Geç bu ayakları.

Bu ayaklardan paçanın olmadığını, olmayacağını sen de bal gibi biliyorsun da, tutturmuşsun bir yol, gidiyorsun gündüz gece.

Dava adamı imiş…

Koltukta moltukta gözü yokmuş. Bir ayak tutturmuş gidiyorsun. Ya çıkarsa bahtıma diyerek.

Partinin neferi imiş, nöbete deseler giderim, kapıda yat deseler yatarım,  bulaşık yıka deseler yıkarım, (sorsan mutfaktan geldiğini söyleyecek) git şuradan bir demli çay kap da getir deseler soluğu çayhanede alırı, ben partimin neferiyim, askeriyim.

Herkesin kendine aradığı kurşun asker aslında.

*

Bazıları silahları erken kuşandı, teçhizatı geçirdi beline, yola bile çıktı, azdan çoktan azıklarını da aldı yanına, şimdi kendini seçimlere hazırlıyor.

Alttan alttan… Sahaya çıktı, ısınma hareketlerine başlayanlar bile var.

Bir yerlerine kramp girmesin diye!

Herkes kendini çizgi film kahramanı He Men yerine koyuyor. Bıraksan memleketi kurtaracak, ortalığı toz dumana katacak, fırsat versen Amerika’ya savaş bile ilan edecek, layık olmadığı halde, hazır olmadığı halde, partinin aslında gerçek anlamda tozunu bile yutmadığı halde kendini ilçe veya il başkanlığına hazır hissettiğini söyleyenlere rastlıyorum bu aralar.

Hele bir de gaz versen, mehterin volümünü yüksek tutsan, adamı tutabilene aşk olsun!

*

En acısı mı diyeyim, en dramatiği mi, en tuhafı mı desem bilemedim, kendini bulunmaz Hind kumaşı yerine koyanlar, gizliden gizliye mevcutların altını oymaya başladı bile.

Hele bir de gaz verince, hele bir de ‘ver mehteri’ moduna sokunca, hele bir de ‘hadi aslanım, kim tutar seni. Bu koltuklar, bu ünvanlar helal olsun sana, yakışır!’ dedin miydi, durduramıyorsun ondan sonra.

Pohpohladığın başına aslan kesiliyor!

Oysa partiler çakal dolu.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol