24 Haziran seçim sürecinde önce milletvekili aday adaylıkları, akabinde aday olduklarında esnaf, sivil toplum kuruluşu, basın camiası ve boş buldukları her dükkâna girip bol keseden vaatte bulunan milletvekillerinin haberlerini her gün gazetelerde ve sitelerde okuduk.

Mutlaka hepsinin de iyi niyetli olduklarına inanıyoruz. Kuşkusuz hepsinin de gönlünde seçildikleri bölgeye, diğer anlamda insanlara hizmet etmek yatıyor. Zaten ziyaretlerde hep bu unsuru kullandılar sıklıkla. Zaten kimse aklını peynir ekmekle yemediyse, ‘ben size hizmet etmek için vekil olmuyorum’ demeyecektir.

Tabi çoğunun dilindeki cümlelerin yüzde doksan dokuzu genel başkanlarının, diğer adıyla liderlerinin ağzından çıkanlar. Zaten farklı şeyhler söylemeleri, üretmeleri mümkün değil. Lidere rahmet siyasetin yapılmayacağını bilmeleri gerek. Cahil, çoluk çocuk değiller ya…

*

Çoğu uçuk kaçık vaatlerde bulundular. Salladılar da salladılar. Kim inandı, kim dudak büktü, kim ‘hadi lan oradan!’ deyip uzaklaştı bilemem.  Zaten inancım ve kanaatim odur ki, kendi söylediklerine kendileri de inanmamışlardır. Olmayacak duaya âmin der gibi…

Bakalım sözlerinde ne kadar duracaklar. Ne kadar samimiler!

Sahiden milletini yanında olacaklar mı?

Sahiden cep telefonlarını değiştirecekler mi?

Halkın milletvekili olacaklar mı?

Vatandaşı dinleyip, yarasına merhem olacaklar mı?

Vatandaş karşısına geldiğinde, ya da meclise gittiğinde, ‘kusura bakma ede, söz verirken sarhoştum!’ mu diyecekler.

*

Hele bir Ankara’ya gitsinler, yerlerine otursunlar, 3 aylık ballı lokma maaşı alıp analarının ak sütü gibi çatır çatır yesinler, biraz zaman tanımak, fırsat vermek gerek elbette, ondan sonra hesabını sorarız.

Takipçisi oluruz söylediklerinin, verdikleri vaatlerin, vatandaşa karşı söylediklerinin…

Bizi aptal yerine koyup, balık hafızalı zannetmesinler!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol