Haftanın son resmi günü olan Cuma günü, Doğa Haklarından sorumlu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı, bu şehrin milletvekili, aktif çalışması sebebiyle adı atom karınca’ya çıkan sayın Ali Öztunç, bölgeyi kirleten Çelikler Holding’e, Büyükşehir Belediyesine, AK Partili bazı milletvekillerine veryansın etti, ateş püskürdü, adeta topa tuttu.

Parti binasındaki basın toplantısına şaşılacak şey, Anadolu Ajansı kameraları da gelmişti. Düne kadar bırakın haberini, adını dahi anmayan ajans, Genel Başkan Yardımcısı olduktan sonra kamerayı peşine takmıştı adeta.

Esnaf ziyaretleri, esnafın sıkıntıları ve hazırlanan raporların genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’na verilmesi, 17 maddelik raporu hükümete önerdiklerini…

Vatandaşa nefes aldıracak KOBİ’lerle ilgili çalışmaları, sorunların cevabını aldıklarını…

Pandeminin Kahramanmaraş dahil 7 ilde arttığını, önceleri çok inandıkları, çok güvendikleri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın verdiği rakamların artık inandırıcı olmaktan uzak olduğunu, pandemiye ilişkin toplantılarda CHP’lilerin (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu örnek göstererek) salgınla ilgili toplantılara çağrılmadıklarını, oysa pandeminin partisinin olmayacağını, AK Partinin pandemiyi bile partizan haline getirdiklerini, son olarak da Sağlık Bakanının hayal kırıklığı olduğunu…

*

Devam etti, yorulmadan, dinlenmeden, nefes bile almadan…

Söz ekonomiye geldiğinde derin bir nefes aldı, vatandaşın yaşadığı hayat pahalılığından artık yorulduğunu, bıktığını, hazinenin boşaldığını, çiftçinin, emeklinin, işçinin, hasılı tüm kesimlerin geçim sıkıntısı çektiklerini ifade ettikten sonra, sözü Afşin Elbistan Termik Santraline, işletmecisi Çelikler Holding’e getirdi. Ki benzer açıklamayı, aynı gün memleketi Elbistan’da yoğun bir kalabalık önünde, üstelik de Termik Santrali çalışanlarının da yoğun olduğu meydanda haykırdı, isyan etti. Çelikler Holding’in geçici faaliyet belgesi ile yaz döneminde filtresiz bir şekilde çalışmasının ve insana hayatını etkilemenin verdiği zararı anlatırken, filtre konusunda mücadele verirken çok sayıda tehdit aldığını bile söyledi. Ama baktım, ‘vız gelir, tırıs gider!’ der gibiydi yüzündeki ifade.

*

Ak Parti iktidarı döneminde vatandaşın zorlaşan, ağırlaşan yaşam şartları sebebiyle artık erken seçim istediğini dahi söylerken, iktidarın kesin gidici olduğunu yineliyordu kaçıncı kez. “Ülkeyi yönetemiyorlar, ekonomiyi mahvettiler, içeride ve dışarıda itibar kaybı yaşıyoruz, herkesle kavgalıyız, dostumuz diyebileceğimiz kimse kalmadı” diyordu. Bunu da erken seçimin işareti olarak görüyordu. Ama başa ekonomiyi getirip koyuyordu önce.

*

Hızlı tren meselesine gelince, Bertizi’, köyü, mahalleyi bilmez dediği AK Partili bir milletvekilinin kendini ‘yalancı’ yerine koymasını hazmedemiyor olmalı ki, söylemlerini güçlendirmek için eski bakanlardan Efgan Ala’nın sayfasından aldığı hızlı tren haritasını bir kere daha gözler önüne seriyordu. Öfkelendi, ‘Çocuk mu kandırıyorsunuz?’ diye gürledi salonda.

Sonra yönünü Havaalanına çevirdi. İnmeyen uçaklardan bahsetti, mağdur edilen yolcuları sıraya koydu. Şehri ve sorunları sahipsiz olmakla yorumladı.

Kesmedi, söz verildiği halde yapılmayan 30 bin kişilik stadı taşıdı masaya. Siyasi iradenin bu kentin insanlarını çantada keklik olarak gördüğünü, ancak vatandaşın artık bunlara inanmadığını ileri sürdü.

Susmadı, durmadı, ‘Hani, Elbistan’a da havaalanı yapılacaktı, ne oldu?’ diye sormadan geri kalmadı.

Zehir akan, yerel basının ve kamuoyunun gündeminden hiç düşmeyen Aksu Çayı.

Kahramanmaraşspor için düzenlenen forma satış kampanyasının bir fiyasko olduğunu gözler önüne serdi bu kez. “O anlı şanlı markalar, firmalar, bin, beşbin, onbin forma aldılar, hani paraları, nerede. Ağalar, beyler neredesiniz? Bu takımın otobüsü de yok. Vardı ellerinden alındı. Size söz veriyorum, o işi de ben halledeceğim, bu takıma bir otobüs getireceğim” deyince, yüzünde bir başka mutluluk ifadesi dolaştı.

*

Ve bir kere daha sözü ekonomiye getirdi. Okul öğrenci servisçilerinin mağduriyetini gözler önüne serdi, Büyükşehir Belediyesinin seçildiği günden bu yana ortaya somut bir proje, hizmet koyamadığından yakındı, ‘yazıklar olsun!’ dedi, Başkan Hayrettin Güngör’e getirdi, ‘kitaplar yazmış, ben görmedim, okumadım. Kitap yazmak, Belediyeyi yönetmeye benzemez!’ diyerek eleştiri oklarını Başkan Güngör’e çevirdi ve Büyükşehir Belediyesini, Başkan Güngör’ü halka şikayet etti.

Daha çok şey söyledi, söyleyecekti belki de ancak Elbistan’daki açık hava konuşmasına az vakit vardı.

Fakat son cümlesi basın toplantısının finali gibiydi, sanki kapak olmuştu, şunu söyledi, “Tez zamanda inşallah hem bu salgından, hem de AK Partiden kurtuluruz!” dedi ve noktayı koydu.

Atom karıncayı durdurmak, susturmak o kadar zor ki…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol