2019-03-02 09:33:27

Öğretmene samimiyetimiz…

02 Mart 2019, 09:33

  

Türkiye’yi kurtaracak yarınlara güvenle umutla taşıyacak olan sistem eğitimdir. Eğitimin uygulayıcıları ise öğretmenlerdir. Gelişmekte olan bir ülkenin en kıymetli varlığı eğitilmiş insan gücüdür. Çünkü, yüzyılımızın en önemli hammaddesi tam olarak işlememiş ve işlendikçe, sınırsız imkan sağlayan insan zekasıdır. Bunu gerçekleştirenler ise eğitim öğretimin görünmez kahramanları öğretmenlerdir. Ayrıca, eğitim gerçek manada eğitim yapan temel öğe bu kurumlarda her türlü güçlüğe göğüs gererek görev yapan Cumhuriyetin yılmaz bekçileri fedakâr öğretmenlerdir. Ancak, günümüzde öğretmenlik mesleği eskiye nazaran itibarını kaybetti. Oysa ki unuttuğumuz vecizeyi de hatırlatalım, Ulu Önderimiz Atatürk; ‘Milletleri kurtaran yalnız ve ancak öğretmenlerdir’

Öğretmenden ve eğitimciden yoksun bir millet, henüz bir millet adını alma kabiliyetini kazanamamıştır. Ona basit bir toplum denilir, millet denemez. Bir toplumun millet olabilmesi için mutlaka eğitimcilere, öğretmenlere muhtaçtır.” diyerek öğretmenlik mesleğinin önemini vurgulamıştır.

*

Öğretmenler, en temel öğretimi, dil iletişimi ve dil öğeleri ile sağlarlar. Dil öğretimi, insanın öğrenme serüveninde kuşkusuz en zorlu süreçlerden biridir. Bu süreci yönetecek eğitimcilerin de iyi bir lisans sürecinden geçmiş olması gerekiyor.

Ünlü Filozof Konfüçyüs, “Bir milleti yok etmek istiyorsanız, işe dillerini yok etmekle başlayın!” diyerek anlatmıştır dilin önemini. Peki, dil öğretimi ne kadar sağlanıyor? Bu eğitimi veren öğretmenlere ne kadar değer veriliyor?  İlköğretimde Türkçe öğretmenlerimiz, orta öğretimde Türk dili ve edebiyatı öğretmenlerinin yürüttüğü Türkçe eğitimi sürecini ne yazık ki son yıllarda değersizleştirilmekte, ikinci plana atılmaktadır. Bunun en açık göstergesi, 2016 yılından itibaren Türk Dili ve Edebiyatına verilen atama kontenjanlarında bariz bir şekilde görülmektedir. 2016 yılında Ekim ayında, yapılan ilk atama sayısına bakıldığında, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni için 287 kadro ayrılmıştır. Tablo, takip eden yıllarda da değişmemiştir. Bakanlık kadrolarına ilk atama usulü ile üç yılda toplam 1726 Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni alınmıştır.

Bu sayı, bir yılda alınan sınıf öğretmeni sayısından bile daha azdır. Bunun yanında dershane öğretmenlerinin kadroya alınması sürecinde branşımız oldukça mağdur edilmiştir. Yaklaşık 40 bin Türk Dili ve Öğretmeni hayal kırıklığına uğramıştır. Tabi ki benim için de üzücü olmuştur. Mesleğime doğru düzgün yapamamanın verdiği sorun şöyle dursun, edinilen bilgilerde günden güne köreliyor. Ve bilgilerimiz yok olmaya sürükleniyor.

*

İşte tüm bu sebeplerden edebiyat ve dil öğretimi istenilen seviyelerde olma özelliğin i kaybediyor. Edebiyat öğretmenleri arkadaşlarımız, ilgisi olmayan alanlarla meşguller. Bu durumda nasıl yeni Necip Fazıl’lar, Mehmet Akif’ler bekleyebiliriz. Hem yeni şair ve yazar çıkmıyor derdimiz olur, hem de görev yapan veya atanan edebiyat öğretmeni sayısı azaları?

Samimi olalım ve kendimizle derdimizle, tarihimizle çelişmeyelim.  Atanan öğretmen sayısı istenen düzeyde olduğunda güneşli günler yakındır. Her bir öğrenci ile ilgilenen öğretmen sayısı arttığında öğrencilerin eğitim kalitesi ile gelecektir.

Atama bekleyen öğretmenler ve eğitim kalitesi için samimi olmaya var mısınız?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.