgün. Çoğu zaman işyerlerimize gidemedik. Dışarı çıksak da ‘Aman dikkat edelim, virüs bulaşabilir!’ kaygısı kadar bırakın aileyi merak ve ziyaret etmeyi, kapı komşumuza bile ‘nasılsın!’ demeyi işkence saydık.

Evlerimizde yatakları ayırdık, çocuklarımızı, torunlarımızı özlem derecesinde kendimizden uzak tuttuk! Kimse de demedi ki, ‘yahu bırak virüsü, bırak bağışıklık sistemini, bırak pandemiyi, gez dolaş, maske bile takma, sarıl, öpüş, seviş!’

Eskiden mal canın yongası derdik, pandemi süreciyle bu, can malın yongasına dönüşüvermişti.

*

Daldan dala atladığımı zannetmeyin. İnsanoğlu işte, verirsen iyisin, vermezsen senden kötüsü yok! Kimse kimseye beleş öpücük bile vermiyor. Toruna akşam bir 50 lira kıstırmazsam cebine, öpücü esirgiyor.

Şahin Balcıoğlu’nun canı yoktu! O dokuz canlıydı! Virüs ona vız gelir, tırıs giderdi!

İşletmeler, fabrikalar kapasite düşürür, üretimi kısarken, Şahin Balcıoğlu’ndan cengaverlik bekledik. Bıraksın patronluğu, makinanın tezgâhın başına geçsin istedik neredeyse.

Aidat da toplanmasın o zaman! Para her şey miydi, önce sağlık gerekiyordu.

Aidatları cebine indirdiyse, tamam, Balcıoğlu’nu gelin kurşuna dizelim de, ama ilk kurşunu hiç günahı olmayan sıkacak!

*

Yanlış anlaşımasın, ben Başkan sayın Şahin Balcıoğlu eleştirilmesin demiyorum. Haddim de değil. Avukatı hiç olmadım, değilim. Ama ondan önce 2 sene TSO’nun başkanlığını yaptığını zanneden Serdar Zabun’a neden iki kelime etmiyorsunuz! 2 sene boyunca başarı hikâyeleri mi yazdı Zabun! O çok mu masumdu, o çok mu günahsızdı?

Üstelik sanayici de değildi, ticaret adamıydı, esnaftı yani.

Sanayicilerin ağababaları öyle istemiş, dönüşümlü başkanlık sistemi ile kader onu ilk 2 yıl için koltuğa oturtmuştu. Şahin Balcıoğlu’nu hedef tahtasına koyarken, Zabun’a iki kelamı esirgerken, tek cümlede, tek yazıda eleştirmezken, sayın Balcıoğlu’nu günah keçisi ilan etme hakkını ve yetkisini size kim verdi?

Oysa düne kadar candınız, ciğerdiniz? Ne oldu da araya kara kediler girdi?

Nankör püsükler!

*

Öyle bir dönemde nöbeti devraldı ki, şans onu pandemiyle imtihan etti. Eh, ‘dün dündür, bugün bugündür!’ anlayışından yola çıkarak, dünü çok çabuk unutan balık hafızalı bizler, canımızın derdine düşmüşken geçirdiği ağır süreçte ‘ne iyi ettin de virüse yakalandın!’ moduna taşıyan düşüncelerinizle bakıyorum şimdi kaplanların, aslanların önüne atıyorsunuz!

Yine pandemi, makarayı başa sarıyorum tekrar.    

Siyasetçiler gibi her cebimizde maske taşımaya başladık, bunu alışkanlık haline getirdik.  

Maskeden ötürü de en yakınlarımızı bile tanıyamaz hale geldik. Fabrikalar çalışamadı, esnaf kapılara kilit vurdu, devlet memurları dönüşümlü çalıştılar (sanki fabrikada vardiya amirleriydiler) torunlarımızı bile kucağımıza alıp, can-ı gönülden öpemedik, sarılamadık.

2 yılı kayıp saydık, gazetelere zayi ilanı verdik!

*

Sonra da kalktık, herkes aslında birbirinin kopyası veya benzer sıkıntıları yaşar, sağlığının derdine düşerken, Kahramanmaraş ticaret ve sanayi odasından, onun başkanı Şahin Balcıoğlu’ndan elinde sihirli lamba varmış gibi icraatlar yapmasını bekledik, şapkadan tavşan çıkartmasını istedik, bekleye bekleye imanımızı gevrettik!

Sağlığımızı korumak adına evlerimize kapanır, kendimizi televizyonlara mecbur ve mahkum bırakırken, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı sayın Şahin Balcıoğlu’ndan Don Kişot gibi yel değirmenlerine saldırmasını bekledik!

O’nun da bir birey, bir insan, bir baba olduğunu unutuverdik.

Kendisi de canı derdine düşmüşken, ki yorucu, ağır bir dönem geçirdi, 18’lik delikanlının cevvalliğini, heyecanını, zindeliğini bir kenara bırakıp, küheylan gibi kendisini, kurumunu şaha saldırmasını bekledik!

*

Ha, şunu diyebilirsiniz bana!

Şahin Balcıoğlu, 16 sene efsane Başkan Mehmet Balduk’un arakasında, yanında oldu, meclis başkanlığını yönetti, sanayiciler, ticaret erbapları için elini taşın altına koydu, uğraştı ve didindi ve yoruldu.

Hadi, aklınızdan geçeni ben yazayım da delikanlılık neymiş görün!

İddia bu… Belki de benimkisi hüsn-ü kuruntu.

*

Bir başka isim, sayın Mustafa Buluntu… Güçlü bir aday.

Gençleştirelim, yeni yüzlerle yola devam edelim, heyecanını yitiren, yorulan isimleri kenara alıp, Buluntu gibi vitrini ve vizyonu olan, sanayicilerin derdine merhem olacak insanı TSO başkanı yapalım derseniz, mızıkçılık etmem, ‘hayır, oynamıyorum!’ demem, ‘uyar, yakışır!’ der kenara çekilirim.

Sayın Buluntu iyi bir kumaş. Eyvallah! Kulis çalışmaları ve birebir markaj, ekonomiye ve sanayiye yön veren isimlerle görüşmeli, adaylığını öne çıkartacak adımlar atmalı ve söylemleriyle bunu pekiştirmelidir. Herkesin aday olma şansı ve hakkı var. Bu demokratik hakkı da kimse önleyemez zaten!

*

Ama beyefendi kişilik sayın Şahin Balcıoğlu’nu da yemek için sıraya girmeyin lütfen!

Hele bakalım, şu kurban geçsin, kanlarımız bitlensin, daha neler yazarım, neler.

Ama gelenin keyfi için de geçmişe kalkıp sövmem!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol