İnsanı değerli olmasını sağlayan ahlaktır. Ahlâk hayatımızı kapsar. Siyasette, ticarette, insanlarda, kendimizde ve diğer canlılara olan durumumuzda... Siyasi ahlak dürüstlük gerektirir. Öyle ki halka verilen sözler tutulmalıdır. Ticarî ahlak aldatmamayı gerektirir. Terazide hile artık olmasa da fiyat konusunda market-pazar ayrımı olmamalıdır. İnsanlara gösterilen ahlak saygı ve sevgi gerektirir. Kişi anne babasını, eşini, çocuklarını ve diğer insanları kıracak davranıştan uzak durmalıdır.
Öyle bir hale geldik ki anne-babamızı, eşimizi, çocuğumuzu öldürecek kadar kırıcı olmaya başladık. Kırıcılık caniliğe ulaştı. Kendimize olan ahlak insanların bizde görmek istemediği hayâsızlıktan kaçınmalıyız. Diğer canlılara olan ahlak ise her bir canlıya merhamet etmeliyiz. Karıncanın hakkını düşünen millettik şimdi ise her gün hayvanlara işkence eden haberleri okuyan millete dönüştürüldük.
Ahlak milletleri ötelere ulaştırır. Ahlakı terk eden milletler zelil olmuştur. Helâk edilen her bir kavim ahlaksızlık sebebiyle helak olmadı mı? Zayıfı ezdiler, terazide hileye başvurdular, hayâsızlık yaptılar, hayvanı öldürdüler ve azgınlık yapıp haddi aştılar.
*
Millet olarak özümüze dönmeliyiz.
Örnek toplumken kendimizi unutup her türlü ahlaksızlığa ya göz yumar olduk ya da uygulayan olmaya başladık. Batı geçmişte bizdeki ahlakı kendi milletine empoze ederken biz de batının karanlık dönemindeki ahlakı kendimize empoze ediyoruz. Çanakkale Savaşında düşmanımızın hakkını gözeten ahlak yapımız vardı şimdi en yakınlarımızın hakkını çiğneyen ahlaksızlık anlayışımız var.
Eğer tekrardan eski ihtişamlı günlerimizi istiyorsak ve Osmanlı gibi cihana hükmetmeyi umuyorsak önce kendimizi düzeltmeliyiz.
Hz. Ali "Parça bütünün habercisidir." der. Önce kendimizi düzeltelim ki bütünün düzeleceğini ve yükseleceğini bilelim. Parça her birimiz bütün ise milletimiz devletimiz.
"Durun çıkmaz bu sokak" diyen birileri çıkıp ahlâkı terk ettiğimizden beridir düştüğümüz durumları anlatacaktır.
Ya ahlaklı özlenen nesil ya da batının ortaçağ karanlık nesli...