Dün Kervanhan’da, gazeteciler günü sebebiyle siyasilerle bir araya gelecektik. Başkan Ömer Oruç Bilal Debgici salona geç geldi. Nedenini biliyorduk, bize; “Sizinle sohbet etmek isterdim, ancak…” dedi arkasını getiremedi. Çünkü…

Ancak’tan sonra gelen hüzün, dilden dökülen zoraki cümleler, neredeyse gözyaşına dönüşecek buğulu gözler ve salona çöken suskunluk…

Kimseden çıt çıkmıyordu. Hani ölüm sessizliği derler ya, aslında yaşanan oydu. Bir çocuk ölmüştü, daha 1,5 yaşındaydı. Adı Mina Demir idi.

10 Ocak Gazeteciler günü münasebetiyle AK Parti il teşkilatı basın ile bir araya gelecek, sohbet edecek, gündeme dair ne varsa konuşulacak, yerel basının sorunları tartışılacak, masaya yatırılacaktı.

Lakin İl Başkanı Ömer Oruç Bilal Debgici ve arkadaşlarının gecikmesi, ‘ne oluyor, başkan neden gecikti?’ sorularına muhatap olan İl Başkan Yardımcısı Hakan Dereli, sonunda acı gerçeği,  haberi veriyordu bize. İl Başkan Yardımcısı, müteahhit İmirze Demir’in 1,5 yaşındaki ikiz kızlarından biri olan Mina, evlerinin 9. katından, pencereden yere çakılmış ve hayatını kaybetmişti.

Salona bir hüzün çöktü.

*

Dudaklarınızdan dökülen cümle şuydu; “Yazık, daha bebekti. Zamansızdı bu gidişler. Allah kimseye evlat acısı vermesin!”

Aslında 10 Ocak günü gazetecilerin günüydü, ancak hüzün günü olarak kayıtlara geçecekti. Zira salon doluydu ama kimseden çıt çıkmıyor, kelimeler kifayetsiz kalıyor, lokmalar boğazlarda düğümleniyordu.

Başkan Debgici’nin dediği gibi, sohbet edecek, şamata edecektik. 10 Ocak Gazeteciler Günü’nü kutlayacaktık. Davetin icabet sebebi buydu. Buydu ama acı haber salona bomba gibi düşünce, arkadaşlarımızda ne günün sevinci kaldı, ne günün anlamı…

Ev sahibi olarak önce Hakan Dereli gelmişti. Bizleri karşıladı, ama yüzünde hüzün vardı, bir telaş sarmıştı benliğini. Konuşamıyor, dudakları titriyordu sanki. Sonunda acı gerçeği paylaşınca, küçük yavrunun vefatı sebebiyle zaten geç gelen Başkan Debgici’nin de gözleri dolmuş, bir iki kelimeden sonra arkasını getirememişti. Dudakları titriyordu.

*

MİNA daha bebekti. Dünyaya gelişi de sorunlu olmuş, günlerdir küvezde kalmıştı. Ama nihayetinde Rabbim onu babasına bağışlamıştı, güzel bebekti ve evin neşesiydi.

Kader işte. Alınyazısı işte. Yapacak bir şey yoktu, insanlar bir türlü doğuyor, ama bin türlü ölüyorlardı.

Yemek mi yedik, zehir mi, farkında değildik. Üzüntüden kahrolan Başkan Debgici ve arkadaşları, haliyle bizler, tanıdığımız, dost insan İmirze Demir’e başsağlığı diliyorduk gıyabında. İl Başkan Yardımcıları Ahmet Demirkol, Hanifi Coşkun Ağdur, İl Kadın kolları Başkanı Ayşe Cesur, Gençlik Kolları Başkanı Ali Çam ve bizler, derin hüzne boğulmuşken, ne yediğimizden tat aldık, ne sohbetten haz aldık.

Kervanhan’da, salonu terk eder, Başkan Debgici’ye başsağlığı dilerken, dudaklarımızdan; “Allah kimseye evlat acısı vermesin ve evladı ile imtihan etmesin!” cümlesi dökülüyordu.

Bir mutlu ve anlamlı güne hüzün, acı ve gözyaşı damgasını vurmuştu.

Sevgili İmirze Demir kardeşime ve sevenlerine, ailesine başsağlığı diliyorum. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol