Durduk yerde, milletin nereden aklına esti, neresinden uydurdu bilemem de, bazı ünlü gazetecilerin ABD merkezli bir vakıf olan Chrest Foundationdan Türkiye’deki bazı medya ve sevil toplum kuruluşlarına para yardımında, hibede bulunduğu haberi ortalığı karıştırmaya yetince, benim kafam kel mi dedim, benim de bu çorbada tuzum bulunsun istedim, bir soru da ben sorayım dedim.

Tabi özellikle Ruşen Çakır ismi öne çıkınca, Türkiye’de yankıları ortalığı kasıp kavurunca, Ruşen Çakır’ı aradım, “Bu ne oğlum, ne oluyor oralarda, essahtan ABD kaynaklı fonlardan, vakıflardan veya Pentagon’dan para aldın mı?” dedim!

Cevap yok!

*

Ruşen Çakır’dan başka para alanlarda varmış ama aslan payını 477 bin dolarla Çakır başı çekmiş.

Merak işte, araştırmaya başladım, “Acaba şahsım memleketinde de ABD’deki Pentagon’dan, vakıflardan veya fon’dan para alan meslektaşım var mıydı?”

Bir adamın başına ne gelirse meraktan gelirmiş. Biri kalktı, “Sana ne herkesin kimden ve ne kadar aldığı?”  demesin mi?

Azarı yedim ya, maraza çıkmasın diye ayrılıverdim oradan. Kaçtım yani.

İşin garip tarafı, Türkiye’de basın skandalı olarak adlandırılan haberler bir yana, Teksas’lı bir karı-kocadan da aldığı fonu saklamamış ünlü yazar!

Tabi kıyamet kopuyor. Bugün muhalif kanadın yandaş dediği gazetede yazanların çoğunun 5’li müteahhitlerin oluşturduğu havuzdan beslendiği, beslemelik yaptığını bilmeyen yokken, Çakır’ın aldığı üç beş kuruş fırtınalar  koparmaya yetti de arttı bile.

Bir kaşık suda fırtınalar kopunca, düşündüm, şahsım memleketinde bu alengirli işlerden ötürü para sızdıran gazeteci var mı?

İsimler üzerinde tahminlerde bulunmaya çalıştım, hıh, bulamadım. Bazı isimleri getirdim gözümün önüne, mal varlıklarını araştırdım, “Yok..”  dedim, “Sahsım şehrinde böyle aşağılık, böyle memleketini satan, memleketi aleyhine yazı yazan gazeteci çıkmaz!” kanaatine vardım.

*

Yazılıyor, konuşuluyor işte. ABD, para verdiği gazetecilere-gazeteler, istediği haberleri, yorumları yazdırabiliyor, algı oluşturabiliyorlarmış. Senelerdir yaparlarmış bu işi.

Çakır’ı, seneler önce, MHP Genel Merkezinin zemin katında (toplantı salonunda) basın ile ilgili bir söyleyişinde tanıdım. Dinledim onu. VATAN Gazetesinde yazarken de takip ederdim. Sonra ayrılmış, meğerse ABD’ye yerleşmiş.

2005’ten beri de ABD imiş. Pentagon 50 gazeteciye maaş bağlamış. Amerika lehine yazılar yazmak şartıyla. Aralarında 4 Türk gazeteci varmış. Savunma Bakanlığı finanse ediyormuş paralı gazeteci geçinenleri.

İşte benim takıldığım yer burasıydı. Acaba bu 4 Türk gazeteciden biri Maraş’tan biri olabilir miydi?

*

Düşündüm,  taşındım, biraz da kaşındım, giyim kuşamlarını, mallarını, mülklerini, arabalarını gözümün önüne getirdim, kafamda birkaç deli soru oluştu ama yine de ‘hah, bu..’ diyemedim.

Sonra kendi kendime kızdım, “Oğlum Fiskeci rahat dur, kaşınma! Birisi senin emekli maaşını servetini araştırmaya kalkar, altından da çapanoğlu çıkarsa, ne halt edeceksin. Otur oturduğun yerde, öyle burnunu her şeye sokma, seni ilgilendirmeyen meselelere kafayı takma!” derler diye daha fazla bu işi kurcalamaktan vazgeçtim.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol