Yaklaşık 1,5 yıl önce yazılan bir yazı.

Bu filmin, hikâyenin senaristleri, çekilen mekan, başrol oyuncusu, figüranları, iyi ve kötü adamları hepsi bu yazının içinde.

Buyurun!

*

Geçenlerde, yerel siyasetin marka değeri yüksek biriyle baş-başa sohbet ederken, gördüğüm rüyayı anlattım. Anlatırken tüylerim diken diken oluyor, dinleyen de ‘vay canına, hayret!’ manasında başını bir sağa bir sola çeviriyordu.

Ama neticede rüyaydı. Ha, rüyalar gerçek olur mu, onu bilemem. Daha önümüzde siyaseti belirleyecek isimler, çok uzun günler, hadiseler çıkacak karşımıza. Ki mevcut siyasilerin referandumda göstereceği performans, başarı ya da başarısızlık, geleceklerini tayin edecek bir anlamda.

Referandumdan beklenen netice çıkmaz ise, birileri tarafından bazılarının ipi çekilecek, yollar ayrılacak, ‘buraya kadar arkadaş!’ denilecek, ellerinin tersiyle bir kenara, amiyane tabirle kapının önüne konulacak.

Ki zaten birçoğu da vekilliği bir daha ancak rüyasında bile göremeyecek.

İlk ve son…

*

Neyse… Biz kaldığımız yerden devam edelim ve rüyamıza dönelim.

İsmini yazarsam ayıp olur, sıkıntı olur, yazdırdı derler, durduk yerde hedef haline gelir, başı ağrır. Zaten yeteri kadar kuyusunu kazan var. Ben de yangına körükle gitmeyeyim.

Çok sevip saydığım, çok değer verdiğim siyasetçi kadim dostumla Üngüt’teki park alanındayız. Ceyhan nehri ile park arasındaki boşlukta, bir binanın birinci katından birileri ile konuşuyoruz. Bilgi ediniyoruz.

Yürüdüğümüz alan o kadar dar ki, anlatılmaz. Bu arada bir şey dikkatimi çekiyor, yürüdüğümüz güzergâh üzerinde, her iki adımda bir derin kuyular peydah oluyor. Kuyuların kıyısından yürürken, düşmemek için arkadaşımı uyarıyorum. “Dikkat et, ortada kuyular var kenardan geç, adım başı kuyu kazmışlar, düşme!”

O da temkinli, görüyor olmalı ki, bana şu cevabı veriyor; “Tamam Mehmet abi, dikkat ediyorum!”

*

Sabahleyin kan ter içinde uyandığımda hayra yoruyorum. İki saat sonra birlikte çaylarımızı içerken gördüğüm rüyayı anlatıyorum, “Hayırdır inşallah!” cümlesi dökülüyor dudaklarından.

“Aman…” diyorum, “Aman… Artık o sihirli kelimeyi kullanmayalım! En azından referandum bitene kadar!”

Ayrılırken, iyi niyet temennisiyle, “Allah her şeyin hayırlısını versin” diyoruz.

Herkesin birbirinin kuyusunu kazdığı, siyasetin çirkefleştiği, seviye kaybı yaşandığı şu günlerde, bu rüya nereden çıktı şimdi durup dururken.

Yorum sizin! 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol