Hayatı tasarlayıp hedef alan toplum mühendisliği, siyaseti öğretilmiş-ezberletilmiş kalıplara sokarken, bizi de kalıplara sokmak isteyenlerin boy hedefi haline geldik neredeyse.

Kendi adıma konuşuyorum, ben bu saatten sonra kalıp malıp dinlemem, zaten kimsenin de buna gücü yetmez!

Yerel yönetimlerde,  politikada, ticari hayatta neyi düşünüp, neyi düşünmeyeceğime, nasıl hareket edip nasıl konuşacağıma, nasıl oturup nasıl kalkacağıma, nasıl yazıp nasıl yorumlayacağıma algı mühendisleri karar veremez.

Güçleri yetmez, yetenekleri, varsa tecrübeleri kifayetsiz kalır, sınıfta kalırlar.

*

Yöneticilik yerini parmak sallamaya, gerçekler ise beyin yıkamaya bıraktı. Aslına bakarsan herkes kendini siyaset allamesi yerine koyuyor. Daha partilere dün adımını atanlar, bir çalım bir çehre içindeler ki, ellerinden gelse gözlerimizi oyup, bizi memleketten sürecekler.

Dingiller!

Siyaset bir bilim mi, bilim… Ama unutuldu, moda siyaset mühendisleri peydah oldu. Başka nereden  peydahlandılarsa, ya da oldularsa…

Bizi kalıba sokmaya çalışırken, onu yazma, bunu yorumlama, şunu haber yapma, berikini iğneleme!

Ee, geriye ne kaldı ki?

*

Şunu hatırlatmak isterim, hiçbir siyasetçi, hiçbir yerel yönetici, ne kıyafetimizle bizi yargılar, ne bize gazetecilik dersi verir, ne de ucuz siyasete soyunup bizi kalıba sokmaya çalışır!

Yemezler şekerim!

Bırakın şekilciliği. Asıl tehlikeli olan, asıl korkunç olan, asıl toplumca benimsenmeyen saygısızlık, ahlaksızlık. Şimdi kalkıp da kimse bize mahallenin namus bekçiliğine soyunmasın, ahkâm kesip, akıl vermeye kalkışmasın!

Kamu malını çalıyorlar mı, görünürde halka saygılı davranıyorlar mı, insanların güvenini ve desteğini ellerinin tersi ile kenara itip iyi niyeti kullanarak haksız kazanç elde ediyorlar mı, işte ona gıcık olurum ve dur derim.

Asıl terbiyesizlik, asıl ahlaksızlık,  asıl utanmazlık, koltuğu korumak ve uzun soluklu koltuğun maddi-manevi nimetlerinden yararlanmak adına her türlü aracı mübah kılan siyaset mühendisliğidir.

Bırakın kim ne yazmış,  kim ne giymiş, kim ne neresine dövme yaptırmış, ahlakı kıyafette, saçta-sakalda aramaktan vazgeçin. Vazgeçin çünkü siyasetçinin test alanı kamu alanıdır.

*

Şark kurnazlığına kaçar, mahallenin namus bekçisi havasına-moduna girip, çok bilmiş çalımı takınır, beni enayi, beni salak, beni hanzo yerine koyarsan; ya bir kalemin altında ezilir gidersin, ya da anne terliği yersiniz!

Ben ayakkabı değilim, kalıba girmem,  giydiririm!

Demedi demeyin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol