Evet, çürüdük. Kokuştuk, mide bulandırmaya başladık.
X, Instagram gibi platformlar üzerinden talep eden kişiler için sahte diplomalar mesleki yeterlilik belgesi gibi pek çok evrak havada uçuyormuş. Haberler söylüyor.
Bastır parayı, bul karayı misali, istediğimiz herhangi bir üniversitenin istediğimiz bölümünden mezun olabiliyorsunuz. Elbette yüklü ödemeler karşılığında. Yoksa adama beleş öpücük bile vermezler. Tamamen garantili, iletişime geçilen kişiler belgelerin tamamen onaylı olduğunu iddia ediyor.
Kalkıp da belgelerin fiyatını yazarak kafanızı şişirmek istemem. Varsa paran, bastır, diplomanı, etiketini al. Güle güle kullan. Bak, ne kadar kolay. Ne gerek var o kadar sene dirsek çürütmeye, aileyi sıkıntıya sokmaya. Baban da zenginse, varsa üç beş kuruşu, mezun olup çıktın. Hadi, hayırlı olsun.
İstersen yüksek lisans da yaptır, doktora da.
*
Gazetelerde, televizyonlarda haberleri, tartışma programlarını izliyorken, midem bulanıyor, iğreniyorum, kusacak gibi oluyorum.
Benim burada değinmek istediğim konu başka. Konu, artık bunu konuşacak kadar yüzsüz olmamız. Dolandıran kişinin yüzünün hiç kızarmaması. Olayın ortaya çıkış şeklinden bahsediyorum.
Sahte diplomayı para vererek satın alanlar, yani işyerlerini dolandıranlar, şikâyet sitelerine yorum yazıyor. Çünkü parayı ödüyorlar, ancak diplomaları kendilerine ulaşmıyor.
Şikâyetlerinde, “acil diploma teslimatı bekliyorum, işimi kaybetme riskiyle karşı karşıyayım” yazabiliyorlar örneğin.
Çürüdük zira.
*
Bu tür üçkâğıtlar zeka göstergesi olarak kabul edilir oldu. Ne okuyacağım, ne sınava girip, onca insanla birlikte ter dökeceğim öyle değil mi?
Veririm parasını, alırım diplomayı.
Zaten üniversiteyi kazansam ne olacak, çıkınca beni hazır iş mi bekliyor.
Çürüdük, o yüzden utanmıyoruz. Utanmıyoruz derken, tanıdığım, karşılaştığım üst düzey insanların, özellikle bürokrat, akademisyen, başkan v e tüm meslek kuruluşlarını temsil eden kimselerin diplomalarına kuşku ile bakar oldum.
Ben de mi üç beş kuruş kıstırsaydım adamlara, hayatımın son demlerinde bir profesör olsaydım, fena olmaz mıydı, olanlardan nerem eksikti, benim kafam kel miydi?
Kendi aklımdan bile şüphe ederken, Kendi diplomamdan bile kuşkulu hale geldim!
Vay be, vay anasını sayın seyirciler!