Adamın birinin arabasının lastiği tam da tımarhanenin önünde patlar. Adam arabasını kenara zor yanaştırır. Sonraki işlem malum. Kriko, stepne, bijon anahtarı ve derken tekeri söker.

Söker ama söktüğü 4 adet bijon yuvarlanıp, yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, ağır. Adam ne yapacağını şaşırmış halde şaşkın şaşkın çevresine bakınır. Çaresiz bir şekilde kaldırıma çöker.

Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıkları arasında izleyen bir deli seslenir:

“Ulan salak, sen ne yapıyorsun orada öyle!”

Adam çaresiz:

“Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm, onları çıkartmaya çalışıyorum” der.

Deli fikrini söyler: “Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkart, hepsi de 3 bijonlu olsun. Seni lastikçiye kadar götürür, idare edersin!”

Adam hayret eder. Haklı bulur akıl vereni. Hemen denileni yapar ve sonra da akıl hastanesindeki deliye seslenir:

“Senin ne işin var tımarhanede!”

Cevap müthiş gelir:

“Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil”

*

Başladık, hadi bismillah deyim devam edelim. İyi gidiyoruz fıkralarla. Nasıl, sizler de beğenerek okuyor musunuz? Yoksa, ‘Editör kafayı yedi, yazacak konu bulamıyor, fıkralarla günü geçiştirip, bizi kandırıyor!’ diyor musunuz?

Şimdide feministlerle ilgili bir fıkra size.

Feministler toplanıp bir karar almışlar.

Demişler ki, ‘Gidip kocamıza diyeceğiz ki, bundan sonra kendi bulaşığını, çamaşırını kendin yıkayacaksın. Ben artık karışmayacağım’

Neyse, orada bizi temsilen bir de Türk kadını varmış. Toplantıda alınan kararı bir tarafa yazıp memleketine d önmüş.  Aradan 6 ay geçince, yeni bir toplantı yapmışlar.

Başkanları alınan en son kararın uygulama sonuçlarını sormuş herkese.

Alman kadın; “Gider gitmez kararı hemen kocama bildirdim. Bundan sonra kendi bulaşığını kendin yıkayacaksın. Ben hiç karışmayacağım dedim. Bir gün bir şey görmedim, ikinci günü bir şey görmedim. Üçüncü günü bir de baktım ki, kocam bulaşıkları ve çamaşırları yıkamaya başlamış.”

Fransız kadın; “Gider gitmez kararı hemen kocama ilettim. Bundan sonra kendi bulaşığını kendin yıkayacaksın. Ben hiç karışmayacağım, dedim. Bir gün bir şey göremedim, ikinci günü de bir şey göremedim. Üçüncü gün bir de baktım ki bulaşıkları yakamaya başlamış.”

Sonra bizim Türk kadına gelmiş sıra. “Aldığımız karar icabı, gidip kocama bundan sonra bulaşığı benim yıkamayacağımı, o devrin bittiğini, kadın erkek eşitliğinin artık egemen olduğunu söyledim. Bir gün bir şey göremedim, ikinci gün bir şey göremedim, ancak üçüncü günü sol gözüm yavaş yavaş görmeye başladı.” demiş.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol