Dünya nüfusu hızla artmaktadır. Nüfusun artmasıyla da gıda kaynaklarının büyük bir bölümü azalmaktadır.

Uzmanlar, insanların gıda ihtiyacını ve özellikle kaliteli protein ihtiyacını karşılamada su ürünleri yetiştiriciliğini (kültür balıkçılığını) önemli alternatif bir kaynak olarak görmekte ve geleceğin sektörü olarak kabul etmektedir. Su ürünleri yetiştiriciliğinin geleceğin en büyük sektörü olma sebeplerini sıralarsak; gıda ihtiyacı, doğal stokların azalması, gıda değerinin yüksek olması, ekonomik değerinin yüksek olması ve ülke ekonomisine katkısı, iç ve dış ticaret hacminin yüksek olmasıdır.

Su ürünleri, insanların iyi kalitede protein ihtiyaçlarını karşılamaları için önemli bir kaynaktır. Ülkemizin protein ihtiyacını karşılayabileceği zengin balık kaynakları olmasına rağmen, halkımızda balık tüketim alışkanlığı yaygın olmadığı için ülkemiz bu kaynaktan yeterince faydalanamamaktadır.

Ülkemizdeki sektörün durumu

Günümüzde sektör, çipura ve levrek üretiminde Avrupa’nın en büyük üreticilerinden biri haline gelmiş ve Avrupa’ya bu türlerin en çok ihracını (Türkiye’deki üretimin %75’ini) gerçekleştiren ülke olmuştur. 2000 yılında Türkiye’nin toplam su ürünleri üretiminin %6’sını sağlayan balık çiftlikleri, 2015’te üretimin %20,6’sını gerçekleştirmeye başlamıştır.

Su canlıları yetiştiriciliğinde 1970’lerden itibaren üretim gitgide artmış ve yetiştiricilik dünyanın en hızlı büyüyen gıda üretim sektörü haline gelmiştir. Aynı zamanda, yetiştiriciliğin (denizlerden avlanan balıkları da içeren) toplam su ürünleri üretimindeki payı gitgide yükselmiştir ve günümüzde tükettiğimiz balığın neredeyse yarısı yetiştiricilikten gelmeye başlamıştır. Su ürünleri üretimindeki bu dönüşüm sadece yetiştiricilik sektörünün büyümesi sebebiyle değil, aynı zamanda pek çok balık stokunun aşırı avlanmaya maruz kalması ve kirlilik ve iklim çeşitliği dâhil çeşitli insan kaynaklı sebeplerle çöküşü dolayısıyla gerçekleşmiştir.

Öz ağabeyim gibi sevdiğim önemli insan Ersan Üstün ile ofisinde sohbet ederken ‘sektör 1990’larda kurulsa da asıl sektör 2000’li yıllarda gelişme göstermiştir’ demişti. Haksız da değildi. Son on yıl içerisindeki gelişmesi bir sanayi kolu durumuna gelmişti. Sanayi koluna gelme sebepleri de aşırı avlanma, iklim ve çevre kirlilikleridir. Teknolojinin gelişmesidir!

Su Ürünleri Mühendisi olmak

Araştırmalarıma göre birçok kişi su ürünlerini tercih etme sebeplerini puanının düşük olmasında ve mühendis sıfatı olduğu için tercih ettiklerini belirttiler. Su Ürünleri Mühendisleri bölümü kazanan birçok öğrencinin hayallerinde masa başı iş yapacağını rahatının çok iyi olacağını ve maaşının da dolgun olacağını sanmaktadır.

Durumun böyle olmadığını mezun olup işe başladıklarında çok iyi anlamaktadırlar. Su ürünleri mezun olan bir öğrencinin en büyük iş alanı balık çiftlikleridir. Balık çiftliklerinde işe başlayan bir kişi hemen sorumlu olması zordur. Çünkü üniversitedeki gördükleriyle çiftlikteki bilgiler farklıdır.

Sen nasıl mühendissin!

Denizde çalışmak gerçekten zordur. Kara gibi değildir. Yazı başkadır, kışı bambaşka. Deniz tecrübesi olmayan bir mühendis için balık çiftliklerinde çalışmak ölüm gibi bir şeydir. Kafeste yürümek ayrı bir derttir. Hızlı hızlı yürüyeyim derken yosun tutmuş yeri görmezsin. Hop bir bakmışsın ayağın kaymış denizdesin. Ağır bir iş yapmamış biri için çok zorlu günler onu beklemektedir. Yazın sıcağın ortasındasın, yanmışsındır.

Kap kara olmuşsundur. Vücudunu yem tozu kaplamıştır. Kışında boyun kadar dalgalarla boğuşursun. Ellerin nasır tutar. Düğüm atmayı gösterirler bakarsın tamam anladım dersin ama elin alışkın olmadığından hayatında görmediğinden atamazsın düğümleri. ‘Sen nasıl mühendissin?’ derler.

Alaylı dediğimiz kişilerin alay konusu olursun. Sektöre devam mı edeyim mi bırakayım mı diye her saniye düşünürsün. Sektör maalesef zor ve çok fazla fedakârlık gerekmektedir. Fedakârlık konusundan örnek verecek olursak, Sinan İlem ağabeyim 19 senedir bu sektörde. Sektörün pirlerinden. Elinden çok insan gelip geçmiş. Bir gün evinde otururken, ‘Mehmet sen de iyi biliyorsun ki sektör ağır ve zahmetli. Çünkü canlıyla uğraşıyoruz. Ben rahmetli dayımın cenazesine gidemedim’ demişti.

Yazımız şimdilik buraya kadardır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol