Evet, çekin ve kirli emellerinize alet etmeyin!

Sondan söyleyeceğimi peşin yazayım da, cıngar çıkmasın! Çıkarsa da vız gelir tırıs gider, çok da umurumda değil. Önemli olan markalar, firmalar ve bu şehre değer katan unsurlar.

MADO gibi bir dünya markası sadece KANBUR ailesinin değil. Bu müessesede çalışan, ekmek yiyen binlerce insanın. MADO bu şehrin değeri. Haa, biz MADO gibi bir dünya markasının davulcusu da değiliz, avukatı da. Ki onun böyle bir desteğe ihtiyacı da yok. Bizim aşkımız, bizim sevdamız, bizim tutkumuz, bizim derdiyle dertlendiğimiz kadim şehir Kahramanmaraş.

Şimdi bakıyorum, yine dondurma sektöründe sadece şahsım şehrinin değil, Türkiye’nin, hatta dünyanın sayılı markaları arasında yer almış, sayısız ülkelerde şubeler açmış, dondurmanın başkenti Kahramanmaraş’ı dünyaya tanıtmış MADO üzerinden yine pis oyunlar oynanmaya, sahneye konulmaya çalışılıyor.

Birileri kaşıyor. Eh, biz de kaşıyan olursa kaşıyanı kaşırız! Elimiz, klavyemiz armut toplamıyor nihayetinde.

Herkes haddini bilecek!

*

Bir kere, MADO bir hizmet ve ürün sektörü. Siyasi unsuru değil.

MADO, Bir siyasi partinin uzantısı, arka bahçesi hiç değil.

Bir kere MADO, bir hayır kurumunun, bir vakfın, bir derneğin şubesi de değil.

Bir kere MADO, hiçbir cemaatle, siyasi partiyle bağlantılı işletme de değil.

MADO, sayılı, saygın esnaf.

Eee, esnafın partisi olmaz, esnafın takımı olmaz!

Ama bakıyorum, polemik yaparak, sosyal medya üzerinden çığırtkanlığa soyunarak, sosyal medya üzerinden linç kampanyasını sürdürerek, MADO gibi bir değeri, bir markayı siyasi polemiğin içine çekmeye çalışıyorlar.

Bunu yaparken de acımasızca vuruyorlar! Yargısız infaz gibi…

MADO’yu bir siyasi yelpazenin, geçmişte yaşanmış olayların içine çekiyor, o büyük ve ciddi müesseseyi iktidar ile özdeşleştirip, üzerine üzerine gidip yıpratmaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

*

Hayır, bir Kahramanmaraşlı olarak, bir basın mensubu olarak buna ne ben, ne de hiç bir hemşehrim, meslektaşım izin verir!

İnsanların iki evladı ile başa çıkamadığı günümüzde, tüm dünyayı karşısına almış, onlarla içte ve dışta siyasi, ekonomik mücadele veren sayın Recep Tayyip Erdoğan, kendisine oy veren vermeyen herkesin Cumhurbaşkanı. Hepimizin! Herkesin o yüce makama hürmet etmek, o asil makamı sevmese de saymak gibi bir zorunluluğu var.

Geçmişte yaşanmış kirli ve karanlık oyunların içine çekerek, onun bir parçası gibi göstermeye çalışmak, beyhude bir çabadır.

MADO’nun tüm derdi, tüm amacı üretmek, istihdam sağlamak, vergi vermek ve şehri alabildiğince, olabildiğince tanıtmak.

Bunu da ziyadesiyle yerine getiriyor zaten. Bir tanıtım, bir gönül elçisi rolündeki MADO, yine yazıyorum, yine söylüyorum, bir siyasi partinin uzantısı, sponsoru değil, saygı duyanı.

Herkes gibi KANBUR, yani MADO ailesi de Cumhurbaşkanına saygıda kusur etmemiş, bunun yanında partizanlık, militanlık-holiganlık yapmamış, sadece vatanını, bayrağını, milletini, şehrini sevmiş, tüm yatırımını ve hayatını şehrine adamış bir katma değeri yüksek marka.

*

Özetle bu şehir, daha 1978 Maraş Olaylarının izlerini silemedi, yaralarını saramadı. Ekonomik, sosyal ve etnik gömleğini yıkayıp kaldıramadı. Hal böyle iken, geçmişte dışımızda yaşanan olayları da bahane ederek, baş tutmuş yarayı kaşıyarak MADO gibi bir dünya markasını, ciddi firmayı yaralamanın, ne şehre, ne ülkeye faydası olacaktır.

Geçmişte çektiğimiz acılar bize yetiyor, bir de siz icat çıkartmayın!

Çıkartırsanız, tükürüğünüzde boğulursunuz!

*

Bu meselede son kelamım; “Sözün çıktığı değil, vardığı yere bakacaksın!”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol