Bu başlıktaki sözcükler bir maniden alınma. Devamında ise, ‘girsem yârin koynuna, sarıldıkça tat verir’ olacak.
Herkes de kabul edere ki, dut bir şifa kaynağı. Vücudumuzun ilacı. Geçen ay itibariyle tüketimi tamamlansa da, kurusu ile pekmezi ile çok faydalı bir meyve. Onun için doğal eczane diyenler bile varken, bayanların cilt bakımında kullanılan mükemmel bir merhem olduğu iddiaları yeni değil.
Yerel anlamda, birçok eserlere imzasını atan meslektaşımız Bekir Doğan, son olarak ‘Dut’un faydaları’ isimli eserini çıkarttı.
Aroması nedeniyle dondurma sektörü başta olmak üzere, bugün birçok üründe kullanılan dutun birçok çeşidi var. Hepsinin de ortak özelliği, yararlı bir meyve olduğu.
Bizim birde ‘Urmu dutu’muz var. Meyveli dondurmanın sultanı olarak bilinir. Faydalarını anlatmak için sayfalara yetmez. En iyisi meslektaşımızın kitabını alıp okumak.
Bizim endişemiz, dut ağaç dikiminin azalması.
Oysa dut yetiştiriciliği teşvik edilmeli, kaplama bahçe kurulması sağlanmalı.
ORMAN ÜRÜNÜ DEĞİL, MEYVE AĞACI
Ne yazık ki dut ağaçları, kerestesi için ve kaldırım kirlettiği gibi taşlarını da oynatıyor düşüncesiyle kesiliyor.
Bunu yaparken dutun faydalarını göz ardı ediyor, sağlığımızı, geleceğimizi kesiyoruz, farkında olmadan. Dutun bir orman ürünü değil, meyve ağacı olduğunu unutuyor, dut ağaçlarını adeta katlediyoruz. Hem doğayı kıraca çevirirken, vücudumuzun en yararlı besini dutu ilaç listesinden çıkarıp atıyoruz.
Dutun beyazı, siyahı ve urmu çeşidi varken, beyaz dutun 15 ayrı türünün olduğu bilimsel açıklamalarla kesinleşirken, bu yararlı eseri bizlere kazandıran Bekir Doğan kardeşimize teşekkür ediyoruz.