İster lan deyin, ister salak, vallahi soluğu ya mahkemede alıyorsunuz, ya da tazminat ödemeye mahkum oluyorsunuz.

Ey amirler, ey egosu yüksek daire başkanları, ey egosu şişkin müdürler, siz siz olun, yanınızda çalışan, hasbelkader iş bulmuş, sizi ağabey bilmiş, büyük saymış çalışanlarınıza, maiyetinizdeki memur ve işçilere sakın ola ki lan veya salak demeyin!

Derseniz, yandı gülüm ketenhelva!

Gazeteleri okuduysanız, geçtiğimiz günlerde bir kaymakam, hastanede hemşireye salak deyince, tazminata mahkûm edilmişti.

Geçmişte, bu şehirde belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız, ağız alışkanlığından olsa gerek (kalbinde bir şey yok) herkese lan derdi.

Lan oğlum derdi...

Döller derdi…

*

Aslında iyi niyetliydi. Ama karşındaki ya da ilk kez yanında bulunanlar veya tanımayanlar, bu seslenme, bu hitap karşısında mutlaka hayrete düşer, ‘lan bu ne biçimi başkan!’ diyerek ayıplardı.

Yargıtay, personeline ‘lan’ diye hitap ederek, vücuduyla alakalı şaka yapan müdürün, manevi tazminat ödemesi gerektiğine karar vermiş.

Yine uyarıyorum, yine büyüklük gösterip size tavsiyede bulunuyorum, yine kadirşinaslığımı ortaya koyup, ‘Aman ha aman, şeytana uymayın, kimseye lan veya salak demeyin!’ dememeniz için uyarı görevimi yerine getiriyorum.

Ey daire başkanları, ey müdürler, ey egosu yüksek onursuz kimseler, tazminat ödemeye veya mahkemeye çıktığınızda, o çok güvendiğiniz ya da sizi getiren kimseleri arkanızda göremeyeceksiniz.

Yok eğer derseniz, çalışanlarınıza salak veya lan derseniz, sizi ben bile kurtaramam!

Vallahi yoksa Marmara çırası gibi yakacaklar, haberiniz olsun!

Bir daha uyarmam, ona göre!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol