Hani bir türkü var, ‘Mektup yazarım mektup, üzerini pullama, ben yazarken ağladım, sen okurken ağlama!’

Hepimizin oğlu-kızı var.

Allah yokluklarını vermesin, tırnaklarına taş  değmesin! Rabbim acılarını da göstermesin! Şunu da der Türk toplumu, ‘Evladın var mı, derdin var!’

Olabilir. Allah evladın da hayırlısını versin!

Şu da halk arasında yaygın söylenir, ‘oğlum var diye sevinme, el kızı koynuna girene kadar!’

Bak bu daha düşündürücü işte.

Şunun için yazdım bunları. Aşağıda okuyacağınız yazı aslında bir alıntı. Alıntı ama verdiği mesaj çok derin, çokanlamlı. Tabi anlayana, anlamak isteyene. Anne baba kadrini, kıymetini bilene.

Bilmeyenlere zaten sözcümüz yok!

*

Beni yürüyüşe çıkar oğlum, hâlâ güçlü bacaklarım var; yanında yürümek için asla yaşlı hissetmeyeceğim...

Beni evine davet et oğlum.

Hiç olmazsa pazar günleri; bir öğle veya akşam yemeği için.

Sizinle birlikte ve tatmin olmuş hissetmek için.

Benimle sevgiyle konuş oğlum.

Sabırsız olma, sinirlenme; biz yaşlılar, pohpohlanmayı, gülümsemeyi, kucaklanmayı severiz,  çocuklar gibiyiz...

Beni hayatından alma, benimle öfkeyle konuşma; Hâlâ net bir zihnim var, hâlâ geçmişin hatıraları var...

Gel, beni evimde ziyaret et oğlum.

Senden bir şey istemem; sadece senin varlığın bana huzur veriyor. Hayatım boyunca sana aşkla bakmaya devam edeceğim.

Beni üzgün ve yalnız bırakma, bana yorgunum diye yat deme oğlum. Gözlerinin içine bakıyorum. Susma benimle konuş.

Çok anlamlı cümleler kurmak zorunda değilsin. Sadece benimle konuş. Sesini hâlâ duyabiliyorken.

Baba ve anneye saygı gösteren herkese selam olsun!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol