Uzm. Dr. İrfan Karatutlu imiş. Kendisi DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş milletvekili olurlar.
Vekile deli diyen ben değilim. Onun çalışmalarını, şehre dair yazdığı başarı hikâyelerini, şehrin dertleriyle dertlenen bir siyasetçi olarak üst perdeden dile getirdiğini söyleyen, artık basın danışmanı mı, genel sekreteri mi bilmiyorum, Bertiz’in has evladı Mehmet Gürdal idi.
Her ne kadar iyi niyetle, mecazi anlamda söylemiş olsa da, bir kere, arkadaşı, milletvekili sayın Karatutlu’ya deli demesi şık değildi. Maraş sevdalısı demiş, tamam, uyar. Ama deli ne alaka!
Sevgili Mehmet Gürdal, milletvekili Karatutlu’nun çalışmalarını, gayretlerini göklere çıkartırken, basına da ayar vermeye kalkışmış. Haddi olmayarak! Basın, maddi manevi karşılık beklemeden siyasilerin çalışmalarını haber yapmalı, yorumlamalı imiş. Sanki öyle bir mecburiyet varmış gibi.
Olur canımın içi, başka derdin varsa söyle!
*
Sürekli olmasa da, ki milletvekili Karatutlu şehrin merkezinde değil, Gürdal da milletvekili arkadaşını dünyanın merkezinde gösterip her sözünü, her açıklamasını ısıtıp ısıtıp sofraya getirilmemesine bozulmuş, gazetecileri etik gazetecilik yapmaya davet etmiş!
Ayar vermiş bizlere! ‘Bir kısım gazeteci’ diye de ayırmış. Ortaya söylemiş yani. Alınan, gücenen olursa olsun der gibi.
Ah canım benim, iyi ki hatırlattın bak!
*
Tutturmuşsun bir Ahırdağı’nı delip, Bertiz’e tünel açalım. Ulaşım rahatlasın, mesafe kısalsın, insanlar zaman kazandırsın, araçların ekonomik ömrünü uzatsın, yakıt gideri düşsün. Herkes ister merkezden ya da Baydemirli’den çıkınca en kısa zamanda adrese ulaşmak! Amenna!
Tamam da, şarkı nakaratı gibi tekrarlamanın manası ne? Madem söyleyecek söz bulamıyor, aha ben kendine hatırlatıyorum.
Ahırdağı’nı delip Bertiz’e tünel açmak, olsa olsa geçmişte, şehir efsanesi olduğu bilinir, Ferhat’ın sevdiği kadın, gönlünü kaptırdığı güzel kadın Şirin için içinden geçen şeydi dağları delip ulaşmak.
İrfan Karatutlu sevdiğine aşık Ferhat değil, Bertiz de güzelliği ile ünlü Şirin değil. Daha mantıklı, daha makul çözüm önerisi olsa, baş üstüne! Deee, olmayacak duaya amin demek siyaset değil, olsa olsa günlük siyaseti sıcak tutmak olur.
Daha başka ayrıntılara geliyorum…
*
Bir… Kuyum (altın) sektöründe İtalya dünya lideri. Türkiye’de ise İstanbul’dan sonra şahsım şehri gelir. Depremde yaklaşık 10 bin kişinin ekmek yediği, 350’ye yakın esnafı barındıran Kuyumcu kent depremde ciddi zarar gördü, hala da esnaf yerlerine taşınmış değilken, kuyum sektöründe İstanbul’dan sonra ikinci sırada iken, bugün birçok kuyumcu esnafı bağ evinde, köyünde işlerini sürdürürken, milletvekili İrfan Karatutlu’nun Kuyumcular Odası Başkanına gidip bir ‘geçmiş olsun, yapabileceğimiz birşey var mı?’ demesini beklerdik.
İki… Kumaşır Gölümüz vardı bir zamanlar. Şimdi bataklık halinde. Eskiden insanlar Pazar günleri mesire alanı diye, günlük tatil diye giderler, eğlenirler, vakit geçirirlerdi. O meşhur Kumaşır Gölü şimdi yanına yaklaşılmaz halde. Çok pis kokuyor, kokusundan yanından geçilecek gibi değil. Kurtarılmayı bekliyor. Kurtarılması için sayın milletvekilinin belediyelere bir sözü olmayacak mıydı?
Üç… Küçük sanayi sitesi esnafı da sıkıntılı. Mücbir sebep ellerini-kollarını bağlamış, zaten depremde çoğu komşu illere, ilçelere gitti de, gidip bir dertlerine merhem olmaya çalıştı mı? Sonra, bir gezmesini salık verirdim. Sokakların, caddelerin sağı solu araç dolu, insanlar yürüyecek yer bulamıyor. Onu geçtim, sanayi artıkları, hurda ve kullanılamaz hale gelmiş araçlar sağı solu doldurmuş, işgal etmiş. Pislik yuvası, görüntü kirliliği her taraf.
Bunların kaldırılması, temizlenmesi için söyleyecek bir sözü var mıydı?
Madem sanayi sitesinden söz ettim, Sanayi Sitesinin Başkanı Müjdat Beyazıt kendini emekliye ayırdı, yerine geçen, seçilen sevgili Doğan Kır’ın yanına gidip bir hayırlı olsun dedi mi, esnafın sıkıntılarını dinledikten sonra bunları mecliste gündeme getirdi mi?
Dört… Seneler önce, sanayicilerin ürettiklerinin Mersin limanına daha seri, daha ucuz gönderilmesi için Türkoğlu’nda hayata geçirilen ve iyi niyetle kurulan Lojistik Merkez ölü yatırım olarak doğdu. Rantabl kullanılamadı.
Beş… Yine Türkoğlu’ndan gidelim; Başkan Osman Okumuş çok çırpındı, dillendirdi. Türkoğlu-Nurdağ arası sıcak asfalt yüzü görmedi. Nurdağı’ndan Maraş sınırlarına mı giriyorsun, köye mi, belli değil. Dile getirdin mi?
*
Sevgili Mehmet Gürdal gazetecilere akıl, ders ve ayar vereceğine, nasıl gazetecilik yapmamız gerektiğini hatırlatacağına, bizlerin sürekli milletvekili Karatutlu’yu gündeme taşımak gibi bir mecburiyetimizin olmadığını bilmesi gerekiyor.
İşimiz gücümüz bu mu olmalı? Zaten yeteri kadar haberleri giriyor, yorumlanıyor. Daha fazlasını istemek senin işgüzarlığından başka bir şey değil azizim!
Maraş bir tek sizin etrafınızda dönmüyor!
Sonra hangi bir gün gazetecileri ziyaret edip, ‘Haliniz nicedir, mücbir sebebin uzatılması hali ile aranız nasıl?’ diye sordu mu, bir basın toplantısı düzenleyip gazetecilerin de dertlerini dinledi mi?
Kusura bakma, ‘Kuru kuru gadanı alim, takır takır yoluna ölim!’
Yok öyle bir dünya!