Menfaatin bu kadar öne çıktığı, tüm beşeri münasebetlerin, çıkar ilişkilerinin ve makam veya mevki üzerine kurulduğu günümüzde ADAM GİBİ ADAM OLMAK hiç kolay değil.

Bir kere siyasi görüşü ne olursa olsun…

İlkeli olacaksın! Mensubu bulunduğun görüşü tanıyacak, bilecek, dava adamı olacaksın, satılmayacaksın, takla atmayacaksın!

Çalışmaları inandığın davan uğruna yapacaksın, ilerde şahsını bir yere taşıma adına değil… Sadık olacaksın!

Gelene ağam, gidene paşam demeyeceksin!

İftira atmayacaksın, küçülmeyeceksin!

Hainlik yapmayacaksın, tuzak kurarak dava arkadaşına komplo kurmayacaksın!

*

Yol yürüdüğün arkadaşların için adeta gece gibi örten olacaksın!

Nefsini ayaklar altına alacaksın!

Emek verenlere saygı da kusur etmeyecek, haddini terbiyeni bileceksin ki; Zamanı geldiğinde aynı muameleyle karşılaşa bilesin.

Temsil noktasında isen edebine, ticaretine, alış-verişine dikkat edeceksin!

Kindar olmayacaksın, şefkat senin zorunluluğundur…

Devre göre bıyık düzenlemesi yapmayacaksın!

İspiyonculuk yapmayacaksın!

Bulunduğun yerin hakkını vereceksin!

Kimseye göbekten bağlı olmayacaksın!

Hele hele ihanet, pazarlık, satma hesabı içinde hiç olmayacaksın!

Daha sayıp gitmek mümkün… Ateş yağan bu dönemde adam olmak, hele hele adam gibi adam olmak kolay değil!

Tarihe not düşmek adına kıssadan hisse dedim, herkes payına düşeni umarım alır.

*

Siyasetin amacı, halka hizmettir. Böyle de olmalıdır. Çünkü Pazarcık, birbirinden farklı din, mezhep, düşünce, hizmet, ırk vesaire gibi etnik ve kültürel dinamiklerden oluşuyor. Siyasete buradan bakıldığında, siyasetin aslında insanları idare etme sanata olduğu gerçeği ortaya çıkar. Adaleti, birlik-beraberliği, huzur ve refahı sağlamak siyasetin esas amacı olmasıyla birlikte, bunların gerçekleşmesine motor görevi olacak zenginleşmek de esas itibariyle siyasetin amaçlarının başında gelmektedir.

Pazarcık, bu güne kadar gerçek anlamda siyaseti layıkıyla yapacak bir siyaset profiliyle tanışmamıştır. Yani memleketin, bu memlekette yaşayan insanların haklarını ve beklentilerini karşılayacak düzeyde bir siyasetçiyi görmemiştir. Küçük menfaatler, küçük hesaplar karşılığında memlekete ve insanına faydalı olabilecek daha büyük menfaatleri ötelemişlerdir. Kendi küçük dünyalarına gezdikleri için, ne geleceği görebilmiş, ne de bir vizyon geliştirebilmişlerdir. Bunu görmek için hazırlanan listelere bakmak yeterli olacak…

*

Benden kim var, bizden kim var…

Oysa ki, siyaset bir vizyon ve algı sanatıdır. Dünyada ve yaşadığınız bölgede olup bitenleri görme ve algılama noktasında bir basiret sorunu yaşıyorsanız, sizin siyasette işinizde olmaz. Bu anlamda memlekete verebilecek hiçbir şeyiniz de yok demektir. Çünkü iş, ehil olmayanların elindedir ve bu, vebaldir. İşin ehil olmayanların elinde olması, toplumun düzeninin bozulmasına, sorunların büyümesine/çoğalmasına sebep olur.

Bu anlamda belediyecilik, daha çok toplum ile ilişkilidir. Kurumsal kimliği itibariyle daha çok halkın içinde ve halkın karşısında olma imkânı vardır. Bu anlamda göreve talip olanların, bu gerçeği görerek vizyon geliştirmeleri gerekir.

*

Niyetlerini ve kapasitelerini, hak ve adalet kurumu üzerine bina ederek ancak, gerçek anlamda halka hizmetlerinde başarılı olabilirler. Zaten siyasetin amacı da bu değil midir? Yani hak ve adaletle, meşru olan bütün imkânları kullanarak siyaset yapmak…

Anlayana artık!

Not; Yazı benim değil. (Sevgili Suat Yenipınar’a ait) Benim gibi okuyabilir, yorumlayabilirsiniz!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol