Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs, sadece bizim değil, tüm dünya ülkeleri ekonomisine kimyasal bir darbe yaptı adeta. Bizi eve hapseden virüs, fellik fellik geziyor, tüm dünyayı dolaşarak insan sağlığını tehdit ediyor iken, ekonomi gerçekten iyi değil. Merkez Bankası para basar mı, basarsa piyasaların hali ne olur, nereye gider, bunun tartışmasını ekonomistler yapadursun, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta başında başlattığı yardım kampanyasına iktidar ve muhalefet kanadından farklı tekiler geldi.

Olumlu veya olumsuz…

Kişiler, kurumlar, zenginler ve sivil toplum kuruluşları yardım ederler, bağışta bulunurlar, bu onların kendi tercihleri. Ben, bize geliyorum.

*

Değerli meslektaşım sayın Mustafa Şirin, birkaç gündür hatırlatmalarda bulunuyor, zenginleri, kurumları, marka ve firmaları yardıma davet ediyor.

Firmaları ifşa etmek doğru değil. Kaldı ki sanayiciler, marka ve firmalar da ekonomideki bu kötü gidişattan, durgunluktan şikâyetçiler. Bakmayın ses çıkartmadıklarına, çıkartamadıklarına… Burunlarını sıksanız canları çıkacak. Allah yardımcıları olsun!

Tabi sayın Cumhurbaşkanının canlı yayında ülke insanlarını yardıma çağırması, muhalefet kanadını sinirlendirdi, özellikle CHP Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri, kendilerini bu kampanyadan muaf tutarak, vatandaşlardan kendileri yardım talebinde bulununca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, hesaplarına bloke konulduğunu, konulmaya devam edeceğini söyleyince, mesele bağış’a döndürüldü.

Akıbet ne olur, bilemem… Benim meselem başka ve benim derdim Kahramanmaraş. Bizim insanınız yani…

*

Şu ana kadar kimseden aklı başında ses çıkmadı. Herkes, sanki bir şey duymamışlar gibi, sanki Cumhurbaşkanı ‘Ulusa sesleniş’te yardım çağrısında bulunmamış gibi, sanki gazete okumuyor, televizyon izlemiyorlarmış gibi, kulaklarına pamuk tıkadılar.

Sadece Ticaret ve Sanayi Odasından bir 250 bin lira sesi çıktı, o da belki rakamın küçüklüğünden olsa gerek, pek gündemde yer almadı.

Ama eleştirildi. Rakam az diye, yakışmadı diye… Çünkü vatandaş daha fazlasını bekliyor.

Tabi burada söz konusu olan sadece sanayiciler, yani zenginler, marka ve firmalar değil. İşin içinde siyasiler de var. Belediye başkanları da. Bakın, sayın  Hayrettin Güngör 2 maaşını bağışlarken, diğerlerinden ses seda çıkmadı.

Parayı senden benden iyi bilen, parası olmayana, para vermeyecek adama selam bile vermeyi lüzumsuz gören, iddialı yazıyorum Hazine ve Maliye Bakanı olabilecek Talat’a deseniz, o bile elinde avucunda ne var, ne yok verir valla!

Siyasilerden de bir cevap gelmedi. Tepki de… Ancak muhalefet kanadı olaya sıcak bakmayanlar. “Biz kendi garibanımıza, fakirimize bakarız!” diyerek tepki gösterdiler bile…

*

Bırakın zenginleri, vazgeçtim siyasilerden de, vatandaşın eli cebine gitmiyor, gidemiyor. Esnaf zaten perişanları oynarken, memur ve işçinin cebinde akrep var.

O kendini yardıma muhtaç yerine koyuyor zaten.

“Hadi eller cebe, gönlünüzden ne kopuyorsa, çam sakızı çoban armağanı…”  diyeceğim de, milletin kımıldayacak hali yok birader!

Bizde bir söz var, sık-sık söylenen; Ne istiyon bacımdan, bacım ölüyor acından!

O günlerdeyiz şimdi. İnşallah bu belayı çabuk atlatır, ülke olarak düzlüğe çıkarız.

Rabbim bizleri beladan ve yokluktan koru!

  

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol