Batuhan Çolak’ın yazısından (15 Ağustos) esinlensem de, bu yazımla amacım, bu kahraman kenti, bu evliyaların, enbiyaların, zadelerin, isimsiz nice kahramanların, bu topraklar için canını veren şehitlerin ruhunu incitmek değil.

Ama gerçekçi de olmamız gerekiyor.

Kahramanmaraş, kahraman şehrin evlatları olma sürecini tamamlayamamış bir şehir. En azından ben öyle düşünüyorum. Bu tespite nereden vardığımı soracak olursanız, aşağıda okuyacağınız hikâye size her şeyi anlatacaktır.

Dahası var…

Kahramanmaraş, kendi değerlerine, kahramanlarına, mazisine sahip çıkamayan bir şehir...

Kahramanmaraş, kendi tarihini, kurucularını, geçmişini, tarihi güzelliklerini koruyamayan, insanlarına sahip çıkamayan, sahipsiz bir şehrin üvey evlatları olarak gerçekleri göremeyen ve okuyamayan bir şehir…

Birkaç gün önce yaşanan insanlık dışı hadiseleri haberlerde izlediniz, yorumları okudunuz. İnsanın kanı donuyor.

Çok mu abartılı oldu? Sanmıyorum. Neden sanmadığımı da yine aşağıda okuyacaksınız.

Devam ediyorum…

Kahramanmaraş, saygının, medeniyetin, hoşgörünün, nezaketin ‘hafif’lik; raconun, kaba kuvvetin, silahın, insana saldırmanın "güçlülük" sayıldığı bir şehir…

Yetmedi mi, kurtarmadı mı, hadi devam edelim.

Kahramanmaraş, okumanın, yazmanın, entelektüel birikim peşinde olanların horlandığı, dışlandığı; okumayan, araştırmayan, çabalamayan, misafirlere ve müşterilere dahi küfredenlerin kabul gördüğü bir şehir…

Son tahlilde Kahramanmaraş, bireysel gelişmişlik anlamında her geçen gün geriye giden bir şehir...

Mahallesinden ilçesine, çalışanından yöneticisine kadar, tüm çevreleri, tüm sınıfları kapsayan bir gerçeklik bu…

Bireysel gelişimimizi tamamlayamadık.

*

Bireysel gelişimini tamamlayamayan ülkeler, kimlik bunalımı yaşarlar. Çünkü meseleye olgunlukla yaklaşamazlar.

Kahramanmaraş, bu durumu fazlasıyla yaşıyor.

Yoksa, yaşadıklarımızın başka bir açıklaması olamaz.

Bir şehrin insana verdiği değerleri anlamak için davranış kalıplarını incelemek gerekiyor.

Vandallık, barbarlık, vahşilik, magandalık kök salmış bizim hücrelerimizde.

*

Yalnız, aşağıda okuyacağınız öykünün, hikâyenin bizimle, yani demem o ki Kahramanmaraş ile alakası yok uzaktan yakından. O bakımdan kimse eke’lenmesin, ‘Bizimle alakası yoksa, yukarıdaki giriş ne? Bizi küçük düşürmeye utanmıyor musun?’ diye sormasın.  Netice itibariyle hikâyenin kahramanı bir insan. Söz konusu insan olunca, Akan sular duruyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), birçoğuna "yeterli uzuv kaybı" olmadığı gerekçesiyle ‘gazi’lik haklarını vermiyor.

Adamın parmağı gitmiş, eli parçalanmış, psikolojisi alt üst olmuş, 3 kuruşluk maaş bağlamaktan imtina ediyorlar.

Vandallık, magandalık her yeri sarmış durumda çünkü.

Devamı yarın, yine bu sayfada…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol