banner1482
Öne Çıkanlar MÜFTÜ İMRAN KILIÇ ADAY ADAYI OLDU GÜNEŞ PETROL HAYIRLI OLSUN! SARIYERDE KALDI MODERN SAĞLIK MERKEZLERİNE KAVUŞACAK MST MARKA KAZICI YÜKLEYİCİLER TERCİH EDİLİYOR

Bu haber kez okundu.

PİYASANIN UMUDU İNŞAAT SEKTÖRÜDÜR
 Uzun yıllar ticaretin içinde olan bir aileden gelen, bugüne kadar çok farklı alanlarda perakende satış mağazacılığı yaptıklarını, 2003 yılında şirketimizi kurduklarını ve bugün itibariyle hazır beton imalatı, otomotiv alım satım işi ve öğrencilere yönelik yurt pansiyon işletmeciliği yaptığını söyleyen siyasetin tanınmış ismi Ecz. Hamit Bülent Eken, yurt pansiyon işletmeciliğini kar amaçlayarak girdikleri bir sektör olmadığını söyledi.

Afşin’de yeni faaliyete geçen meslek yüksek okuluna özellikle dışarıdan gelen öğrencilerin barınma problemlerini gidermek ve ilçemizde bulunan meslek yüksek okulumuzun daha cazip olması için yaptıkları bir yatırım olduğunu işaret eden Afşin ilçesinin tanınmış siması Hamit Bülent Eken, halen 100 öğrencinin yurt imkanlarından faydalandığını belirterek, diğer iştigal konusu olana hazır beton sektörü için de; “Afşin Elbistan Ekinözü Nurhak Göksun ilçelerini kapsayan bir bölgede yapı denetim standartlarına uygun hem yüksek kalitede ürün hem de zamanında hizmet anlayışıyla, geniş araç ve ekipmanlarımızla çalışmaktayız. Özellikle Kahramanmaraş’ın kuzey ilçelerindeki konut sektöründeki hareketlilik beton ve inşaat malzemeleri satışlarını artırmaktadır. Türkiye genelinde olduğu gibi bu bölgede de inşaat sektörü piyasaları canlı tutmaktadır.

Yine aynı şekilde otomotiv işimizde de geniş bir bölgeye hitab edecek şekilde özellikle ikinci el araçlar konusunda uzun yıllardan bu yana faaliyet göstermekteyiz” dedi.

Bölge ekonomisi ve sorunları düşüncelerini açıklayan Eken, yaşadıkları bölge olarak kentin kuzeyine düşen coğrafyasıyla iklimiyle ve ekonomisiyle merkezden farklılık gösteren bir konumda olduğunun altını çizdi, sonra da; “Afşin - Elbistan ovası genişliği ve verimliliği bakımından Türkiye’nin 4. büyük ovası. Akarsu bakımından zengin olan bölgemizde acilen gölet ve sulama barajı çalışmalarının yapılması gerekliliğine inanıyorum. Tamamlanan Adatepe Barajında su tutulmaya başlandı. Kanalet ihalesinin de biran önce yapılarak sulamanın yapılması aciliyet taşırken, tarım politikalarının güncellenmesi ve bölgesel olarak ayarlanması gerekiyor. Çiftçilerimiz yeterli bilinçle tarım yapmıyor. Bakanlık olarak ekonomik katkısı fazla olan yeni ürünlerin tanıtılması ve aynı zamanda mevcut ürünlerin geliştirilmesi ve planlamasına yönelik çalışmaların hazırlanması gerekmektedir. Sonuçta bölgemizin temel ekonomisi tarım yapan insanlara dayanmaktadır” diye konuştu.

EKONOMİNİN TEMELİ GÜVEN, İSTİKRAR

Eken, sanayisi gelişmemiş olan kuzey bölgesinin devasa OSB’ye taş çıkaracak kadar büyük ölçekte iki Termik Santrali ve açık işletme kömür sahaları mevcut olduğunu belirterek;  “Çalışan sayısının fazla olması ve ekonomik girdiye olan katkısı yadsınamaz oranda büyüktür. Türkiye’nin toplam enerjisinin %8’lik dilimini karşılayan Afşin- Elbistan termik santralleri bölge insanımız için ekonomik anlamda büyük önem taşımaktadır. Fakat ekonomiyle beraber çevresel zararların göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Acilen termik santrallerimizde çevreye ve insana zararlı olan atıkların ve zehirli gazların ıslahı konusunda çalışma yapılması ve zararın en aza indirilmesi gerekmektedir” ifadesini kullandı, ülke ekonomisini de değerlendirirken, ekonominin temelinin güven ve istikrara dayandığının altını çizdi.

1994 ve 2001’DE KRİZLER YAŞADIK!

Türkiye’nin uzun yıllar ekonomik olarak hep sıkıntılı dönemlerden geçtiğini işaret eden Eken, sözlerini şu cümlelerle tamamladı; ”Ülkemizin şuana kadar tamamen yerli olan bir ekonomi politikası olmamıştı. Koalisyon hükümetleri ile istikrarsız bir siyaset hüküm sürmüştür. Çok hassas dengeler üzerine kurulu olan ticaret ve iş dünyası ise uzun yılların birikimini küçük krizlerde bile kaybedebiliyorlardı. Ticaretin içinde olan bir aile şirketi olarak bu sıkıntıları özellikle yakın tarihimizde 1994 ve 2001 krizlerinde yaşadık. Bir gecede iflasların eşiğine geldik. Bunun faturasını da millet olarak hep beraber ödedik.  

IMF ile yapılan anlaşmalarla ülke borçlandırılarak ekonomik ve siyasal politikalarda söz sahibi olanlar yerli birikim ve kazançları gecelik repo, tahvil ve hazine bonolarıyla kazanç hanelerine geçiriyorlardı. Yüksek enflasyon ve yüksek faiz oranları dengesiz döviz kurları yatırımların önüne geçiyordu. Ve istihdama yönelik yatırımlar yapılamıyordu. Daha kolay olan emeksiz, zahmetsiz parayla para kazanılan bir ülkeydik. Neticede işsizlerin çoğaldığı, toplumsal buhranların arttığı kendine güveni ve saygısı kalmamış bir toplum haline gelmiştik.

Bu nedenle birçok platformda karşılaştığımız iş adamlarımızın her ne kadar siyasi görüşleri farklıda olsa, genel kanısı ülkemizdeki istikrarın ve güven ortamının devam etmesi yönündedir. Mevcut hükümetimizin 13 yıllık iktidarı döneminde geçmişte yaşanan olumsuzluklardan alınan derslerle daha sağlam daha bağımsız ve daha güçlü bir ekonomi politikası izlenmektedir. Bu da gerek bölgemizde gerekse ülkemizde daha hızlı ve sağlam büyümemize olanak sağlayacaktır.”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol