Türkiye büyüdü, nüfus arttı, insanlar lüks yaşamaya alıştı, ancak bazı geleneklerimiz, alışkanlıklarımız ve hasletlerimiz zaman aşımına uğraşım olacak ki, geri dönüşleri mümkün değil.

Dostluklar vardı, uzun süren, bozulmayan, kapı önünden geçene çay ikram eden insanlar nerede diye bakıyorum, bulamıyorum. O misket bakışlı çocuklar vardı bir zamanlar, şimdi büyümüşler mi ne! Nereden biliyorsun derseniz, kurşun bakışlı çocuklar çevremizi sarmış da ondan! Elinde cep telefonu, kolunda bir kız, buna hemşeri ayrımcılığı da başladı ya, kardeş isimler kalleşliğe dönüştü.

Bazen bir şarkı dinlediğiniz zaman, ah çekiyor, iç geçiriyorsunuz eminim. ‘Nerede o eski şarkılar’ dediğiniz çok olmuştur. Delikanlıydı o şarkılar, türküler ise babası…

Bakkallarımız vardı bizim, (Bu sıralar Bakkallar, Bayiler ve Şekerciler Odası Başkanımız değerli dostumuz Şeref Özsoy, rahatsızlandı, bir süre yoğun bakımda yattı. Kendisine geçmiş olsun dileklerimle acil şifalar diliyorum) mahallenin bekçisi, postacısı, emanetçisi idi…

Süpermarketlerin yanında daha değerliydi bizim için. Güvenilir insanlardı. Veresiye de verirler, defter kabarsa da, ‘nasıl olsa getirir komşum, endişem yok’ derdi. Güven vardı her şeyden önce…

*

Zaman değişti, teknolojiye yenik düşen insanlar, para taşımaz oldular. Kredi kartı denen lanet şey icat oldu olalı, erkekliğin de şanı şerefi kalmadı, alış-verişin namusu da… İnsanın ömrünü tüketmekten başka ne işe yarıyor kredi kartları, söyler misiniz?

Mahallede hırsızlık ve namussuzluk olmazdı. Olduğunda da imha edilirdi anında. Mahallelerin namusu vardı önceleri. Şimdi dört bir yanımız ne idigü belirsizlerle dolu.

Adalete güvenirdik, kuşku duymazdık. Zibidinin biri alkollü araç kullanacak, kaza yapacak, birini öldürecek, sonra da elini kolunu sallayarak çıkacak adliyeden öyle mi? Hiç akıl alacak şey miydi?

Ah, ah! Nerede o eski günler…

*

Şimdi cep telefonu çıktı, mertlik bozuldu. Komşuluk ilişkileri bitti, sohbet-muhabbet sizlere ömür! Misafir odalarımız vardı, geldiklerinde sohbet edilirdi. Şimdi gelenler televizyonlu adayı seçerken, misafir odaları toz tutmaya başladı. en pahalı, en lüks eşyaların olduğu misafir odalarına ev sahibi bile senede bir-iki gün zar-zor oturur hale geldi. Evin erkeği es kaza otursa, eşi müdahale eder; “Âman, aman! Oturma, misafir gelecek, daha yeni düzenledim ortalığı, kalk oradan!”

Ne diyeceksiniz, peki hanım..

Sırf birilerine sövmek için sanal dünyayı keşfeden insanoğlu, sosyal medyada kirliliğin havuzuna balıklama dalıyor. Kullanılan cümleler, iftira ve intikam sözcükleriyle dolu da, bu ülkenin ruhu düşmanlığın uşağı mı oldu ne?

*

Babalarını, dedelerini Yemen türküsü ile ananlar, hatırlayanlara ne oldu sahiden?

Gözün üstünde kaşın var diyen silaha sarılıyor. Bir kurdun kuzuya duyduğu merhameti, insan insana göstermekten imtina ediyor.

Konu komşuya selam vermeyi unuttuk, akrabalık bağlarını zayıflatıp, dostluk ilişkilerini geride bıraktık, sevmeyi, saymayı, bir teşekkür etmeyi unuttuk. Hasta ziyaretlerini, düğünleri, acı ve mutlu günlerde paylaşmayı, dayanışmayı unuttuk.

Özetle insanlığımızı unuttuk! Nasıl bir toplum olduk biz böyle!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol