Amik Ovası, Gavur Dağı ve Ahir Dağı üçgeninde, deprem bölgesinin merkezinde, tuhaf duygular ve düşünceler içindeyim.
Hayalet kasabaya dönmüş şehrin apartmanlarına bakarken, her evin ayrı ayrı hikayelerini düşünüyorum zaman zaman. Perdelerine, tek tük yanan avizelerin etrafa yaydığı ışıklara bakarken, uzak bir yaz gecesi aklıma geliyor, neşeli insanların kahkahalarını duyar gibi oluyorum, bir zamanlar bu evlerde yaşayan.
Sonra uzun gecelerde peş peşe yakılan sigaraların dumanında, ‘bir selam sal sabah olsun’ diyen Kıvırcık Ali'nin sesinde, depremde yakınlarını kaybetmiş insanların, bıçak yarası gibi, tesellisi olmayan acının sızısına karışıyor yüreğim...
*
Toptancı bir zihniyetle herkesi suçlamak istemiyorum ancak milletvekili olmak isteyen o korkunç kalabalık listedeki insanların isimlerini okuyunca ve hala hiç birşey olmamış gibi, sanki Maraş için çok iyi icraatler yapmışlar da, yarım kalan projelerini tamamlamak için, vefa ve sadakat örnekliği yapacaklarmışçasına, peş peşe sıralanmış isimleri okuyunca bir daha anladım, bizden adam olmaz.
Yine aynı isimler, yine aynı vizyonsuz zihniyet...
Kişisel özgürlüğünüzdür, buraya karışmıyoruz da arkadaş, siz zaten seçilmiştiniz.
Ne perfect Müslümanlar olduğunuzu ispat etmek için AKP'den aday olmuştunuz ve bazınızı bu halk seçmişti.
Hiçbir şey yapmadınız.
*
Kuran'da Allah'ın direkt söylediği bir hakikat, bir olgu vardır. Başınıza gelen iyilikler benden, kötülükler sizin kendi ellerinizle ettiklerinizdir der.
Dünyadaki kötülük probleminin de en net cevabıdır aslında bu kuranî cümle.
Kötülükler, onları bizim durdurmamız içindir; ya müdahil olarak, ya kanun yapıcı olarak ya da iyiliği vaaz ederek. Hiçbir şey yapamıyorsan, bazen tek bir soru sormak, neden demek, ya öyle değilse diye sorgulamak bile sağlam bir ahlak yapısını gösterirken, kişinin vicdan ve aklına ne denli bağlı yaşadığını ispata getirir.
İmtihan da budur zaten.
Hayatın doğal akışında meydana gelen kötü olarak nitelediğimiz yanlışı durdurmak için gösterdiğimiz erdem bizim imtihanımızdır.
Milletvekili olmak istemenin arkasındaki motivasyon, bu olsaydı şayet, bazı ispatları olması gerekti.
Olmadı.
Hiçbir ispat yok.
Sizlerin ne denli mümin, Müslüman, muttakîler olduğunuzun ispatı, bu şehrin her türlü ihtiyacının karşılanması, insanların huzur ve güven içinde, memnun, mutlu yaşamalarını destekleyici refah düzeyine ulaşmak için yapılması gereken faaliyetleri organize ederek veya buna ön ayak olarak, icraatleriniz ve ürettiğiniz/ürettirdiğiniz değerlerle insanî kalite sergilemekti ki İslamın kalitesi ortaya çıksındı.
Olmadı.
*
Dahası, Maraşlılar olarak bizler, deprem felaketinin ardından yaşanan yetersizlikten dolayı acaba bazılarınız istifa etme erdemini gösterir mi diye bir umut beklerken, istifa beklediğimiz isimlerin milletvekili olmak için birbirine dirsek atarcasına ön sıraya geçme mücadelesi veren kişilerin aday listesinde olduğunu duymak...
Ne diyeceğimi bilmiyorum...
Seçime çeyrek kala, depremin ardından elimizde hayalet kasabaya dönmüş bir şehir, hasar tespitleri bir türlü tamamlanmayan yüzlerce ev, harabeye dönmüş sokaklar, yıkık dökük işyerleri, Maraş'ın hiç bir yardıma ihtiyacı yok diyen vekiller, gamsız belediye başkanları, gasp edilmiş araziler, soyulup soğana çevrilmiş kurumlar, üç kuruşluk rant için ağzının suyu akanlar, kırık dökük hayatlar ve tekrar hayata nasıl- nereden tutunacağını bilemeyen insanlar var.
*
Elhamdülillah, Müslüman şehrimizin, Müslümanlığının görüntüsü şu an bu durumda yani dinin Maraş'tan görünen yüzü bu.
Dinin görünen yüzü, toplumun aydınlanması, yapılan işlerin sağlamlığı olması gereklidir, İslam tandanslı bir partiden milletvekili adayı olmak değil. Heyhat!
Biz adam olur muyuz?
Bilmiyorum adam olur muyuz lakin bu isimlerle Maraş yeniden inşa edilemez, ayağa da kalkamaz.
Kalın sağlıcakla.