Öne Çıkanlar BAŞKAN TOPBAŞ ANILARINI TAZELEDİ AYDIN; KILAVUZLU SULAMASINI BİTİRECEĞİZ Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye SAHADA ÇALIŞIYORUZ! baskan

Bu haber kez okundu.

SİZE HİZMET EDECEĞİME  SÖZ VERİYORUM
 Dün bu zincire eklenen bir başka isim Fahrettin Oğuz Tor oldu. MHP İl Başkanı Süleyman Öner’in açış konuşmasından sonra söz alan ve;

“Şol gökleri kaldıranın,

Donatarak dolduranın,

Ol deyince olduranın,

Doksan dokuz adı ile…”  veciz dizeleri ile konuşmasına başlayan Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Aday Adayı Fahrettin Oğuz Tor, devamında da;

Nefsi üçten dokuza boşayan er yiğitler,

Yüreği kardan beyaz, bahtı esmer yiğitler,

Bâtılın önünde set, Hakk’a rehber yiğitler

Fazilet kavgasında baş verenler merhaba...

 

Ey ! Aşk gülü dikenler; nefret, kin ocağına,

Ey Hak mührünü vuranlar, haksızlıklar çağına,

Ya toprağın koynuna, ya zindan kucağına ,

Evlat, gardaş, arkadaş eş verenler merhaba... dizelerini okudu.

Tor, salondaki ülkücü dostlarını selamladı,  amacının 7 Haziran 2015 seçiminde Milliyetçi Hareket Partisi’nden aday dayı olduğumu îlan etmek; aziz Türkiye’miz, yüce milletimiz ve yiğitler diyârı Kahramanmaraş’ımızla ilgili düşüncelerimi partilileri ile paylaşmak olduğunu söyledi.

70’li yıllarından beri gönül verdiği, lise ve üniversite dönemlerimde gençlik teşkilatlarında görev aldığı, memuriyet yıllarında hep hizmetinde olduğu, hayatım boyunca ideâlleriyle yoğrulduğu, 2011 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde MHP Kahramanmaraş 2. sıra milletvekili adaylığıyla şereflendiği Türk milliyetçiliği ülküsünün emrinde olduğumu açıklamak, devlet kademelerindeki  değişik görevlerde edindiği bilgi birikimimi ülkücü düşünceyle birleştirerek Kahramanmaraşlı hemşerilerine hizmet etmek için bu kutlu yola çıktığını söyleyen Tor,  ülkenin ekonomik ve siyasi gidişatına da duyarsız, tepkisizi kalmadı, genel siyasete gelince de;  “2015/Mart itibariyle ülkemiz çok önemli ekonomik, sosyal ve siyasal meselelerle karşı karşıyadır.

-Emekli perişandır. Ciddi geçim sıkıntısı içindedir. Maaşı her geçen gün gerilemekte ve fakirleşmektedir.

-Esnaf siftah yapmadan kepenk kapamaktadır.

-Çiftçi ekemez, ektiği para etmez hale gelmiştir.

-İşveren ağır enerji ve faiz maliyeti kıskacındadır.

-Memur enflasyona ezdirilmiştir.

-İşçinin iş güvencesi, işçi sağlığı ve kıdem tazminatı tehlikededir.

-Ülke PKK terör belasına yenilmiştir.

-Yolsuzluk ve soygun tavan yapmıştır.

-Çok partili siyasi hayata geçildiği 1950 yılından günümüze kadar geçen sürede, yolsuzlukları nedeniyle dört bakanı istifa eden başka bir hükümet yoktur. Rekor AKP’dedir. Oy çokluğu ile yüce divana gitmeselerde millet vicdanında aklanmamışlardır.

-Aylık 60.000 TL otele kira bedeli ödeyen bir bakan oğlu ile bu hükümet döneminde tanışılmıştır.

-Evde para kasaları  dolu bir bakan oğluna dünyada rastlanmamıştır.

-Ayakkabı kutularında milyon dolarlar olan bir genel müdür batı ülkelerinde ayaklarından asılacağı halde, bu ülkede savunulmuş korunmuştur.

-Dün dörtyüz beşyüz bin liraya muhtaç bir bakan bugün yedi yüz bin tl bedelli saat takmaktadır” dedi.

ÖRNEKLERİ ÇOĞALTMAK MÜMKÜNDÜR.

“Referansının İslam olduğunu iddia eden bir grup için bütün bunlar yüzkarasıdır. Allahın kul hakkının hesabını soracağından asla kuşkum yoktur” diyerek konuşmasını sürdüren Tor, devam ederek;

-AKP anlayışının adaletten, işe ehline vermekten, haktan hukuktan uzaktan yakından alakası kalmamıştır.

-Kamu kurumları ehliyetsiz kişilerce haksız şekilde doldurulmuştur.

-Senelerce iş peşinde koşanlar yok sayılmış, yakınları sınavsız işe yerleştirilmiştir.

-Türkiye iş aramada “ umudunu yitirmiş” insanlarda dünya rekortmenidir.

-Türkiye kadın cinayetlerinde dünyada en baştadır.

-2013 yılında 125.000 aile boşanmıştır. Toplumun temeli dediğimiz aile çatırdamaktadır.

-Ülke geçim sıkıntısında, yolsuzlukta kendi rekorlarını yeniler hale gelmiştir.

-Maalesef kadına şiddet ve tacizde dünya rekoruna gitmektedir.

-İnsanımızın kanını donduran cinayetler işlenmektedir.

-İsrafta dünya birincisi haline getirilmiştir.

-Dünyada bizden 10 kat, 20 kat, 50 kat daha zengin ülkelerin başkanlarında, bu kadar lux ve çok uçak yoktur” diye konuştu.

BÜYÜKŞEHİR UYGULAMASI İLE KIRSALDA İŞLER DAHA DA KÖTÜYE GİTTİ

-AKP hükümeti 13 yılda trilyonlarca bütçe geliri harcadığı, 50-60 milyar dolar özelleştirme geliri elde ettiği halde, işsizliği çözememiş, ciddi yatırımlar yapamamıştır.

- K.Maraşımız AKP’ye çok ciddi destekler verdiği halde, milli gelirden üzerine düşen payı alamamıştır.

- AKP’nin K.Maraş’ta ciddi bir yatırımı yoktur. Ekinözü, Nurhak, Andırın ve Çağlayancerit yolları Güneydoğunun birçok köy yolundan daha kötüdür.

 -  K.Maraş-Göksun karayolunda kazalardan geçilmemektedir.

-  Büyükşehir uygulaması ile kırsalda işler daha da kötüleşmiştir.

Çok daha önemlisi ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü tehlikededir.

Güneydoğunun birçok yöresinde vatandaş sokağa çıkamaz hale gelmiştir. Asker ve polisimizin çan güvenliği yoktur.

Konuşmamın başında şu hususu özellikle ifâde etmek isterim ki, 7 Haziran seçimleri; Türkiye’nin üzerinde yeniden  “Sevr” oyunlarının oynandığı, ülkenin bölünmenin eşiğine getirildiği, Türklüğün aşağılanmaya çalışıldığı, İslâm’ın çıkar hesaplarına meze yapıldığı, millî hassâsiyetlerin dumura uğratıldığı, toplumun temeli olan aile müessesemizin ve ahlâkî değerlerimizin hiçe sayıldığı, esnafın, çiftçinin, memurun, emeklinin perişanlık çektiği, üretimin düşerken tüketimin çılgınca arttığı, ama birilerinin haram para ile zenginliğine zenginlik kattığı, yokluk, yoksulluk, yalan, talan ve hırsızlığın ayyuka çıktığı, partizanlığın, adam kayırmanın ve haksız kazanç elde etmenin mârifet addedildiği,  hak sahibi fakir-fukara boş gezerken kendi yakınlarını torpille ballı işlere sokanların adaletten bahsettiği, birileri tarafından vatanın emlâk, bayrağın bez parçası, millî marşın aranjman sayıldığı, millî kimliğin, millî kültürün, millî haysiyetin ve millî hassasiyetin yok edilmeye çalışıldığı, gençliğin küresel rüzgârlarla ruh kökünden koparıldığı, milletimizin atomize edilerek 36 etnik kimlikle târif edilmek istendiği, gayrı millî unsurların el üstünde tutulduğu, muhtaç hâle düşürülen insanımızdan “sadaka kültürü”yle  oy devşirildiği, devlet imkânlarının siyâsî yandaşlara peşkeş çekildiği ve toplumsal patlamanın çok büyük bir tehlike arz ettiği bir dönemde yapılan çok mühim ve kritik bir seçimdir.

HAYALİ DEĞİL, GERÇEK PARALEL DEVLET KURULUYOR! 

Çünkü -siyâsî âmâ olan AKP hariç-  herkes şu gerçeği çok açık olarak görmüştür ki, bölünme ve Türk milletini etnik kökenlere ayrıştırma süreci sonunda ülkemizin bir bölgesinde hayâlî değil gerçek “paralel devlet”, terör örgütü ve siyasi uzantıları tarafından fiili olarak hayata geçirilmiştir. Çözülme süreci sonunda artık teröristlerle müzakere süreci başlamıştır. PKK'nın siyasallaşma süreci gittikçe artmış ve gelişmeler de PKK'nın talepleri ve hedefleri doğrultusunda ilerlemiştir. İktidarın söylemlerinin aksine silah bırakmayan, sınır dışına çıkmayan, ancak buna karşın il ve ilçe merkezlerinde kol gezerek, daha çok silahlanan ve eylemlerini geçmiş dönemlere göre daha rahat bir şekilde düzenleyebilen bir PKK gerçeği ortaya çıkmıştır. Aynı senaryo önümüzdeki Mart ayı başında yeniden tekrarlanarak PKK’lı teröristlerin “silahlı mücâdeleyi bırakacakları” iddia edilmektedir. Ancak sözde çözüm sürecinde iki yılı aşkın süredir edindiğimiz tecrübeler göstermektedir ki, bu söylemin içi boş, aslı yok ve amacı ise genel seçimlerde aziz milletimizi aldatmaya yönelik bir çabanın ürünüdür. Zâten “silah”ın değil “silahlı mücâdele”nin bırakılacağı ifâde edilirken, AKP ve HDP’nin birlikte oynadığı bir algı operasyonu sahnelenmektedir.   “6-8 Ekim Olayları”nda; PKK’nın ayaklanma başlattığı ve bölgedeki güçlerini sınandıkları da herkesin mâlumudur.   “Çözüm Süreci”nin “kalkışma”ya ve “ayrılma süreci”ne gittiği de açık bir hakîkattir. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin bu yönde yapmış olduğu “Çözüm” değil “Çözülme” isimlendirmesi, yaptığı bütün tahliller, parti olarak haklılığımızı her yönüyle ortaya koymaktadır. Türkiye iyi yönetilememekte, Türk Milleti’nin değerleri korunamamakta, Türkiye’nin güneydoğu bölgesi her geçen gün ayağımızın altından kaymaktadır. Bu sebepler dolayısıyla Büyük Türk Milleti’nin HDP ve PKK’nın dümen suyunda hareket eden AKP’ye bu seçimlerde büyük bir ders vermesi gerekir.

BÜYÜK KÜRDİSTANIN KURULUP KURULMAYACAĞINA KARAR VERİLECEK HAYATİ BİR SEÇİM BU

İşte bu seçim; “Çözülme Süreci”nin devam edip etmeyeceğine, AKP eliyle PKK’ya tâvizlere dur denip denmeyeceğine, ülkemizin güneydoğusunun bölünerek “Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi”ne eklenip eklenmeyeceğine, nihayet “Dört Parçalı Kürdistan”ın birleştirilerek “Büyük Kürdistan”ın kurulup kurulamayacağına karar verilecek hayatî bir seçimdir.

Bu seçim, hepinizin çok iyi bildiği gibi; sadece ülkemizin kaderini belirleyecek bir seçim değil, hem Türkiye’nin, hem Türk Dünyasının, hem de İslâm coğrafyasının kaderinin çizileceği bir seçimdir.  Küresel güçlerin Büyük Orta Doğu Projesi’ni bütün detaylarıyla hayata geçirmek için var gücüyle çalıştığı, Orta-Doğu’da haritaların yeniden çizildiği, yanı başımızda İsrail’e ikinci bir birâderin peydahlanmaya çalışıldığı, Türk Milleti’ne Anadolu Beylerbeyliği’nin bile çok görülerek,  kolunun bacağının budanmak istendiği bir dönemde yapılan çok önemli bir seçimdir.      

Bu seçim, Türk Milletinin birlik ve beraberliği, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası, Türk Milleti ve Devletinin bölünmezliği, ülkemizin maddi ve manevi kalkınması için Türk insanının ve Sütçü İmam’ın torunlarının; kirli oyunlara karşı Milliyetçi Hareket’e destek vererek “vatanın bölünmez bütünlüğü” için oy atması, yani bölünüp bölünmeme tercîhini ortaya koyması gereken seçimden öte bir seçimdir. 

Bu seçim; her türlü emperyalist oyuna, küresel tezgâhlara, iç ve dış mihrakların ülkemiz üzerindeki sinsi plânlarına karşı çıkmak ve onların suratına bir Osmanlı tokadı indirmek için;  yeniden Kuvâ-i Milliye rûhuyla hareket edip, parti tercihinin ötesinde Türk Milleti’nin istiklâline sahip çıkmamız gereken târihî bir seçimdir.

Bu seçim; sadece sıradan bir milletvekili seçimi olmayıp, Türklüğün istikbâlinin oylandığı bir seçim olacaktır. Bu seçim; “Başkanlık Sistemi” adı altında Türk vatanını eyâletlere ayırmak, “Yeni Anayasa” denilerek “Türk Milleti” gerçeğini yok etmek isteyen AKP iktidarı ve bölücü yandaşlarına karşı; gururla “Ben Türküm!” diyen herkesin “Türk Vatanı, Türk Bayrağı, Türk Milleti ve Türk Devleti”nin teminâtı olan Milliyetçi Hareket Partisi’ne destek vermesi gereken bir seçimdir. 

MİLLİ DURUŞ SERGİLEYEN TEK PARTİ MHP’DİR

Çünkü; Türk vatanının bölünmez bütünlüğü, Türk devletinin bekâsı, Türk bayrağının semalarımızda ebediyen dalgalanması ve Türk milletinin ilelebet pâyidâr olması için milli bir duruş sergileyen tek siyâsî parti Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Hepinizin çok iyi bildiği gibi MHP’ye verilen her oy; kilise ahlakından milletimize elbise dikmek isteyen şer güçlerin ve ortaklarının tezgâhlarına son vermektir. 

MHP’ye verilen her oy; bölücülüğe yağlı bir kurşun sıkmaktır. 

MHP’ye verilen her oy; Türk kimliğini, millî birlik ve bütünlüğü savunmaktır.     

MHP’ye verilen her oy;   bölgesinde sözü dinlenen, kardeşlerinin haklarını koruyan, Kıbrıs’a, Kerkük’e, Kafkaslara, Halep’, Bosna’ya, Batı Trakya’ya sahip çıkmak, Turan illerini gözetmek, İslâm ülkelerini kollamak, ülkemizi çağlar üzerinden sıçratarak Bilgi Çağı’nın ötesine geçmeye namzet olan bir Türkiye’yi kurmaktır. 

MHP’ye verilen her oy;   hem maddede hem de mânâda zirveleri tutmak, haksızlığı, yoksulluğu, yolsuzluğu ve hırsızlığı ortadan kaldıracak lekesiz bir adalet nizamı kurmaktır. 

MHP’ye verilen her oy;   madde ile mânâyı, ilim ile imanı birleştiren, Türk Cihan hâkimiyeti mefkûresini cihad ruhuyla yüceltip İslam’da yeniden dirilişi esas alan yüzde yüz yerli ve millî bir idareyi iktidar yapmaktır.   

MHP’ye verilen her oy;  insanımızın titreyip kendine dönerek yeni bir diriliş gerçekleştirmesi, Türk Milleti silkinip yeniden ayağa kalkması, gayrı milli güçlerin heveslerinin kursağında kalması, yeniden Milliyetçi Türkiye’nin kurulması, Dünya Türklüğünün şahlanması ve İslâm Âlemi’nin güven içinde olması demektir. 

MHP’ye verilen her oy, sadece küresel emperyalizmin ve bölücülüğün çanına ot tıkmakla kalmayacak; aynı zamanda Î’lâ-yı Kelimetullah Dâvâsı’nın, ecdâdımızın tarihî mefahirinin ve Türk-İslâm Medeniyeti’nin yeniden inşâsına vesile olmaktır. 

ÇİZGİSİNDE KIRIKLIK OLMAYAN TEK LİDER DEVLET BAHÇELİ’DİR

İşte bütün bu yüce değerler manzumesini, Devlet-i Ebed Müddet ilkesini ve siyâsî hedefler mefkûresini savunan tek parti MHP ve duruşundan taviz vermeyen, gücünü yalnızca milletinden alan, yabancılardan medet ummayan, dürüstlükten aslâ ayrılmayan ve çizgisinde kırıklık olmayan tek lider Devlet Bahçeli’dir.  

