Şimdi beni tanıyanlar, özellikle yereldeki AK Partili dostlarım, “Mehmet abi, bu da nereden çıktı? Senin ne işin olur papatyalarla?” diyecekler.

Tamam, Abdurahman Dilipak’ı tanıyorum. Gazetesine para vermem, ama fırsata bulursam, denk gelirse yazılarını okurum. Farklı bir üslubu var. Geçen yıl ortalarında, Kervanhan’da bir gurup gazeteci arkadaşlarımızla sohbet etme imkanı bulmuştuk.

Güçlü bir hafızası var. Derin bilgilere sahip! Aferin!

Ancak bu yazısı ile (kendince doğru olabilir) AK Partili dostlarını kırdı, incitti, yaraladı. AK Partiye, özellikle sayın Recep Tayyip Erdoğan’a olan ilgisini, yakınlığını bilmeyen yok. Belki de yeğeni Uğur Dilipak bu sayede AK Partiden milletvekili gösterildi, kimbilir. Öyle ki, partinin kurulduğu günden bu yana bu desteğini sürdürse de, zaman zaman aykırı çıkışları olmuyor değildi. Biraz tepki alıyor, topluyordu.

Ama bu papatya meselesi, sanıyorum bardağı taşırdı.

*

Aslında bu mesele bizi, beni zerre-i miktar kadar ilgilendirmese de, yazan hemşehrimiz olunca, meseleyi usta bir kalem dile getirince, eh mesele de önemli, iki kelam etmemek olmaz dedik, daldık yazıya.

Her ne kadar hemşehrimiz Abdurahman Dilipak’ın yazısı biraz incitici, biraz değil çokça kırıcı olmuş olsa da, netice itibariyle düşüncelerini paylaşmış olsa da, bu kendini haklı göstermez, masum yerine taşımaz.

Evet, kadınlar için söylediği o çirkin sözü yazmak istemiyorum. Mutaassıp bir insanın böyle çirkin bir ifade kullanmasını da şık bulmadım, hoş karşılamadım açıkçası.

Yakışmamış yazara. Hemşehrimize…

Biliyorsunuz bir dönemler parlayan yıldız olan, kılıcının iki tarafı da kesen, ancak ülkenin sosyal yaşamında ve teknolojide insanların önünü açan,  öncülük açan ANAVATAN Partisini papatyaların bitirdiğini bilmeyen yoktu.

O lüks, o tantana, o şatafat, o ihtişam, kadınların partiye ve kocalarına karışması, bulaşması, ANAVATAN dönemini erken bitirdi.

*

Tamam da, şimdi durup dururken, düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü misali, bu yazı neden icap etti de, sayın yazar isyan noktasına geldi.

Gazetesi, yani yazdığı Yeni Akit’te İstanbul sözleşmesini hedef alan Dilipak için yargı yolu gözüktü anlaşılan. Zira AK Parti dava açmaya hazırlanıyor.

Bunu kendine sormak lazım. Kendisi her ne kadar “Benim  şahsımda bu partinin kurucu iradesi yargılanıyor!” dese de, “Bu yargılanma sürecinde o kitleler bunu affetmeyecek!” demesi, acaba neyi, kimleri kast etti anlaşılamadı.

Ama tepki topladı.

sonra bu mevsimde papatya da olmaz kırlarda, dağlarda...

Bir kere altını kalın çizgilerle çizeyim, kadınları hedef alan cümleleri doğru değildi, şık değildi, etik değildi. Dini bütün bir insan olan Dilipak, kadınları diline dolamayacaktı.

*

İçeriye, yani yerele dönecek olursam, Allah yalanı sevmez, yerelde ben ne papatya gördüm, ne lale, ne başka bir şey. Kahramanmaraş il ve ilçe kadın kollardı olsun, hepsi de mazbut, aklı başında, davasına ve partisine sadık, liderlerine, başkanlarına, milletvekillerine saygı duyan kimseler.

Yanlış yaptın Dilipak, yanlış!

Aile mahremiyeti denen bir şey var.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol