Mehmet FİSKECİ
Mehmet FİSKECİ
Yazarın Makaleleri
Bu şehirde kanaat önderi yok mu?
Şimdi kalkıp böyle bir iddiayı gündeme getirsem, bütün milleti karşımda bulacağıma adım gibi eminim. Çünkü, bu şehirde herkes kahraman, herkes abi, herkes akil insan, herkes kanaat önderi olunca, bizim yazdıklarımız havada kalıyor, suya...
Rüzgâr fırtınaya dönüşünce ve yaprak dökümü!
Aslına bakılırsa sürprizlerden söz etmiştim yazılarımda,  canlı yayınlardaki yorumlarımda. ‘Maraş gebe' deyince herkes ebeliğe soyundu, daha lafın arkasını beklemeden kim kimden hamile kalmış sorusu sormaya başladı. Bu kadim...
Şeyhadil’de yatan babama mektup!
Toprağın üstünde olanlar, yaşadığını zannedenler pek gerçeği yansıtmıyor. İnsanlar, daha çok siyasiler, daima başkalarından gizledikleri ikinci yüzlerini karanlıkta tutup, yine de aklı başında iki kelam edip, doğruları, güzellikleri...
Başkalarının günahı sizi ‘aziz’ yapmaz!
Hani derler ya, son virajdayız, son düzlükteyiz, son çıkıştayız, o hesap, pazar günü sandık başındayız. 2 gün sonra… Artık dananın kuyruğu mu, küçük kıyamet mi kopar, büyük kıyametin alametleri mi kendini gösterir, yoksa tusunami...
Söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil
Faydası yok denilse, düşünülse de, önerilerimize, sesimizi karşılık verecek, muhatap alacak birileri çıkar düşüncesiyle, arkası gelsin dedik. Sesimizi çıkartmasak, sussak, bu kez de vicdanen rahatsız oluyor, mesleği yerine getirememenin...
Susayım mı, konuşayım mı?
Büyük çoğunluk, seçim sürecini yaşadığımız şu günlerde kendi düşünesi-duygusu dışında tek söz işitmek istemiyor. Herkesin aklı kendine! Oysa bu şehrin yükü ağır. Onlarca birikmiş, ertelenmesi mümkün olmayan sorunları varken,...
Gücünü fotoğraf çektirdiklerinden alanlar!
Çünkü kendinde bir şey yok, ne kamuoyuna, ne davasına, ne çevresine. Olmayınca da başkalarının gölgesinde kaldığını bile bile o güçten güç edinmeye, bunu da bireysel ekonomik ve siyasi ranta çevirmeye çalışıyor. Meslektaşım sevgili...
Karakteri zengin olanın tercihi sadeliktir!
Üzülerek ifade etmek gerekirse, artık toplum kürke, saltanata, paraya, arsaya, arabaya, lüks cep telefonuna rağbet ederken, karakter denen olguya kafayı takan, aklına getiren ve düşünen yok. O bakımdan dört bir yanımız karaktersiz insanlarla...
Bu şehri tanımak ve gerçekleri saklamak!
Ünlü yazar Arthur Conan Doyle, kendisinden daha ünlü roman kahramanı Sherlock Holmes'e şöyle dediği bilinir; 'Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır!” Çağımızın her ne kadar dijital çağ...
Şehre tepeden bakmak, Maraş’ın fotoğrafını çekmek!
Mahallenin en yaşlısı 90 yaşında. Ama dinç, sağlıklı. Mahalle halkı genç kalmanın sırlarını sorarmış her defasında. Cevap vermez, gülümser geçermiş. Israrcı olunca insanlar, mahalleden 10-12 kişiyi evine davet etmiş. Sohbet, muhabbet...
Yalanmış, palavraymış, hikâye imiş!
Şair Nazım Hikmet'in dizelerinde dile getirdiği gibi, ‘Kaldı işte. Çocukluğumuz sokaklarda, mutluluğumuz kursağımızda, çayımız bardakta, sevdiklerimiz uzaklarda, gülüşlerimiz fotoğraflarda kaldı' dedikten sonra yazı konusu...
Şehri ayağa kaldırmak…
Maşallah bakıyorum, bendeniz hariç şehri yeniden ihya ve inşa etmeyen kalmadı. Herkes şehri ayağa kaldıracağını söylüyor. Kaldıran kaldırana! Ama enkazlar kaldırılamadı hâlâ, bakıyorum haberlere, söylemlere, şehir her gün ayağa kalkıyor....
Para seçim kazandırır mı?
Şimdi benimki de soru mu ya! Paranın dini imanı yok, mezhebi, kadını-erkeği  dahil, üstelik de kimde olduğunu kimse bilemez. Anayı kızdan ayırıyor para. Bir kayında, bir de koyunda daha güvenli. Meretin açamadığı kapı da yok. İster...
Zincirleme kaza
Haberler gelir bağlı olduğumuz ajanslardan; ‘falan yerde, falan saatte, falan sebepten ötürü zincirleme kaza oluştu, bir ölü, birkaç tane de yaralı var!' şeklinde. Yani haberde 4 N, 1 K kuralı devreye girer. Siyasette de zincirleme...
Kendi kitabına bakmadan, başkasının özetini çıkartmaya kalkışmak!
Şimdi bu yazının ardından birçok kesim üzerime gelecek; ‘Vay, sen depremde millete bir bardak su bile dağıtmayan, bir kase çorbayı esirgeyen MADO‘yu nasıl savunursun, avukatı mısın, ortağı mı?' diyeceğinizi bilsem de, şunu bilirim,...
Taka ile okyanus geçilir mi?
Bu yazı, aylar öncesinden yazılmıştı. Ama gündem deprem ve seçim olunca, birkaç cümle eklemek gereği duydum. Acılarımız büyük, taze. Canlarımız kayıp. Hatıralar, hayaller enkaz altında gittiler. Türkiye ve şahsım şehri 14 Mayıs'ta...
Partilerde seçim ve aday depremi
Meret yıktı geçti. Geçmekle kalmadı, hayalleri, hatıraları, birikimleri de alıp götürdü. Hepsi enkaz altında kaldı. En çok da giden canlar yaktı içimizi, üzdü bizi. 6 Şubat'taki yüzyılın depremi ardından bir de aday depremi yaşandı...
İşadamlarına ‘Notiin ede!’ diye sordunuz mu?
Sorsaydınız, sesi gelirdi bir yerlerden. Sormadınız! ‘Şehir yapılanacak, yeniden inşa ve ihya olacak!' dediniz, meclis kürsüsünden diye Bağdat Müftüsü gibi fetfa verdiniz. Aslanlar gibi kükrediniz; ‘Kahramanmaraşlı rahat, huzurlu,...
Tercihim kendimdir ama kendimle hemfikir değilim!
‘Bir şey anladıysam Arap olayım!' dediğinizi duyar gibiyim. İlkinde ben de bir şey anlamadım. Yazıyı birkaç kez okumaya çalışsam da, ikinci etapta yoruldum, bıraktım. Gazeteci Ege Cansen yazmış, ‘Ülkeleşen şehirler' diye....
Mevcut milletvekillerine tepki niye?
İnsan kendi seçtiği, kendi oy ve gönül verdiği parti temsilcisine, liderine ‘Dikkat! A, B, C, X, Z partisi yok) diğer adıyla milletvekiline, belediye başkanına, belediye meclis üyelerine ve muhtarlara niye düşman olur, niye tepki gösterir?...
Yorgun siyasetçiler, yorgun binalar gibiler
Yorgun, eskimiş, dayanacak gücü kalmamış, içindeki malzemeleri zamana yenik düşmüş binaların depremde ne kadar çabuk yıkıldığını, ya da ağır hasarlı olduğunu bilmeyen, öğrenmeyen, duymayan kalmazken, siyasetteki yorgun kimselerin de...
Marka ve firmalara yapılan itibar suikastı
‘Biz bize yeteriz deriz!' çoğu zaman. Vallahi yetiyor da, artıyor bile! Biz varken düşmana, bizi kıskanan batıya, el aleme, bir başkasına gerek yok. Birbirimizin ipini çekmede, birbirimizin yoluna mayın döşemede, birbirimizin kuyusunu...
Pir sultan Abdal ve yoğurtçu
Bir bağlantı kuramadınız tabi. Pir Sultan Abdal hadi neyse de, yoğurtçu neyin nesi şeklinde düşünebilirsiniz. Pir Sultan Abdal, düşünür, gönül ve halk adamı. Şiirleri, deyişleri ile insanlara rehberlik etmiş, yol göstermiştir. Asıl...
Gidenler gitti, kalanlar milletvekili aday adayı oldular!
Günümüzde kirlenen ve yerlerde sürünen siyaset bu kadar ucuzlayınca, olabildiği ve alabildiğinde çirkefleştiğince kasabın, bakkalın, manifaturacının, kuyumcunun, emeklinin müteahhit olduğu, sözüm ona yuvalarımızı yapmayıp yuvalarımızı...