Bu îtibarla siyaseti, millete ve devlete hizmetin önemli araçlarından birisi olarak görmenin ötesinde, içinde yaşadığımız bu tarihî şarlarda Türk’üm diyen herkesin MHP’ye destek vermesi gerektiğine inanıyorum. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli liderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu amaca ulaşılacak yegâne siyasi hareket olduğunu da bütün kalbimle inanıyorum. Bin yıllık Türk vatanında, milletimizle birlikte, bölgesinde lider ve dünyada güçlü bir Türkiye hedefi için çalışmaktan gurur ve heyecan duyuyor, bu dâvâ için çalışan, ter döken ve mesâi sarf eden bütün ülküdaşlarımı cân-ı gönülden kutluyor ve teşekkür ediyorum.  

Bu sebeple;

“İslâm’ın îmanını

Ülkümüzün her yanını

Damarında Türk kanını

Zerre zerre bulan gelsin”

hitabına gençlik yıllarında icâbet eden ve hayatı boyunca bu yoldan ve  “Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlâk ve fazîleti” ülküsünden ayrılmayan bir kardeşiniz olarak bu kutlu yürüyüşe hizmet etmek ve 30 yıllık meslekî birikimlerimle katkı vermek için 7 Haziran 2015 seçiminde de Milliyetçi Hareket Partisi’nden aday adayı oldum. 

Bu seçimlerin; Türk Milleti, Kahramanmaraş ve MHP câmiası için hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimizden diliyorum. Milletimize hizmeti şiar edinmiş bir gönüldaşınız olarak, sizlerden yardım ve destek istiyor, duâlarınızı bekliyorum.  

Türk Milletine hizmet etmeyi kendime hayat felsefesi edinmiş bir ülkücü bürokrat olarak; hiç bir ayrım yapmaksızın toplumun tüm kesimlerinin problemlerini, dertlerini kendi derdim ve meselem olarak görüp hizmet etmeye talibim. İnsanımız; kendine yakın, onlarla kolay iletişim kuran; yüreğini ve elini dostça uzatan temsilciler ister. Bu kardeşiniz de; “ben” olmayı bir yana bırakıp, “biz” olmayı düstur edinmiştir. SGK Teftiş Kurulu Başkanı olduğum dönemde, doğruluktan ayrılmadan, devlet mâlına en ufak bir gölge düşürmeden milletimize ve hemşerilerimize yaptıklarımız hizmet yapacaklarımızın temînatıdır.   Şahsıma teveccüh gösterilmesi halinde; 8 Haziran 2015 sabahı MHP iktidarı ile doğacak günle beraber, Kahramanmaraş’ta topyekûn bir kalkınma seferberliğine öncülük etmeye, çok kapsamlı projelerimle birlikte hazır olduğumu ifâde etmek istiyorum.

Bu göreve talip olan ve liyâkatlerine güvendiğim bütün milletvekili aday adayı arkadaşlarımı kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyor ve aday adaylarımızın camiamıza hayırlı-uğurlu olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

SİSTEMİ KÖKÜNDEN DEĞİŞTİRMEK İÇİN

Verilecek her türlü karara saygılı olduğumu, her zaman ve her zeminde partimizin emrinde nefer olarak hizmet edeceğimi belirtiyor, bu vesîleyle MHP camiasına, bütün ülküdaşlarıma ve kıymetli hemşerilerime bir kere daha saygı ve sevgilerimi arz ediyorum.  

Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü, millî birlik ve beraberliğimizin ilelebet devamı için,   

Vatanımızın içinde bulunduğu tehlikeli siyasi gerilim ve “çözülme”  sürecinin son bulması için, Türk ve Türkiye düşmanlarının önünün kesilmesi için, Ülkemizde ve Kahramanmaraş’ımızda da topyekûn bir kalkınma hamlesinin başlangıcı için bütün hemşerilerimi, 7 Haziran 2015 seçimlerinde MHP’ye oy vermeye ve destek olmaya davet ediyorum.

Çok şükür ki; mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Milliyetçi Hareket Partisi ve onun bilge lideri kararlı duruşu ile milletimizin umut ışığı olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi, 7 Haziran seçimlerinde;  Allah’ın inâyeti ve hepimizin elbirliğiyle çalışmasıyla Kahramanmaraş’taki eski gücüne tekrara erişecek ve mecliste çok daha güçlü bir biçimde temsil edilecektir.  Türk-İslâm Dâvâsı’nın yücelmesi istikametinde çalıştığımız sürece, Hakk yolundan ayrılmadığımız müddetçe Cenâb-ı Hakk bizlere yardım etsin, muzaffer etsin, azîz eylesin...

KUVA-YI MİLLİYE RUHU İLE ÇALIŞACAĞIZ

Biz MHPliler; aç hürler, tok esirler ülkesi istemeyen, külfet-nimet dengesinin insanımıza eşit dağıtılması gerektiğini savunan Türk Milliyetçileri olarak, paramızı pul olmaktan insanımızın Batı’ya kul olmaktan kurtaracağız…

Biz MHPliler; duran ekonomi çarkını harekete geçirerek insanımızı aş ve iş sahibi yapacak bir ekonomik kalkınma planını yürürlüğe koyacağız…

Biz MHPliler; iktisâdî bağımsızlık olmadan siyâsî istiklâlin garanti altına alınmayacağının şuurunda olan bir anlayışa sahip olarak “İstiklâli tam bir Türkiye için Kuva-yı milliye” ruhu ile çalışacağız...

Biz MHPliler; Türk Milleti’nin inanç, kültür ve tarihiyle barışık yaşaması, milli kimliğimizin ihyâ edilmesi ve Türkçenin korunup kollanması için var gücümüzü ortaya koyacağız...

Biz MHPliler; cehâlete karşı ilim, tefrikaya karşı ittihat, düşmanlıklara karşı muhabbet silahıyla mukâbele edeceğiz...

ÜLKÜCÜYÜM DİYENLERE BÜYÜK SORUMLULUK VE GÖREV DÜŞÜYOR

Bu sebeple biz ülkücüler; Türkiye’yi Sevr şartlarına mahkûm edenlerden, AB/D’ye köle yapanlardan, ülkemizi insan hakları, iş güvenliği, eğitim, ilmî çalışma, sağlık, refah düzeyi açısından dünyanın en geri ülkelerinden biri hâline getiren bu “sistemi” kökünden değiştirmek için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz...

Biz ülkücüler; hortumcudan, vurguncudan, soyguncudan-, yalancıdan, talancıdan, dolandırıcıdan, milleti ezip inin inim inleten tuzu kurulardan hesap sormak,  milletin kaynaklarını partili yandaşlara, üç beş dönme-devşirmeye, gayrı Türk ve gayrı Müslim kesime, Boğazdaki Aşirete  peşkeş çekenlerin, sureti hakdan görünüp insanımızı kandıranların, kendi yamukluklarını millete de sirayet ettirmek  isteyen mandacıların  boğazına yapışmak için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz...

Biz ülkücüler; her şeyin eğitimden geçtiği gerçeğinden hareketle, eğitim sistemimizi ilmî, millî ve modern bir anlayışla yeni baştan organize edip, bir elinde bilgisayar, diğer elinde Kur’an olan, gönlü Türk Dünyasına sevdalı, kalbi İslâm Âlemi’yle birlikte atan ve yalnız Türk-İslâm dünyası için değil bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olacak çözüm önerilerini tebliğ ve temsil etmek için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz…

TOPLUMSAL YAPININ AYRIŞAN SINIRLARINI DEĞİL, BÜTÜNLEŞEN NOKTALARI ÖNEMLİ

Biz ülkücüler; toplumsal yapının ayrışan sınırlarını değil bütünleşen noktalarını öne çıkarıp, insanımızın inandığı gibi yaşamasını ve düşüncelerinden dolayı takibâta uğramamasını temin edecek bir demokrasi kültürünü hâkim kılmak ve tüy bitmemiş yetimin hakkını utanmadan yiyenlerden, hesap sormak için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz…  

Şu hâle bakın ki, çiftçimiz kredi batağındayken, esnafımız Bağkur primlerini ödeyemezken, emeklimiz geçim sıkıntısı nedeniyle ek iş ararken, işçimizin fabrikası kapatılırken, gençlerimiz işsizlik girdabında sürüklenirken, Türk ekonomisi en az üç başlı hale gelirken,  üretimin düştüğü ve tüketim ha bire arttığı için halkımız borç sarmalında bankalara esir hale gelirken, Türkiye’yi 13 yıldır idâre eden AKP hükümeti “ekonomik istikrar”dan ve “refah düzeyi”nin arttığından bahsetmektedir. 

Elhak doğrudur; AKP’lilerin çocukları ve yandaşları refah içinde yaşıyor olabilir, ancak milletin kâhir ekseriyeti geçim sıkıntısından canı burnundadır.  Doğrudur; bâzı AKP’lilerin evlatları kaynağı izah edilemeyen ve kamyonlarla taşınan çok büyük paraların sahibi olmuştur. Üstelik bu kirli işlere adı karışan eski bakanlar Yüce Divan’da yargılanmaktan plânlı ve kararlı bir şekilde kurtarılmıştır. TBMM’deki iktidar çoğunluğu ellerindeki sayısal gücü; halkımızın dertlerine çare olmak yerine, kirli iş ve akçalı ilişkileri aklamak için kullanılmıştır. İşte biz, bütün bunların hesabını sormak, gırtlaklarından haram lokma geçenlerin burunlarından fitil fitil getirmek için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz…  

BİZ MHP’LİYİZ, BİZ ÜLKÜCÜYÜZ

Biz sözümüzün eriyiz… Biz, “Önce Türkiye, sonra partim, sonra şahsım” diyen Türk-İslâm Dâvâsı’nın  müntesipleriyiz. Biz ülkemizi karşılıksız severiz. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi, kendisini ülkesine ve milletine adamışların partisidir. 12 Eylül’den önce; “Vatanımın he ekmeğini yemişim, ha uğrunda kurşun!” diyenler, Türkiye’yi bir Sovyet peyki yaptırmamak için beş bin şehit vermişlerdir. Ülkücüler; bugün de, yarın da bu aziz vatanımızı; ne bölücülere, ne de  ne idiğü belirsizlere bırakmaz, bırakmayacaktır... Bu vesîleyle 12 Eylül’den 35 yıl sonra Ege Üniversitesi’nde şehit verdiğimiz Fırat Çakıroğlu’na bir kere daha Cenâb-ı Allah’tan rahmet diliyoruz…   “Hepimiz Hırant’ız!” diye gezen Ermeni artıklarına karşı, bütün ülkücüler olarak büyük bir aşkla ve kâvî bir îmanla  “Hepimiz Fırat’ız!”  diyor, bütün şehitlerimize ve Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na Fatihâlar gönderiyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle son olarak şunu ifâde etmek isterim ki; gözü olana gün ışımıştır... Anadolu yaylasında yalan, talan, vurgun, soygun, şahsiyetsiz politikalar ve  bölücülüğe verilen tâvizler artık son bulacak, İslâm medeniyetine, Türk kültürüne,  millî hassâsiyetlerimize düşmanlık yapanların, kendilerini Türk değil “Türkiyeli” olarak görenlerin, Türk milletine “mozaik” diyenlerin, PKK ile oyun sahneleyenlerin  ipliği pazara çıkacak, yeniden Milliyetçi Hareket devri başlayacaktır...

“Allah’ın izniyle Anadolu’ya

Yağacak bir rahmet biz geleceğiz...

Sarıldı çekirdek toprağa suya

Durmaz bu hareket biz geleceğiz...

 

Soygunu, vurgunu durdurmak için,

Zulmü beşiğinde öldürmek için

Milletin bahtını güldürmek için,

Edeceğiz gayret biz geleceğiz...

 

Yeter ki hakkı tut, bâtıldan el çek

Yalan son buluyor, doğuyor gerçek,

Millet düşmanları şamar yiyecek

Görecek bu millet biz geleceğiz...

 

Kıracak kabuğu mukaddes mana,

Zafer muştusunu yaydık cihana

İlan ediyoruz dosta, düşmana

Geleceğiz elbet biz geleceğiz...”

 

diyor, 7 Haziran 2015 Seçimlerinin Türk Milleti ve MHP için hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi Türk’e has İslâm imanıyla selâmlıyor ve cümlenizi Allah’a emanet ediyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyor ve sözlerimi Necip Fazıl Kısakürek’in bir kıt’asıyla noktalıyorum

 

“Mehmedim, sevinin başlar yüksekte,

Ölsek de sevinin, eve dönsek de

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir,

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.” 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol