Hani türküde, halk dilinde diyor, söyleniyor ya, “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye!” Seninki de o hesap be ede!

Hangi tıynette, karakterde olduğun da belli değil, bu bakımdan çözemedim seni. Sağda mısın, solda mısın, ortada durduğunu hiç göremedim. Kıyıda mısın, sahilde mi geziniyorsun, yoksa içerilerde bir yere mi gizlendin, bulamadım!

Yukarıdan aşağıya baktım, soldan sağa göz gezdirdim, yine çözemedim seni. Bulmaca gibisin. Seni çözmek için sağda solda şifre memuru aradım, ‘Boşuna arama! Onu çözecek şifre memuru vardı, işten attılar, bu şehir bilmeceden farksız kalsın, kimse bu şehrin sırrını bilmesin, çözemesin!’ diye düşünmüş olmalılar ki, sana ne gönlümü, ne de ömrümü veresim geldi bu yüzden!

*

Bazı insanları tanıdığımızı zannederiz. Zannederken de çoğu kez yanılırız. Ki ben bunu çok yaşadım. Sende de yaşadım, gördüm! Şahit oldum, duydum!

Kişiler hakkında erken yorum yapan, karar veren biri olmasam da, kendini tanıtıyor gibi davrandın önce! Gerçi burnundan kıl aldırmıyordun, havandan,  çalımından geçilmiyordu ama olsun, yine de nüfus cüzdanında ‘Kahramanmaraş’ yazdığı için, ‘bizim toprakların adamı’ diye kol kanat gerdim, gerdik!

‘Zarar gelmez bundan!’ dedik. ‘İyi çocuktur, okumuş adamdır, yol yordam bilir, devleti bilir, devleti bilen milleti de bilir!’ iyimser yaklaşımı ile daha gelmeden namın gelmiş olsa da, zaman tanıdık, süre verdik, ‘daha erken, hele bekleyelim biraz, kendini öne çıkartır nasıl olsa!’ şeklinde tutum sergiledik!

Allah yalanı sevmez, ümitliydik de senden!

*

Günler, haftalar, aylar ve seneler geçti.

Önce seni seçenlere sırtını döndün! Hele halkın, sana oy veren vermeyen ‘Başkanım, başkanım!’ dedikçe kendini bir halt belledin, havalara girdin, bulutların üzerinde gezinmeye başladın! ‘Adam belledik eşeği, altına serdik döşeği’ diye düşündük, yemedik yedirdik, içmedik içirdik, kalıbının adamı olmasan da, bakan, gören tanıyan-tanımayan bir adam bellese de, insanlara hayal kırıklığı yaşattın.

Niye!

Suya imza atmaya kalkıştın, en yakınlarına bile madik attın, ağzı bozuk şarkılar üretip, ahlaksızlığa, seviyesizliğe, edepsizliğe davetiye gönderdin!

En yakınlarına ana avrat küfrettin! Sonra da, baktın ki pisliklerin sınırı aşıyor, baktın ki lağım kokan ağzınla insanların midesini bulandırmaya başladın, tiksindi insanlar senden, tuttun aynı soyadı taşıdığın adamı işe aldın!

*

Rezilliğini, kepazeliğini bilmeyen kalmadı maşallah! Ancak üzücü taraf olan şu ki, seni bilen, tanıyanlar da sesini çıkartmıyor. Aynı takımı tuttuğun, aynı siyasi iradeye gönül verdiğin kimselerin bile kredisini tükettin. Halk yanında zaten itibarın, kredin bitik! Sıfır!

Sen zaten rakam olarak 1’i bile bulamıyorsun, birkaç sıfırı yan yana koy, o sensin işte!

Buna rağmen sen yine ‘ben başkanım, başkanım!’ dedikçe insanlar da ‘hay senin gibi başkanın…’ karşılığını yutacak, hazmedecek kadar yüzsüz, şahsiyetsiz, haysiyetsiz biri olduğundan, yaladın yuttun!

Bu mesleğe senelerimi verdim, senin gibisini ne gördüm, ne duydum, ne de okudum! O yüzden…

Her şey bilirdim ama…

Sapısiliğin biri çıkacağın hiç aklıma gelmezdi!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol