Sosyal medya dediğimiz iletişimi sevemedim bir türlü. Bu bakımdan, ne face’den anlarım, ne tweet’lerden.

Face’ye sadece köşe yazılarımı ve arada sırada birkaç özel haberimi koyarım. Çokça da spor haberleri, kamuoyunun ilgisini çektiği için esirgemem okurlarımdan.

Zira günümüzde, bu işe bulaşanların, tiryakisi olanların, hastalık nöbetine girmiş gibi hastası kesilenlerin başlarına nelerin geldiğini ulusal gazetelerde okumuyor değiliz.

Bir de takma isimle çıkıyorlar karşınıza. Şebeke mi var ne?

Takma isimle atılan mailler, tweetler, mesajlar ise açık ve çok tehlikeli olabilecek potansiyele sahip suçlar aslında. Bunu yapanlar, suç işlediklerinin ve işleyeceklerinin farkındalar tabi. O sebeple takma isimlerin arkasına sığınıp, veryansın ediyorlar. Çünkü her türlü manipülasyonu yapabilecek konumdalar.

Sevmediklerine, lanet ettiklerine, kin beslediklerine, düşman hissettiklerine, nefret ettiklerine, gıcık olduklarına, öfke duyduklarına…

Siyaset de ana mesele tabi.

Ya bendensin, ya kara toprağın mizahi…

 

SOSYAL MEDYADA HERKES MASKE TAKMIŞ

 

İnsanlar gerçek yüzleriyle yazışmıyor, görüşmüyorlar sosyal medyada.  Maske takan takana. Bunu o kadar ileri götürenler de olmuyor değil. Neticede yuvalar yıkılıyor, cinayetler işleniyor, aile faciaları kapıya dayanıyor, toplum geriliyor, gençlerin hayatı kararıyor.

Yalanlara sığınmış, heyecan ve macera olsun diye yalan ve hile bulaşmış mesajlar, atılan tweetler neticesi aldatmalar, kandırmalarla beslenince, gazetelerin üçüncü sayfalarına gün doğuyor böylece.

İşin bir başka garip yanı, takma isimle soysal medyada dolaşanların hangi bilgisayar kayıtlarından bu işlemi yaptıkları ortaya çıkabiliyor.

Bazı uyanıklar, art niyetli kimselere karşı caydırıcı ve kesin tedbirlerin alınması lazım.

Şu Gezi Parkı olaylarını hatırlayın, bu meseleye ilişkin yurtdışından bir milyona yakın tweet atıldı. Suçun hangi boyutlara varabileceğinin göstergesi bu rakam.

Adam devlete karşı suç işliyor.

 

ÖZGÜRLÜKLERİN DE BİR SINIRI VAR!

 

Özgürlük diyorsunuz, tamam… Sonuna kadar haklısınız ve yanınızdayız. Lakin, özgürlüklerin zedelenmeden ve var olan özgürlüklerin kirli emellere alet edilmeden kullanılmasıdır önemli ve aslolan.

Ülkenin huzura ve asayişe ihtiyacı var. O sıralar duygusal taşkınlıklarla o ifadeleri kullanmış olsanız bile, hedef haline geldiğinizin farkında mısınız? Çünkü ifadeler hatalı, abartılı ve suça meyyal olabiliyor, hatta suç teşkil edebiliyor.

Zira insanlar, takma isimlerle suç işlemeyi seviyor ve bunu alışkanlık haline getirdikleri gibi, özgürlük olarak algılıyorlar.

Bu özgürlük değil, düpedüz sahtekârlıktır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol