Hem zor, hem kolay bir soru, seçimde oy kullanırken, başlıktaki 3 ana unsurda hangisini tercih eder, vatandaşlık hakkınızı kullanırsınız?

Biz millet olarak liderimizi partinin bir tutam önüne koyar, sonra partiyi terazinin kefesinde tartar, sonra da adaya bakarız.

Tercihlerimiz farklı olsa da, bu tercih toplumu oluşturan bireylerin sosyal yaşam farklılıklarına, eğitimlerine ve ekonomik pozisyonlarına göre değişkenlik gösterebilir.

*

Şimdi önümüzde bir yerel seçim var. Pazar günü sandığa gideceğiz. Seçmen tercihinde öncelik partide mi, yoksa adayda mı? İşte bu sorunun cevabı içinde kitlelerin beklentileri de yerini korurken, genel seçimlerde kitlelerin beklentileri farklı, mahalli seçimlerinde bu beklentiler daha başka farklılık gösterebiliyor.

Bu mecrada, adayın partisi ikinci planda kalıyor çoğunlukla. Örnek verecek olursak, Ankara’da vatandaş CHP’ye değil, Mansur Yavaş’a oy vermeyi düşünüyor. İstanbul’u Murat Kurum alır mı, alabilir. Çünkü AK Parti bu kez İstanbul’u İmamoğlu’na kaptırmayacak, tempolu, sistemli bir siyasi güzergâh tayin etti, Kurum da tuttu mu, tuttu

Ak Parti’de seçmen Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ı tercih ederken, kitle partisi MHP seçmeni de lideri Devlet Bahçeli’yi ön planda tutuyor.

Mahalli seçimlerde empati kurmak peke kolay olmasa da, vatandaş biraz da adayın yürüyüşüne, duruşuna, giyim tarzına, yani imajına dikkat ediyor artık.

Eski seçmen profili kalmadı zira. 

*

Kırsal kesimlerde veya eğitim seviyesinin düşük olduğu kesimlerde seçmen genelde lidere bakar. Ve partinin logosuna…

Adayın insan kalitesi, güvenirliliği, dürüstlüğü, ahlak anlayışı arkadan gelir. Adayın yaptırım gücü, kamuoyunda karşılığı olup olmadığı, hizmetlerini tarafsız bir biçimde verip veremeyeceği bu tür seçmen kitlesini pek ilgilendirmez.

‘Bizim partiden olsun da…’ der ve gider oyunu kullanır. Empatiye gerek de duymaz, zaten empatinin ne olduğunu da bilemediği için, kulaktan dolma, ya da izlediği haber kanalının siyasi tercihine dayalı düşünce aritmetiği içinde genelde lider odaklı düşünür. Adayın ismi, cinsi, iletişim becerisi, işi yapıp yapmayacağı onu çok da ilgilendirmez.

Yani, uzayan dal bizden olsun hesabı.

*

Dedim ya, seçmenin yaşadığı coğrafya, bölge bu tercih meselesinde önemli rol oynar. Seçmen bu taraflarda lidere değil, adaya bağlılık gösterir ve ona çalışır.

Tabi beklentileri de olmak kaydıyla. ‘Sana çalıştım, arabamı, zamanımı emrine tahsis ettim, eh sen de beni-bizi görürsün artık!’ diye düşünür, sonra ne varsa kafasında, oğluna-kızına-gelinine-damadına iş mi, belediye meclis üyeliği mi, bir yerden kupon arsa gibi mi, artık orasını Allah bilir.

*

Gelin bize dönelim, yönümüzü Maraş’a çevirelim; Yeniden Refah Partisinin  büyükşehir belediye başkan adayından başkasını ciddiye aldığım yok da, yani Pazar günü Muhammet Aydoğar ve Fırat Görgel kapışacak. Büyükşehirde diğer parti adaylarının esamesi okunmuyor.

Peki vatandaşa sorsanız, ‘Görgel mi, Aydoğar mı?’

Aydoğar diyen de var, Görgel diyen de çok. Düşüncemi, kamuoyu algısını ve göstergeleri göz önüne alarak yazıyorum, bu seçim Fırat Görgel’in olacak, sahadan zaferle çıkan Görgel ve o çok başarılı, ekip ruhu le hareket eden çalışma, yol ve kader arkadaşları olacak!

Benim çok sevdiğim, takdir ettiğim, başarılı bulduğum Muhammet Aydoğar hevesini 2028’e saklayabilir.

İlçeler için bir şey demiyorum da, benim derdim büyükşehir, yani merkez.

*

Ne CHP, ne İyi Parti, ne Deva, ne Saadet, ne Gelecek Partisi, ne Vatan, ne Memleket Partisi, umut olmaktan çıktıkları için vatandaşın yani seçmenin tercih kıyısından bile geçemeyeceklerinden iki güçlü adaydan birinin üzerine oynayacak.

Kala kala 5 gün kaldı şunun şurasında.

Ancak bazı ilçelerde AK Parti elindeki kozu kaptırabilecek. Tabi aday profili önemli burada. Güçlü aday, güvenilir, iletişim becerisi olan aday, dürüstlüğü tescillenmiş aday, partinin önüne geçebileceği için, bu yarış, bu maraton tempolu ve heyecanlı geçecek.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol