Editör
Editör
Yazarın Makaleleri
Gergin bekleyiş ve dananın kuyruğu koparken…
Bugün dananın kuyruğu kopacak, siyasi partileri 14 Mayıs'a götürecek kadrolar açıklanacak. Bugün saat 17'de ya küçük kıyamet kopacak, ya büyük kıyamet. Belki de tusunami yaşanacak. Listeler açıklandığında, hangi partide olursa...
Aday adaylıkları, sanki yağma Hasan’ın böreği
Neyse… Bir-iki gün sonra partilerin adayları belli olacak, millet de ıpırahat olacak! Beklenen bahar erken, pardon MHP kanadından haber erken geldi, MHP Kahramanmaraş 1. sıra milletvekili adayı Zühal Karakoç Dora oldu. Şehir ne kadar tanıyor...
Çağlayancerit’ten çıkan cesur yürekler!
Depremin üzerinden 2 ay geçti. Ne çabuk geçti, geçerken hangi izleri, hangi yaraları bıraktı, hangi hatıralar, hangi hayaller enkaz altında kadı, daha iyi günlerimiz, hele bayram çıksın, acılarımızla baş başa kalalım, o zaman göreceğiz,...
Fatih Ölmez’i anlamak ve anlatmak!
Her daim derim ya, bazı insanları anlaması kolay da anlatması zor. Bu, zor bir şehirde yaşadığımızdan kaynaklansa gerek, yoksa birbirimizi çok iyi anlıyoruz da, anlatmakta sıkıntı çekiyoruz. Çok iyi anladıklarımızı da anlatmaktan imtina...
Kontrolsüz güç, güç mü?
Bu şehirde kimi dinlesen, kime sorsan, kime ne desen, herkes kendini güçlü hissediyor. Aslında kendisinin güçlü olduğundan değil, bir yerlerden güç aldığından, o gücü kendi gücü sayıyor, o güce sığınarak güç zehirlenmesi yaşayarak,...
Bize bizden, bizi anlayanlar gerek! Fatih’ler Ölmez, vatan bölünmez!
Daha önceki bir yazımda, Büyükşehir Kurucu Belediye Başkanı, bu şehrin yerelde hafızası, özellikle depremle birlikte ulaşımın ne kadar önemli olduğuna vurgu yaparak, yeni yerleşim ve imar alanlarını da zikrederek, kuzey çevre yolu ve etrafının...
Cübbeli Ahmet’i merkeze koyan zihniyet!
Şirazlı Sadi'nin sözüdür, ‘Bilim, ilgi görmediği yeri terk eder!' yıllar önce bunu söyleyen bir düşünür Şirazlı Sadi. Ama gerçeği o gün görmüş, söylemiş, duyurmuş. Duyurmuş ama duyan olmamış. Üniversiteler bile bilime...
Fay canına!
6 Şubat'taki yüzyılın deprem felaketinden sonra, şahsım şehrimin birçok insanı şehri terk etti. O günü, o anı, o psikolojiyi yaşayan bilir. Sabahın 4.17'si hiçbir zaman unutulmayacak, dedeler torunlarına, anneler-babalar evlatlarına...
Ali Öztunç, ‘Kendimi size emanet ediyorum!’
Siyaset, deprem gerçeğinin önüne geçti deyince belki bazılarınız ‘Hadi canım, öyle şey olur mu?' deseniz de kabul edin, şimdi siyaset moda. Depremin üzerinden neredeyse 50 gün geçti, geçiyor, bizim millet balık hafızalı, bardakta...
Sel, can kaybı ve toprağın suya doyması…
Büyükler, ‘Sel gider, kum kalır!' derlerdi. Ne kadar doğruymuş, son yağan yağmurlar sele dönüşüp de, depremden sonra Şanlıurfa'yı da vurunca, selden ölenlerin sayısı Adıyaman'ın Tut ilçesi ile birlikte 20'ye ulaşınca,...
Okurun keyfine göre yazı yazmak!
Ne kadar zor yaptığımız iş, yazıyorsun, yorumluyorsun, lakin ne İsa'ya yaranıyorsun, ne Musa'ya. ‘Bizi yok saydın, oysa biz sahadayız, oysa biz 4-5 milletvekili çıkartmayı bekliyoruz!' deyip, kendini ve partisini kantara çekmeden,...
Muhtarlar ve aday adayları…
Ülkenin tek derdi deprem değil. Deprem ne kadar gerçek ise, seçimde öyle. Geçim mi dediniz, tabi ki insanların aşını, işini, barınmasını yok sayamaz, gözardı edemeyiz. Ama kabul edin, şu sıralar seçim geçimin de, depreminde önüne geçti....
Camili site veya konut sahiplerine cennetten köşe vaad edenler!
Valla kimse kusura bakmasın, bu paylaşımı, bu alıntı yazıyı köşeme taşımak zorundayım. Ha, kimse bana silah dayamadı, buna gücü de yetmez kimsenin, ama bu şehrin insanlarının bazı gerçeklerle yüzleşmesi lazım. Özellikle yüzü olmayanlarla…...
Havuzdaki suyun sıcaklığını iki ayağınla ölçme!
Bu söz, bir dönemlere damgasını vuran ünlü siyasetçi, eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel'e ait imiş. Nereden mi anlıyorum, 6 Mart günü, haberlerini izlediğim HaberTürk kanalındaki tartışma programından. Şimdi...
Kulakları sağır eden sessizlik…
Depremden sonra maddi manevi desteğini esirgemeyen vakıflar, belediyeler, cemiyetler, dernekler ve hayır kurumları ilanihaye burada kalacak değiller. Zaten birçoğu şehri terk etti. Yardımlar azaldı, birkaçı dışında aşevleri önündeki kuyruklardan...
Basının süs merakı…
'Yaklaşık 40 yıldan beri basının doğrudan içerisindeyim. 1972'den beri görüş ayrımı yapmaksızın gazete okuruyum. Bu süreçte baskı teknikleri, kâğıt özellikleri, haber dili ve hatta son dönemde e gazete uygulamasına kadar birçok...
Şehrin imarını kimler katletti?
Günlerdir yazıyoruz, dilimizde tüy bitti. Ve belki de depreme dair yazılar yazmaktan bıktık, sizler de okumaktan gına geldiniz. Ama yazmak zorundayız. Bizim de basın camiası olarak borcumuz var bu şehre. Bırakın da onu ödeyelim. Bir aydır ulusal...
Şimdi anladık mı?
● Aslında evimizin çok küçük olmadığını, ● Yuvamızın çok soğuk olmadığını, ● Yattığımız yatağın, üstümüzdeki yorganın markasının çok da önemli olmadığını, ● Yemeğin tuzu, salçası az olunca da karın doyurabileceğini...
Sanayiciler komşu Antep’e gidiyorlar yaygarası…
Daha herkesin acısı taze iken, daha enkaz altında cesetler kaldırılmamışken, ağır hasarlı binalar bile yıkılmamışken, şehir toz duman iken, sorumlu olduğunu söyleyen sorumsuzlar, özellikle eline cep telefonunu, omuzuna kamerayı koyanlar,...
Depremde aç ve açıkta kalanlar
Aslına bakılır ve doğruyu konuşmak gerekirse, 6 Şubat'tan bu yana kimse aç kalmadı. Samimi itirafımdır, millet yemek beğenmedi. ‘Aaa, gene mi makarna, yine mi mercimek çorbası pişirdiler, dün de yemiştim bulgur pilavını, içli köfte...
Hatıralar enkaz altında kalırken…
Dikkat ederseniz, şu üç haftalık süre içinde depremin bıraktığı acı izlerden başka yazı yazmadım, yazmayı da düşünmedim. Çarpıklıkları, tutarsız cümleleri, siyasilerin bizi kandırmaktan ve günü kurtarmaktan öteye gitmeyen açıklamaları,...
Mehmet Beşen doğru söylemiş, bu şehir bizim!
'6 Şubat gecesi acı bir deprem ile sarsıldık. Deprem, adeta kıyametin provası gibiydi. Hepimiz yakınlarımızı, dostlarımızı ve şehirdeki anılarımızı kaybettik. Şehitlerimize yüce Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyorum. Hepimizin...
Gökyüzünün başka rengi de varmış…
Ahmet Haşim ‘35 yaş' şiirinde diyordu ve taşın sert olduğunun da farkına vararak… Renklerinin de dilinin olduğunu biliyoruz. Ressamların tablolarına bakın, tuvallerindeki renk cümbüşüne bakın, size bir değil, birden fazla dili anlatıyor....
Kolonları, kirişleri kesen hırsızlar
Yüzyılın depremiyle birlikte o hale geldik ki, insanlar neye karar vereceğini, ne yapacağını, nereye gideceğine dair fikir yürütmekte bile işkence çekiyor. Çocukların yanında haberleri açamıyorsunuz. Gülümseyemiyor, kahkaha atamıyorsunuz....