Sabahları evden çıkarken, yürüyerek önce AKDO Esentepe Şubesine uğrar, çayımı içer, sonra çarşıya (kaldıysa tabi) inerim.

Araba kullanmadığımı bilenler bilir, yürürüm. Yürürken, çok kişi ile karşılaştığımızda, ilkin sorarlar, ‘Abi senin aklın yeter, bilirsin. Pazar günkü seçimi kim kazanır, yani Cumhurbaşkanı kim olur?’

Cevabı tek kelime olsa da, zor bir soru! Fikrinizi söylüyorsunuz haliyle. Beğenirse gülümsüyor, ‘işte bu!’ diyor, beğenmediğinde ise seni bir şey bilmemekle, siyasetten anlamamakla suçluyor.

Ama düşünceni, kişisel yorumunu belirtmek zorundasın. İkna olur veya olmaz, o muhatabın meselesi.

Kimisi tatmin oluyor, olmuyor, kimisi seviniyor sevinmiyor, kimisi dudak büküyor bükmüyor, kimisi ‘Yok canım daha neler!’ deyip uzaklaşır, az önce size duayen derken, siyasette yerelin hafızası diye adlandırırken, iki adım uzaklaştığında, ‘Bir halt bildiği yok!’ dediğini duymuyor değiliz.

Tabi kimseye isim, cevap beğendirecek halimiz yok!

*

Hatırlayın, eskiden sabah bir partide, akşam başka bir partide kendine yer bulan fırıldak milletvekilleri vardı. Partililer de öyle… Rüzgâra göre, yağmura göre kılık, fikir ve yer değiştirenleri az mı gördük, az mı okuduk, az mı duyduk?

Gömlek değiştirir gibi, çorap değiştirir gibi, don değiştirir gibi, atlet değiştirir gibi, ceket değiştirir gibi parti, ayakkabı değiştirir gibi, sevgili değiştirir gibi, akıl-fikir değiştirenleri unuttuk mu zannediyorsunuz!

Şunun şurasında seçime bir-iki gün kalırken, insanları gözlemliyorum, samimiyet yerlerde sürünüyor, ayaklar altında.

Sana bir türlü, bana bir türlü, ötekine bir başka türlü konuşan, yorum yapan, kimi desteklediğini söyleyen insanların sayısı o kadar çok ki, bu fırıldakları gördükçe, duydukça başım dönmeye başladı. İçindekini deli fişek gibi dışarı vuran da var, hık mık edip, ne olur ne olmaz, bir duyan olur diye temkinli yaklaşan da çok.

Dik duran yok, ama diklenen çok!

*

Kırtasiyecinin önünden geçiyorum. İster istemez gözüm takılıyor dükkân önündeki fırıldaklara. Hani çocukların alıp, rüzgârlı havada döndürdüğü kâğıttan, şimdi plastikten yapılan fırıldaklara…

Rengarenk.

‘Satılıyor mu artık!’ diye sorduğumda, ‘Abi eskidendi o. Çocuklar alırdı sıkça, eğlenirler, kendilerine oyun ederlerdi. Şimdi fırıldakların sayısı o kadar çoğaldı ki, bırak büyükleri, çocuklar bile alıp eğlenmiyorlar. Memleket fırıldak dolu’ şeklindeki esprili cevabı beni hayli düşündürmüştü.

Aslında verdiği bir mesajdı. O mesajı aldığımı bildiği için hınzırca gülümsemeyi de ihmal etmemişti.

*

‘Ben esnaf adamım, yanıma kim gelirse onun tarafını tutarım. Her düşünceden, her partiden müşterim gelir. Ekmeğimi yediğim çanağa pislemem!’ deyip kendini samimiyet testi dışında tutan o kadar çok insan var ki aramızda, gazetecisi de dâhil buna, bilumum başkanları, ne kadar varsa o kadar sivil toplum kuruluş kanaat önderi (Ne kadar akil insansa, ne kadar kanaat önderi ise artık, o da tartışılır ya, neyse)

Biraz düşününce, kafa yorunca adama hak vermiyor değilsin. A’yı tutsa bir türlü, B’yi tutsa bir başka türlü. Adam önce ekmeğini, ekmek teknesini düşünüyor. Başka isimle yaftalanmak istemiyor haklı olarak.

Zaman zaman iki arada bir derede kalsa da, günü ve anı kurtarmaya çalışıyor, ikili oynuyor, adres, isim göstermeden paçayı kurtarıyor.

*

Din tutar gibi parti, takım tuttuğumuz için bu hale gedik zaten! Samimiyetten, milli ve manevi değerlere önem vermekten uzak kalanlar, sırf ekmek teknesi için, sırf geçim kapısı için dansöz gibi kıvırmayı siyaset zannediyor, işletmeci zannediyor.

Memleket rengârenk, üstelik de sürüsüne bereket fırıldak doluyken, bukalemun gibi renk değiştirirken, sabaha başka, akşam başka kafada gezinirken, Cumhurbaşkanının kim olacağının çok da önemi var mı sizce!

Zihniyet değişmediği sürece, insanların yüreğine, vicd8anına merhameti, doğruluğu, dürüstlüğü, dik durmayı aşılamadıktan sonra, bin kere coronavirüs  aşısı yaptırsanız ne yazar!

Neylesin Gönül Yazar!

*

Özetle, önce samimiyet isterim. İstesem de elime ne geçecek onu da bilmiyorum ya, neyse.

Seçimin ülkemize, şehrimize hayırlar getirmesini diliyorum. Rabbim kime naspettiyse, kime daha çok layıksa ona hayırlı olsun!

Klasik ifade olacak ama olsun, önce vatan diyoruz, önce bayrak diyoruz. Önce samimiyet, sağlam inanç diyoruz.

Bu ülke, bu memleket bizim! 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol