Birkaç gün önce, Erzincan’lı dostum, gazeteci arkadaşım, TAKVİM GAZETESİ yazarı sayın Hakkı Yalçın da yazdı, (nereden arkadaşım, nereden Erzincanlı dostun diyorsanız, 1993 – 1995 yılları arasında bu şehirde, Sümerbank’ta görev yaptığım senelerde tanıdım onu) ki doğru; salgını yenme konusunda 65 yaş üstü insanların gösterdiği direnci kimse göstermedi.

Yazın düğün salonlarında sükseli teknelerde video görüntüleri çekip hava atanların günahını yine onlar çekiyor.

Onlar, meydanlarda yürümeyi de gördüler geri çekilmeyi de. Onların güzelliklerini bir zamanlar faytonlar çekerdi.

Şimdi çile çektiriyorlar, günah keçisi ilan ediyorlar.

*

65 yaş üstü insanlar bu ülkede son güzel çocukluğu yaşayan insanlar.

Onlar duyarlı gençliğin izlerini taşıyan son kuşlar.

Mahallelerdeki komşuluk bağlarını da gördüler insanlığın iyi hallerini de.

Kansız darbecileri de gördüler arkadaşlık duygusunun parayla ilgisi olmadığı yılları da.

Onlar gerçek sanatçıları da gördüler bir tiyatro bileti için kuyruğa girmenin nelere bedel olduğunu da.

Merhum Cem Karaca'yı da gördüler, Barış Manço'yu da.

Madeni 25 kuruşla bayram etmeyi de gördüler,  80'den sonraki yozlaşmayı da.

*

Onlar çocukların sokaklarda büyüdüğünü de gördüler, büyüdükçe borçlarının büyüdüğünü de.

İnsanlığın bonkör hallerini de gördüler nankör hallerini de.

Onlar hapishane ziyaretlerinde üzerine şiir yazılan sigara paketlerini de gördüler, "sigara içmeyin öldürür" yazılı paketlerin satıldığını da. Ama siz insanları ecelinden evvel öldürüyorsunuz, ne haber!

Tuttukları küçük balıkları denize gönderen balıkçıları da gördüler tutulan balıkların buzhanelerde insanlara nasıl kakalandığını da.

Onlar tek göz odalarda onuruyla yaşayan gazetecilere hesap sorulduğunu da gördüler, milyonlarca doları su gibi harcayan gazetecilere hesap sorulmadığını da.

*

Sevdanın diliyle konuşurken, gözü yaşlı Türkçemizde onlar genç kalanlar.

Onlar her türlü tedbirde öncelik alanlar. Onlar her şey, eski ve yeni olan. Hiçbir şeyler belki de ne eskiden ne şimdi.

Pencere kenarındaki çiçekleri sularken gözlerindeki ıslak yalnızlığı da görüyorlar, kalabalıklar içindeki yalnızlığı da.

Her biri karanlığa kibrit çakmayı da biliyor, televizyonların zehrini boşalttığı çukurlardan sağ salim çıkmayı da.

*

"Yaşlı" deniyor onlara.

Bana yani. Yaşım 70’i geçmiş olsa da, yahu, daha çok gencim diyen gençlere taş çıkartırım be!

Biz, yani onların disiplini virüsün karanlık göğsüne atılan direniş imzası.

Onlar ölümden tasarruf etmek için değil, çocuklar için memleket için ve her zaman olduğu gibi mikroplara nasıl karşı durulması gerektiğini göstermek için geri çekiliyor.

O direnci bir zamanlar çocuklara özgürlük veren sokaklardan kaptıkları için.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol