2025-10-30 07:08:38

Yaşasın Cumhuriyet

Gencay FİSKECİ

30 Ekim 2025, 07:08

Beldede seçim oldu. Oğul, öfkeyle içeri girdi, elindeki sonuç kâğıdını masaya vurdu. “Diğer aday altın dağıttı, herkes bir şey vaat etti… Sen sustun! Hiçbir söz vermedin, o yüzden kaybettin! Geleceğimizi mahvettin!”

Baba, sobanın önündeki sandalyeye oturdu. Bir süre sustu, sonra çayından bir yudum aldı.

“Evlat,” dedi sessizce, “Bir hikâye anlatayım sana.”

Bir zamanlar bir kral varmış. Gece sarayda gezerken, karların içinde dimdik duran muhafıza bakmış. Elleri morarmış, nefesi buhar olmuş.

‘Üşümüyor musun?’ diye sormuş kral, merakla. Muhafız başını dik tutmuş.

‘Alışığım, sayın kralım,’ demiş gülümseyerek. Kral iç geçirmiş. ‘Olsun, yine de sana sıcak tutacak bir elbise getirmelerini emredeceğim,’ demiş.

Sonra pelerini savrularak içeri yürümüş. Ama o gece kraliyet salonunda konular, ziyafetler, şarkılar birbirini kovalamış. Kral, bir anlık merhametini unutmuş. Ve nöbet yine uzun, soğuk, sessiz geçmiş.

Sabah olduğunda, karlar arasında hareketsiz bir beden bulmuşlar. Donmuş ellerinde bir parça kömür, duvar taşına titreyen bir yazı kazınmıştı:

“Soğuğa alışkındım… Ama senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü.”

Baba, sobanın alevine baktı.

“İnsanlar soğuğa, yoksulluğa, hatta zorluğa alışır evlat,” dedi. “Ama tutulmayan vaat, insanın içini öldürür.” Sonra ekledi:

“Bu ülkede neler vaat edilmedi ki... Umut dağıttılar, ekmek sözü verdiler, adalet dediler, huzur dediler... Ama her seçimden sonra sokaklar yine aynı kaldı. İnsanlar soğuğa alıştı... Ama bir şeye alışamadı: kırılmış umuda.”

Bir süre sustu, gözlerini oğluna dikti: “Ben kimsenin umudunu kırmadım oğlum. Çünkü ben kimseye yalan bir sıcaklık vaat etmedim. Benim sözüm, sobadaki ateş gibi: az, ama gerçekti.”

Oğul sinirle yumruğunu sıktı. “Baba! Senin yüzünden geleceğimiz mahvoldu! Sen burada hikaye anlatıyorsun!”

Baba sesini yükseltti; “Evlat… Eğer senin geleceğin bu küçük belde başkanlığına bağlıysa, iyi ki kaybetmişim.”

Sonra sobaya bir odun attı, gözleri uzaklara daldı:Atatürk bu millete vaat vermedi oğlum. O, sorumluluk hatırlattı. ‘Size vereceğim’ demedi, ‘Beraber kuracağız’ dedi. Ben de öyle yaptım. Belki kaybettim… Ama onurum üşümedi.”

Sobanın alevi camda parladı. Baba ekledi: “O yüzden bu milletin en büyük zaferi, bir seçim değil, 29 Ekim’dir. Çünkü o gün bir vaat değil, bir inanç kazanmıştır.”

*

Tabi ki yukarıda okuduğunuz ibretlik hikaye alıntı. Tam da 29 Ekim Cumhuriyete bayramına denk geldi.

Millet olarak ümidimizi yitirmemeli, devleti ve milleti her şeyin üzerinde görerek daha güçlü yarınlar için adımlar atmalıyız.

Yaşasın Cumhuriyet!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.