Binayı yıkmak için büyükşehir belediyesinin bir senelik bütçesi ancak yetecek. Yenisini yapmak için de herhalde 2 senelik bütçe gider. O zaman yıkımı üstlenen belediye elde avuçta kalmayınca, ne hizmeti verecek, vatandaşa verdiği vaadleri, sözleri nasıl tutacak, yerine getirecek.

Yıkın demek kolay. Ben de bakan (iyi ki değilim) olsam, ‘yıkın!’ derim, talimat verir geçer giderim.

Ancak vatandaş kesimi, ‘Olmayacak duaya amin demeyin!’ diye bizi iknaya çalışıyorlar! Beş kuruş yok cepte, neyle, nasıl yıkacaksın diye söylenenler çoğunlukta…

Benim de aklım karıştı ahacık!

Bir takım lig başlamadan başkanları, teknik direktörleri ve futbolcuları bol keseden atarlar, ‘şampiyon olacağız!’ derler.

Derler ama bırakın playy-of’a girmeyi, ligden düşmemek için çırpınır dururlar. Taraftar da hayal kırıklığı yaşar, yöneticiler ve teknik kadro belki aile bireylerine bile mahcup olurlar, yüzlerine dahi bakamazlar. Çünkü verilen söz tutulmamıştır.

 *

Lafı evirip çevirmeye, dolandırmaya gerek yok. Geçtiğimiz hatta içinde gezi ve incelemelerde bulunmak üzere şehrimizi ziyarete den Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Murat Kurum, Valilikten çıkıp Yaşar Pastanesine doğru adımlarken, kafasını kaldırdığında bir de ne görsün, dünyanın en saçma binası karşısında sırıtıp duruyor. Sırıtıyor ama rengârenk mübarek! Sarı, lacivert ve kırmızı renkte, hiçbir anlam ifade etmeyen, ruhsuz, duygusuz bir bina karşısında…

Muhtemelen sayın Bakan’ın da tuhafına gitmiş, hayatında bu kadar ruhsuz, saçma sapan bir bina görmediği için olsa gerek, talimat vermiş, yıkılması yönünde…

Şimdi… Bu binanın zemini sürgülü çelik konstrüksiyonlarla örülü. Yani zemin, temel sağlam. Ee, talimat da geldi, yıksan bir dert, yıkmasan bin dert. Talimatı veren koskoca bir bakan. Ama elde yok avuçta yok. Her ne kadar sayın bakan para gönderecek, kredi temin edecek olsa da, artık bu bina bizim sembolümüz, maskotumuz haline geldi. Bütün dünya dondurmamızdan önce tanıyor, reklamımızı yapıyor beleşten.

*

Bakın bu sene, para yokluğundan dondurma, güreş festivallerini yapamadık. Bertiz Boyalı Güreşleri de öyle. Geçtiğimiz günlerde, kendisi de Rizeli olan Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan Rize tanıtım günlerinde konuştu, sigara içmeme temennisi de burada gündeme geldi, Rize her şeyi ile tanıtıldı.

Biz kendimizi bile tanıyamazken, şehrimiz adına bir tanıtım fuarı tertipleyemedik.

Elde yok, avuçta yok! Ayranımız yok ki içmeye!!??

*

Neyse. Hiçbir derdimiz, sorunumuz, meselemiz yok iken, bir de nur topu gibi özel idare yıkım meselemiz oluverdi.

Tamam, iyi güzel yıkalım da, cep delik cepken delik birader!

Bana sorarsanız, (hoş kimsenin sorduğu-soracağı yok da) dursun durduğu yerde!

Aş istemiyor, ekmek istemiyor garibim!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol