2024-05-10 07:48:19

Elbistan’da Şule Boynueğri olmak…

Editör

10 Mayıs 2024, 07:48

Geçen hafta, Elbistan ve bölge siyasetinin önemli ismi, ‘Rol model kadın belediye başkan adayı’ olarak lanse edilen Şule Boynueğri’ye dair düşüncelerimi yazmış, paylaşmıştım.

İş kadını. İnançlı ve kararlı tutumu, çevresinde sevilen-sayılan isim olması hesabıyla, özgüvenine sığınarak aday adayı oldu. ‘Aman canım ne olacak, kadın işte!’ zihniyetinin ağır bastığı yerlerde kadının adı yoktur aslında.

Diyeceksiniz ki, ‘Kardeşim seçim geride kaldı, horoz öttü, dava bitti, daha neyin peşindesin, neyin davasını güdüyorsun!’

Kültürlü, donanımlı Şule Hanım aşiret kızı. Yani Alevi. O, bunu saklamıyor ve 25 senedir AK Parti siyasetinin de içinde. Çok AK Partiliyim diyenden daha aktif, daha dava insanı.

Tuttu, 31 Mart mahalli seçimleri için Elbistan Belediye Başkan aday adayı oldu. Mesele onun kazanıp kazanmaması, aday gösterilip gösterilmemesi değil, ben zihniyeti sorguluyorum.

*

Siyasette süreç hızlı akıyor. Soner Yalçın’ın dediği gibi; Meral Akşener’in ayrılığına farklı bakma fikrini bir tarafa bırakıp, gidişine hem üzüldüm hem alkışladım! Üzgünüm; Meral Akşener genel başkanlığa veda ettiği için değil; bir kadın siyasetçinin daha parti başkanlığını yürütemediği için. İdeolojisinden-siyasi anlayışından farklı cinsiyet temelli sosyal eşitsizlik içeren bir konunun altını çizmek istiyorum.

*

Merhum yazarımız Duygu Asena, ‘Kadının adı yok!’ eserinde kadınların yerel siyaset kadar ticaretteki önemine, gücüne vurgu yapmış, kadının günümüz zihniyetinde yok sayılmasını hazmedememişti.

Oysa kadın siyasette de, ticarette de vardır ve olmalıdır. Fakat şu erkek egemen anlayışı yok mu, kadıları ticaretten olduğu kadar siyasetten de soğutuyor. Kadın dışlanmak değil, değerlendirilmek, yerel siyasette hizmet sunmasına zemin hazırlamak adına önünün açılması ilçelerin, şehirlerin ve toplumun yararına adım olacaktır.

İşte, Elbistan ve yöre siyasetinin tanınmış ismi, iş kadını Şule Boynueğri’yi bu düzlükte bir kere daha tartışmak gerekiyor.

*

Erkek egemen siyaset mekanizmasında kadınların duygusal olmaları mı tez ayrılığa sebep oluyor? Ya da daha mı akılcılar-gerçekçiler?

Mesela: Kadınlar, erkek çoğunluğunun olduğu siyaset dünyasında otorite sorunu mu yaşıyor?

Mesela: Kadının siyasette yer almasını hele liderlik yapmasını erkek egemen toplum ne derece kabul ediyor, ne kadar toleranslı?

Bu soruları uzatabiliriz. Maalesef hiçbir konuyu-olayı, farklı yönleriyle ele alıp, nitelikli tartışmıyoruz. Tek yaptığımız, oburca tüketmek!

*

Şule Boynueğri kardeşimizi, 31 Mart mahalli seçimlerinde Elbistan Belediye Başkan adaylığı meselesini yorumlarken, toplumsal cinsiyet kavramı, toplumsal cinsiyet eşitsizliği- ayrımcılığı bağlamında da tartışmak gerek.

Elbistan coğrafya olarak, yaşam tarzı olarak, bölgecilik tutumu açısından farklı bir yer. Halkının suyunun sert olduğu söylenir.

Söylense de, nüfusu 150 bini geçen şehir denilse de aslında küçük bir köyden farksız. Ticaretin değil, siyasi rekabetin, kavganın, hizibin, belden aşağı vurmaların cirit attığı coğrafyadır Elbistan. Baba oğulu, kadın erkeğini, ortak ortağı istemez.

Sadece Elbistan’da değil, geneldir bu zihniyet, kadınları siyaset dünyasında ‘vitrin süsü, ‘destek hizmetleri’ gibi sembolik gören erkekler, kamusal alanda güçlerini paylaşmaya hâlâ pek istekli değil! Geleneksel toplumsal tavrın kadına biçtiği toplumsal rol; ‘elinin hamuruyla siyasi karar alma süreçlerine karışma!’

Diğer adıyla küçümsemek, dışlamak yani.

Oysa seçimlerde bir kadın seçmen, bir kadın aday, erkeklere oranla daha fazla çaba sarf ediyor. AK Partiye seçim kazandıranlar her daim kadınlar ve partinin kadın kolları olmuştur.

Kadınlar daha fazla kültürel anlam ve yük taşıyorlar. Şule Boynueğri de bunlardan biriydi. Biriydi ama hâlâ, öteki. Sosyal yapılardaki cinsiyet kalıpları aşılmış değil çünkü.

Hele hele Elbistan gibi dar bir çerçevede.

NOT: Okursanız, ilginizi içektiyse devam ederiz. Bizde yok, yok…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.