banner1483

Günümüzde artık değişime uyum sağlamak ve geleceği öngörebilmek yeterli değilken, yeni çağın, yani günümüzün insanlarından beklenen vizyon, geleceği inşa etmek açısından önem arz ediyor.

Zaman ve şartlar ne olursa olsun, yaşanılan şehirlerin ruhunu, rengini, doku ve kokusunu mükemmel özümseme yanında, geleneklerine önem veren, geçmişini unutmayan ve geçmişiyle kendini sorgulamayı ar saymayan insanlara ihtiyacımız var.

Kendini sorgulayanın şehrini ve sorunlarını da sorgulaması, mercek altına alması, sorunlarının çözümü noktasında birer etken iken, mesleğini, kariyerini, yeteneklerini bu şehre adayan kimseler geleceği inşa edecek.

Kimi kast ediyorum, kimi işaret ediyorum, tabi ki Serdar Erdoğanyılmaz’ı…

*

Hukukçu, inşaat mühendisi, yazar ve yorumcu. Amiyane tabirle, bir koltukta birden fazla karpuz taşıyabilen ama o kadar da mütevazı, kalendir bir arkadaşımız Serdar Bey.

Gönül adamı dersem iki kelimeyle O’nu özetlemiş olurum aslında.

Hafta başında, değerli partnerim, KAGİD Başkanı sayın Neşe Yıldızhan ile birlikte sürüdüğümüz KENT KULİSİ’nin konuğu oldu sayın Erdoğanyılmaz. Şehrin sorunları ile dertlenen, inşaat mühendisi de olması hesabiyle mühendisliğin temel kurallarını çok iyi bilen, aynı zamanda da hukuk adamı kimliği ile başarı hikâyeleri yazan meslektaşımız canlı yayında sorularımızı cevaplandırdı.

İnsanların siyasetten soğuduğunu, yerlerde sürünen seviyeyi de göz önüne aldığımızda hatta nefret derecesinde irtifa kaybettiğini bilen arkadaşımız, eski ve yeni siyasetçileri kıyasladığında, iz bırakan isimleri sayma noktasında Ali Doğan ve Mehmet Sağlam’ı başköşeye oturttu.

Haklıydı da. 2010’dan öncekilerin ne izleri vardı ortalıkta, ne yüzleri.

Sayın Erdoğanyılmaz’ın en çok tedirgin eden ve üzen mesele, şehir insanı olarak kendi değerlerimize sahip çıkamama idi. Bunu, Mehmet Sağlam, Veysi Kaynak ve Mahir Ünal üzerinden örnekleyince, kendisine hak vermeden yapamadık.

Bu şehir siyasi hayatında ilk kez bir başbakan yardımcısı görüyor, ama yağlı güreş pehlivanı gibi sırtını yere getirmek için Maraş – Akara arasında bir karalama, bir iftira furyası, bir çamur atma kampanyasına dönüştürme çabaları, şimdiye kadar bize ne kazandırdı.

Onlardan, oturdukları koltuktan ve ünvanlarından yararlanmak dururken, şehrin âli çıkarlarına tahvile gerek duymak isterken, dosyaları, isimsiz mektupları, telefon trafiğini şehir milliyetçilik zannettik.

Serdar Bey’i üzen bu zihniyetti.

*

Milletvekiliydi, Bakandı, belediye başkanı derken, söz döndü dolaştı, Tarım ve Orman Bakanlığına getirilen hemşehrimiz sayın Prof. Dr. Vahit Kirişçi’ye geldi. Kirişçi’nin zor bir dönemde bu görevi üstlendiğine hemfikirdik.

Elinde sihirli değnek yoktu. Daha koltuğa yeni oturmuştu. Yüksek Ziraat Mühendisi olan, senelerin akademisyeni, siyasetçisi, (ki 2 dönem AK Parti Adana milletvekilliği yapmıştı) gönül adamı (O’nu 44 senedir tanıyan biri olarak yazıyorum) ülke tarımı için bir umut adamı olarak Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanmıştı.

Zamana ihtiyacı vardı. Oysa biz sabırsız milletiz, istiyoruz ki Alaaddin’in sihirli lambası dokunuşu ile her şey birden bire mükemmellik arz etsin, oluşturulacak tarım politikası ile işler rayına otursun, ülke tarımdan ötürü rahat nefes alsındı.

Bu hepimizin ortak dileği, temennisi olurken, sayın Serdar Erdoğanyılmaz, Bakanımız sayın Kirişçi’ye sahip çıkılması noktasındaki düşüncesinde haklıydı.

*

Sabırla koruk üzüm olurmuş. Neşe Hanım da Gaziantep’i her demde ve fırsatta örnek gösterilmemizi tasvip etmese de, şehir milliyetçiliği ve değerlerine sahip çıkma meselesinde takdir ettiğini belirtiyor, bu gerçeği bize onaylatmak istiyordu. Bırakın onayı, altına imzamızı atıyorduk.

*

Mesele siyasete geldiğinde, yerel yönetimleri masaya yatırdığınızda, basında, adli camiada, iş dünyasında, inşaat sektöründe ve bürokrasi cenahında ziyadesiyle karşılığı olan, bu şehir için bir fırsat, bir şans ve bir ihtiyaç olduğunu düşündüğümüz sevgili Erdoğanyılmaz ile yayın yapmak keyifli bir işti.

Donanımlı, dedim ya, bu şehrin rengini, kokusunu, dokusunu ve gelenekçi yanını çok iyi özümseyen, tahlil eden, bunu da herkesin yaşam biçimi olarak benimsemesini isteyen bu dost insan, muhtemel bir seçimde milletvekili olmayı düşünmediğini söylese de, ‘görev istenmez verilir’ mantığından hareket ettiğimizde, üstelik de toplumun tüm katmanlarında karşılığınız da varken, ‘yok’ demek, ‘işim olmaz’ demek insanların üzerinize yüklediği misyonu elinizin tersi ile kenara koymanız, bazen elinizde olmayabiliyor.

Serdar Bey bu şehir için gerekli bir isim, önemli bir figür.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol