Bir önceki yazımda kötü polisi oynayıp, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Buluntu’nun, koltuğa oturduktan sonra icraatlarından kesitler aktarmış, yerdiklerim, eleştirdiklerim olmuştu. Şunu da belirteyim, eleştiri hakaret değildir. Ki öyle bir niyetimiz olmadı, olmaz da.

Biz elma demesini de biliriz, alma demesini de.

Şu da bir gerçek, bu dönemde görev alan ister milletvekili olsun, ister belediye başkanları, ister sivil toplum kuruluş kanaat önderleri, hepsi de ateşten gömlek giydi. Zor bir süreçten geçerken hele hele…

Eleştirirken bazı hususları da belirtmemde yarar var, biz kimsenin arka bahçesi, payandası ve koltuk değneği olmadık, olamayız.

Kimsenin emireri, satılık kalemi, uşağı hiç olmadık. Kimsenin de reklamında, ilanında gözümüz yok. Hani bazı araçların arakasında yazıyor ya, ‘babam sağ olsun!’

Ne demek istediğimi anladınız siz…

*

Gelelim başkanın artılarına, Oda başkanı olarak üyeleri için çırpındığı eylemlere, söylemlere, icraatlara…

Biraz da şans işte, sevgili Buluntu derken deprem oldu akabinde. Yara mı sarsın, üyelerin sorunları ile mi uğraşsın, sanayinin kangrene çevrilen dertleriyle mi dertlensin.

Ama yılmadı, yorulmadı. Azimli ve kararlı adımlar attı, özellikle yeni sanayi siteleri için attığı adımları herkes takdir ederken, bizim de elimiz armut toplamadı.

*

Depremden hemen sonra, ciddi zarar gören Ticaret ve Sanayi Odasını boşaltıp, kadim dostu, Ticaret Borsası Başkanı Mustafa Narlı’nın kucak açması ve ‘buyur!’ demesi ile Borsa’ya taşınan Oda faaliyetlerini burada sürdürüyor.

Dostumuz Mustafa Narlı hayırsever olduğu kadar vefalı insandır. Bu muhteşem ikili depremzedelere Borsa’yı açtılar, yedirdiler, içirdiler, yatırdılar. Sıcak yuva, sıcak yemek ihtiyaçlarını giderdiler depremzedelerin.

Bu insani ve vicdani bir sorumluluktu. Alkışlıyorum.

*

Depremde herkes zarar gördü. Hepimizin hayalleri, birikimleri, umutları ve gelecekleri enkaz ile kimbilir nerelere götürüldü, döküldü. Acılarımız taze iken, Başkan Buluntu’nun yardımları başımıza kakan, bize lanetler okuyan basit zihniyetli insanlara verdiği tepkiyi alkışlamadım desem yalan olur.

Yardımların siyasi malzeme yapılması, Maraş halkına beddua edilmesi kabul edilemez. Bugüne kadar dil, din, ırk, mezhep, dünya görüşü ayrımı yapmadan yardıma ihtiyacı olan her coğrafyanın yardımına koşan büyük ve güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti varken, hadsizlerin, edepsizlerin siyasi şovu, iki paralık yardımı başımıza kakmalarına verdiği cevapta haklıydı.

*

Basın ile buluşması biraz daha erkene alınabilinirdi. Kamuoyunu bilgilendirmek adına, ki zaten kendisi basın dostu, basına ciddi destek ve önem veren tutumu ile o gün bizlerden on üzerinden on puan almayı başardı.

Zira konuşan insana ihtiyacı var şehrimin. Kimse konuşmayınca, bilgi kirliliği çamaşır makinasında bile temizlenemiyor.

Bir itirafta bulunayım, Salı günkü yazımda galiba biraz haksızlık etmişim. İcraatçı değil, ricacı bir STK kanaat önderi olarak, ‘emanetçi’ yakıştırmam şık düşmemiş, etik olmamış. Çatır çatır seçim kazanmış, 29 komitenin 24’ünü kazanmış bir başkana haddini aşan ifade olmuş. Beni uyaran dostuma teşekkür ederim.

*

Eski bakanlardan biri ile konuşulurken, masaya yumruğunu vururcasına, yüksek sesle ve büyük harflerle konuşması, neredeyse bakana fırça derecesine varan gür sesi kulaklardan silinmiş değil.

Dedim ya bizim, bizi temsil edecek, konuşacak, anlatacak kimselere ihtiyacımız var. (Şimdi benzer bir birlikteliği Ticaret Borsası Başkanı sayın Mustafa Narlı’dan bekliyoruz!)

Çünkü bu 2 Mustafa, sanayide, ticarette şehrimizin yükselen değeri, temsilcisi olmayı sürdürdükleri vakit, ki buna dair çaba da gösteriyorlar sanayi de ayağa kalkar, 6 Şubat’ta kıyameti yaşadığımız şehir de.

*

Allah yalanı sevmez, o gün Şairler Tepesi’ndeki basın buluşmasında konuşmasını, içerdiği konuları beğendim. Diksiyonu, performansı iyiydi. Mesafe olarak uzaktım kürsüye. Önce siyasiler gibi promter’den konuştuğunu düşündüm, sordum birine, öğrendim ki irticalen konuşuyormuş.

Düzgün cümlelerle şehrin kanayan yaralarına merhem olabilmek adına attığı adımları anlatırken, bunu görsellerle zenginleştirmesi ayrı bir güzellikti.

Şehrimize gelen bakanlara sanayicilerin sorunlarını anlatması gayet normal. Çünkü bu şehirde önce sanayi ve esnaf ayağa kalkmalı. Şehrin lokomotifidir sanayi. Ticaret de hareketlenmeli, özellikle inşaat sektörü güçlenmeli ki, şehir ekonomik, ticari ve sosyal anlamda çabucak ayağa kalksın.

*

Yeni sanayi siteleri, özellikle Tomsuklu OSB için gösterdiği gayret herkesin takdirini kazandı. 1.210 işletmenin yer alması ve 10 bin kişilik istihdam, şehirde işsizliğin önlenmesi hedefi tutar inşallah.

Savunma sanayiinde Kahramanmaraş önemli bir misyon üstlenecek. TUSAŞ bölgeyi canlandırmak ve hem üretim, hem de istihdam noktasında bir hareketlilik oluşturmak adına şehrimize yapacakları 1 milyar liralık yatırımın lansman toplantısının da şehrimizde yapılması, buna önayak olmasına ‘aferin!’ çektim.

*

Kadın işverenlere hibe desteği, Türk-Alman konferansı, Tekstil İhtisas OSB için şantiye kurulum ç alışmaları, derken Tomsuklu Sanayi alanının ilanı ve havaalanı, özellikle ILS cihazı için çırpınmasını anlamlı bulduğumu belirtmek isterim.

Sayın Buluntu, bizim niyetimiz üzüm yemek. Bağcıyı herkes dövüyor. Art niyeti olanın ciğeri ağzından gelsin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol