Günümüzde değişmez kural şu; insanoğlu siyasetten besleniyorsa siyasete, paradan besleniyorsa paraya, ahlaktan besleniyorsa ahlaka hizmet eder.

Biz insanlar…

Gerçekten nankör kullarız.

Bakın uzun süre kışa girdiğimiz halde ne yağmur gördük, ne kar. Kuraklık kendini ülkenin her yerinde gösterirken, insanoğlu yine Rabbinden medet umdu, yağmur duasına çıktı. Kar duasına da çıkıldığına şahit olduk ilk kez, ekranlarda haberlerde izledim.

Başımız sıkışınca Allah diyoruz.

Çocuklarımız sınava gidecek, “Allah’ım kızıma, oğluma, torunuma yardım et, sınavı kazansın!” diye yalvarıyoruz. Sınavın yapıldığı okulların önünde aileler, ellerinde 99’luk tespihler, dudaklar mırın mırın, dualar arş-ı alaya yükseliyor.

Peki başka zaman Allah neden aklımıza düşmüyor, neden onu kişisel çıkarlarımızın ağır bastığı şartlarda ve zamanlarda hatırlıyoruz.

5 vakit çağırırken sizi camiye, namaza, dua etmeye, yan çiziyorsunuz.

*

Arabanız, cep telefonunuza verdiğiniz, ayırdığınız zamanı İslam’ın 5 şartına da ayırsanız, ne olur. Tabi Hac imkân meselesi. Zekât da öyle. Peki namaz, peki şahadet kelimesi getirmek.

Çok mu zor! 

Oğlan, kız, damat gelin her neyse, bir işe girecek, adı bilinmedik türbelere gidip adaklar adıyor, Rabbimden istememiz gerekeni türbelerden bekliyoruz. Dualarımızda, dilimizde hep Allah kelamı. ‘Rabbim yavrularıma hayırlı bir iş nasip eyle!’

Kız evde kalmıştır. Yaşı geçiyor gün be gün, aylar ve seneler su gibi akıp giderken, kız evde kalacak, aileye yük olacak ya, aile kızlarına koca bulabilmek için yine türbelere koşuyor, türbede yatan muhteremden medet umuyor. Be kadın, be erkek adam, her şeyi Rabbim bilir, gözetir. Onun hazinesi geniş, ondan dilenmek, istemek varken, ona dua etmek dururken türbe neyin nesi?

Her şey nasip kısmet meselesi. Rabbim de o aileyi o haliyle intihan ediyordur.

*

Özetle sevgili dostlar, bizim öncelikle ve acil olarak doğru ve adil olmaya ihtiyacımız var. Din, ancak bu zeminde kendine alan açabilir. Kur’an-ı Kerim zemininde yapılan tartışmalar, toplumu doğrudan ilgilendirmiyor. Temsil gurupları ve din savunucuları, hitap ettikleri kitlelerin doğru ve adil olmalarını sağlamada ne kadar başarılı olabilirler, soru budur.

Biz dürüst olmalıyız. İşimizde, ibadetimizde, aile hayatımızda, siyasetimizde ve ticaretimizde ahlaklı olmak gibi önceliğimiz olması gerekirken, çok net ifade edeyim ki, din, ahlak, üretemez hale gelmiştir.

Sorumluları da dini besleyenler ve dinden beslenenlerdir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol