banner1572

Aslında aşağıda okuyacağınız yazı, çok aylar, hatta birkaç sene önce yazıldı. Lakin siteye girmeye bekleyen yazı o kadar çok ki, fırsat olmamış bu da arada kaynamış gitmiş ve fakat güncelliğini yitirmemiş.

Konut fiyatlarının hızlı yükselişinin sebebi talep patlaması değil… Enflasyon kaç? İnanırsan yüzde 20’nin azıcık üzerinde. İnşaat maliyeti yılsonu itibarıyla yıllık yüzde 50’ye yükseldiği yazılıp konuşuluyor… Tabi piyasanın, halkın enflasyonu bu. TÜİK’in değil. TÜİK düşük gösterse de, inananı yok. Ona bakarsan emlak sektörü de güllük gülistanlık. Zannedersin emlak piyasası cennetten köşe.

O da eskidi, ne dediğini zaten bilmiyordu, Nureddin Nebati’ye bakarsanız, şehir merkezlerindeki en yüksek kira 1.261 lira. Yapma sayın bakan, bu rakama kümes, ahır bile vermiyorlar artık. Nerede ise hayrına söyle de gidip orada oturalım!

Aklımızla dalga geçme bizim!

*

Özellikle çimento… Yüzde 300'e yakın zam yedi… Haliyle bu durum fiyatlara da yansıyınca neredeyse maaş ile ev almak imkânsız hale geldi. Demir ve işçilik de buna ilave edince, bu sektörü besleyen alt sektörlere de yetişmek mümkün olamayınca, bırakın konutu, kümes almak bile mucizelere kalmış.

Artık normal bir ailenin oturabileceği 2+1’ler bile 2-2,5 milyonun üzerinde rakamlarla anılıyor, alınıp satılıyor.

*

Tamam, inşaatın iyi gitmesi yanında onlarca sektöre gelir kapısını açıyor.

Türkiye'nin büyüme hızına ivme katıyor. Bunlar da hep güzel… Yine de bir şeyler yanlış gidiyor.

Zira faizlerin bir artması ile bir kontrolsüz düşmesi (50 puanda kaldı, şimdilik sabitlendi) sebebiyle hikâye çift yönlü değişti. Hem sermayenin getirisi arttı hem de kredi faizleri yükseldi, sonra da mucize kabilinden düşüverdi… İnşaata yatırım yapacağına faize koysa daha mı fazla kazanır acaba? Merkez Bankası faizleri düşürse de, piyasa pek tınlamıyor. Özel bankalar zaten kredi vermemek için bin dereden su getiriyor. Kaldı ki bu ortamda memurun, işçinin kredi çekip konut edinmesi hayal.

Emekli desen, dikiş tutmaz yama haline geldi.

*

Zira maliyetlerin coşmasıyla hele müteahhit arsayı pahalıya alıp projeye girdiyse büyük sıkıntı… Konutun en önemli müşteri kitlesi zar zor ayakta duruyor. Harcanabilir geliri artmayan hatta azalan geniş toplum kesimlerinin konuta talebi kısıldı…

Bankalar krediye doyduğu için muslukları kesti. İştahları kalmadı. Haliyle bu durum hem nakde dönüşü hem de satışları yavaşlattı.

*

Oysa konuta olan yüksek talebin ve fiyatların artışlarının başlıca sebebi ihtiyaç değil, Türk Lirası'na olan güven kaybı nedeniyle sektörün yatırım kalemine dönüşmesiydi.

Suni olarak yönlendirilen alternatif piyasaların kötü getirileri nedeniyle finansal birikimlerini konuta yönlendiren geniş bir kesim harekete geçti.

İnşaat işinin göbeği Onikişubat ilçesinde kayıtlı müteahhit sayısı herhalde 2  binin üzerinde… Doğukent tarafında kaç tane var, bilinmiyor.

Aklı yetenler, bu sektörün içinde olanlar bütün Avrupa kıtasında müteahhit sayısının 25 bin civarında olduğunu gösterse de, nüfusun Türkiye ile aynı olduğu Almanya'da müteahhit sayısı 3 bini geçmiyor.

Peki, tüm Türkiye'de kaç müteahhit var? Sıkı durun; 350 bin! Tarlada yetişse, verimli olmaz böylesine… Alıcısı olsa dünyaya ihraç ederiz, paraya para demeyiz.

Tamam da, deprem sonrası bırakın konutu, ahır, kümes, baraka yapacak müteahhit kadı mi, yok. Olanları içeri tıktılar, kalanlar da iş almaya korkar hale geldiler.

Dedim ya, şimdi o müteahhitlerden eser kaldı mı, hayır! Çoğu tutuklu, asıl sorumlu olanlar dışarıda, cirit atıyor, keyif çatıyor! Belediyeler, yapı denetim vs.. Ama merak etmeyin, artık devlet, artık yargı onlara da dokunacak!

*

İnşaat çok daha az sermaye gerektiren, çabuk sonuç verebilen, normal şartlarda bir yatırımın 15 yılda getirdiği geri dönüşü, 3-4 yıla indiren bir plasman… Gerçi bakakal dükkânı gibi açılınca, sermayesi de olmayınca, bir masa, bir sağa sola götürecek araba, bir de dükkân. Ahım şahım olmasına da gerek yok. Sekretere de…

Yandaşlar için sorunu bir yolla hallediyorlar… Büyükleriyle TOKİ'yi ortak yapıyorlar. Ya kalanlar? Fiyatların da yükselmesiyle adeta debeleniyorlar…

*

Bir de şu son senelerde zuhur eden ….EVİM’ler vardı, gerçi bir çoğu kapanıverdi. Bu finans kuruluşlarının BDDK’da teminatı olmayınca, güvenirliliği bulunmayınca, geçmişte çok sayıda mağdur yarattılar. Düşünün, faizsiz, kredisiz, teminatsız üstelik de gazoz parasına otomobil ve ev veriyorlar. Bu paralarla kimse kimseye öpücü k bile vermezken, bu …evim’ler mantar gibi, pıtırak gibi çoğalınca, milletin de aklı gitti, müteahhitler bile neredeyse müşteri duasına çıkıyordu.

Ve bankalar… Güneşli günde şemsiyesini ödünç verip, yağmurlu günlerde geri isteyen finans kuruluşları. Para babaları…

Şu anda elinde en çok konutu, fabrikası, işletmesi olanlar, bankalar… Batık kredilerini hesaplamaya çalışıyorlar. Müteahhitlerin içine düştüğü inşaat çukurundan halen çıkamıyorlar.

Yine de mevcut hükümetin inşaat aşkı kolay kolay bitmez. Sorun bu iş kime yarar?

*

Müteahhitler Birliği var şahsım şehrinde. Adını unutmadıysam, Mehmet Kaya…

Çok zaman önce telefon açtım, yanına gittim, “Bak böyleyken söyle, sektör can çekişiyor, müteahhit arkadaşlarınız eski günlerini çok arıyor. Çoğu kaçıp gitti, çoğu battı, bir kısmı da hapislerde yatıyor, birikimlerini korsan, kaçak, yeteneksiz müteahhitlere kaptıranlar perişan.  Gel, canlı yayınına katıl, vatandaşı bilgilendir!” dedim.

Önce ha dedi,dedi, yes dedi, tabi dedi, okey dedi, olur dedi, tamam dedi, sonra aklına ne düştüyse, kim ne dediyse vazgeçti. Türkçesi cesaret edemedi.

Ama başkan mı, başkan!!!!!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1413

banner1560

banner1574

banner1575