Züleyha evliyken sevmişti Yusuf'u umutsuz bir aşkla yıllarca hasretini bağrına bastı, gözyaşları ve içindeki acı günden güne eritti ve bitirdi yıllar sonra Rabbim onları bir araya getirdi, gerçekse bir aşk Rabb'inin adaleti büyük olurmuş ve kavuştururmuş.
Ferhat, Şirin için dağları deldi, Mecnun Leyla’sı için çöllere düştü. Onları bu girdaba sürükleyen neden sevgiydi, aşktı, sadakatti.
Zaten içinde sadakat yoksa, sevgi yoksa, saygı yoksa, aşk tek başına karın doyurmazken, yaşamımda çiçekleri sorarsan bir gülü çok sevdim, bir de seni, sizi, hepinizi. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bir şiiri var, onu sana armağan ediyorum, ‘Beni unutma!’
Gerçekten seven, uzak da olsa yakınlığını hissettiğiniz insan olan herkese. İşte, aşağıda okuyacağınız şiir de bu duygularla yazıldı.
Ayrı dünyanın insanlarıyız biz,
O kadar ayrıyız ki gecenin siyahı ve güneşi gibiyiz,
O kadar ayrıyız ki birbirini deli gibi severken,
Apayrı dünyalarda iki evli insanız biz,
Birbirine itiraf bile edemeyen bir zavallıyız biz,
Evliyiz ama yasak da olsa, yaşayamazsak da,
Her akşam her saat yanımdasın içimdesin çıkmıyorsun,
Deli gibi düşünüyor, umutsuz hayaller kuruyorum,
Ben seni düşünmediğim bir an yaşayamam ki,
Utansam da kendimden biz evliyiz desem de,
İçimden bir an atamadıktan sonra deli gibi severken,
İçim pır-pır atarken sana!
Biz evliyiz, yasak bu aşk bize,
Uzaklardaki rıhtımlara çarpan Deniz dalgasıyız,
Her vuruşunda için için kanayan,
Bir türlü durulmayan bir deniz gibiyiz.
Biz ayrı dünyanın insanlarıyız,
Bir araya gelemeyen, her gün acı çeken,
Izdırap veren bir hayatın eseri olmuşuz,
Çılgınca seven iki evli insanız biz,
Gecenin karanlığı ve güneş gibiyiz,
Ama deli gibi seven iki aşığız biz!