Her zaman duyarız, konuşuruz ve yazarız. Ki gerçek yanı olduğundan da fazla, “Şehirlerin kimliği, rengi, sesi ve yüzü vardır…”

Ve her şehrin tarihi, o şehirde yaşayanların tarihidir. Her mekândan şehir, her topluluktan da kültür var etmesini bekleyemezsiniz. Şehirlerdeki kültür hareketlerini bazı merkezler bilirler.

Şehirlerde valilik, belediye, üniversite ve sivil toplum kuruluşları aracılığı ile kültürel faaliyetler yürütülüyor iken, diyeceksiniz ki “Bu yazdıkların içinde Kahramanmaraş da var mı? Var olduğunu söylüyorsan ne kadar samimisin ve sen kendi yazdıklarına inanıyor musun?”

Haa, bakın samimi bir itirafta bulunayım size; bu konuda tereddütlerim, kaygılarım var, endişelerim var.

Şunu bilir, bunu söylerim. Bir şehirde en etkili kurum, şüphesiz ki belediyelerdir. A partisinden olur, B partisinden olur, C partisinden olur, hiç fark etmiyor.

Şimdi yazıda ayrıntıları bulacaksınız…

*

Kültür belediyeciliği kavramı, son zamanlarda dikkatleri üzerine çekiyor. Turistleri de… Belediye başkanının ufku, vizyonu, ideolojisi, partisi bir şehirdeki tüm sosyal ve kültürel faaliyetlerin muhteviyatını ortaya koyar.

Son söyleyeceğimi peşin söyleyeyim de fatura kabarmasın! Maraza da çıksın istemiyorum.

Şehirlerin kaderini yöneticileri, yani başkanlar ve ekibi belirler.         

Önümüzde yapılacağı söylenen bir dondurma festivali, bir karakucak güreş festivali, bir kitap fuarı var. Şunu belirtmem gerekirse, kültür belediyeciliği kavramı, son zamanlarda dikkatlerimizi çekiyor.

*

Ne dedim başlıkta, “Bir şehir, yöneticisi kadardır…” yani yöneten, başkanı kadar. Bürokratik ve siyasi iradelerin iş birliği varsa, bir şehir için katma değer ortaya çıkabiliyor. Yok kendi kafasına, dikine gidiyorsa, dediğim dedik, çaldığım düdük diyorsa, ben ne dersem o doğru, ne yaparsam o size müstehak diyorsanız, ne o belediyeden, ne kendisinden hayır gelir!

Yöneticilerin, yani bizi yönettiğini söyleyen kişilerin vatandaşla, üniversite ile mevcut ve bağlı olduğu siyasi irade ile ve de özellikle basın ile ters düşüyorsa, düştüyse hatta kaybeden şehir oluyor, olmuştur…

*

Son seçimlerde yeni bir slogan üretildi, özellikle AK Parti cenahında.

Gönül belediyeciliği… Ki çok önemsemiştim. Bugün dahi önemsiyorum. Bunu yaşatanları, yerine getirenleri, yaşam biçimi haline sokanları, toplumun tüm kesimine yayanları…

İnsanlara dokunmak gerekiyordu. Gönüllere inmek, gönül kırmamak gerekiyordu, isteniyordu belediye başkan adaylarından, başkanlarından.

Kimisi tuttu ve halkı tarafından başına taç edildi, kimisi elinin tersi ile kenara itip gönül kırmayı daha başka meziyet saydı ve kırmadık gönül bırakmadı.

Gönül belediyeciliğinin dini, takımı, rengi, ırkı, milleti, partisi yoktur ve olmaz da.

Lakin bunu meslek edinenler çıkınca…

*

İş ve güç birliği yapıldığında kayıp en aza inecektir. Ya da hiç olmayacak demektir. Bugüne kadar bu şehirde gördüğümüz kadarı ile belediye başkanlarının istişare ediyoruz, bu şehri istişare ile ortak akıl ile yöneteceğiz dediklerine bakmayın, hep kendi bildikleri doğruları hayata geçirmişlerdir. Sevabıyla, günahıyla…

Hep kendi kafalarına gittiklerinden geldiğimiz nokta bu işte!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol